Nerede kalmıştık?
Dokuz günlük uzatmalı Kurban Bayramı molası, bireysel çapta herkesin algılarını kısmen farklılaştırmış olabilir. Kolay olmasa da, nerede kalmıştık diyerek hafızalar tazelenecek ve ekonomik faaliyetleri kaldığı yerden sürdürme zorlamaları devam edecek. Gündemde önemli bir değişiklik olmayışı, arada geçen süreçte mucize olmasını umanları biraz üzecek! Ağustos ayının ilk yarısı genelinde yaşananları ve geleceğe yönelik beklentiler üzerindeki etkilerini görmezden gelerek olageldiği gibi devam etmek pek kolay olamayacak!Muhtemelen Türk lirasının değerinde yaşanan dalgalanmalar, uzunca bir süre ekonomi gündemine ipotek koymaya devam edecek; aksi yöndeki çabaların sonuç üzerindeki etkisi muhtemelen sınırlı kalacak ve açıklanacak Orta Vadeli Plan hedefleri bu sebeple tartışmalı olacak. Küresel piyasa koşulları ise büyük olasılıkla olumsuzlukların azalmasına katkı yapmayacak.
Risk alma potansiyeli olanları ikna etmenin giderek zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Yıkıcı panik eğilimleri durdurmak konusunda her kesim bir şeyler yapmaya çalışıyor; fakat korku ve endişeye bağlı güvensizliğin geriletilmesi konusundaki çabaların yetersiz kalmaya devam edeceği kanaati güçlenmeye devam ediyor. Büyük olasılıkla dolar faizleri, Eylül ve Aralık aylarında iki kez daha yükseltilecek. Ticaret savaşları konusundaki gelişmeler ise endişeleri derinleştiriyor ve geri dönüşü olanaksızlaştıracak şekilde köprüleri yakan bir görünüm sergiliyor. İran yaptırımları konusundaki gelişmeler, jeopolitik fay hatlarında enerji birikmesine sebep oluyor.
Gelişen ekonomilere ilişkin belirsizlik algısı rahatsızlıklar yaratıyor, gelişmişler arasındaki uzlaşmazlıklar derinleşiyor. ABD’nin olumsuzlukları kendi lehine kullanmaya çalışan ve bu amaçla ödemeler sistemi üzerindeki etkinliğini hukuksuz şekilde kullanmaya odaklanmış yaklaşımları tepki topluyor. Çok kutuplu bir dünyaya doğru sancılı yolculuğun hızlandığı gözleniyor. Ağustos ayı ilk yarısında ülkemizde yaşananların da, küresel ölçekteki bu eğilimlerden bağımsız olmadığını ve karşılıklı etkileşimlerin güçlendiğini hesaba katmak gerekiyor.
Ülkemizdeki Siyasi İrade, birkaç hafta içinde Orta Vadeli Plan hedeflerini ve uygulamaya ilişkin detayları açıklayacakmış. Söz konusu tasarımın, değişen koşullar nedeniyle umulan oranda başarılı olma şansı önemli ölçüde azaldı. Döviz kurundaki dalgalanmaların diğer piyasalar, bilançolar ve beklentiler üzerindeki etkisi olumlu düşünmeyi nerede ise olanaksızlaştırdı. Ayrıca, piyasaların duymak istediği şeyleri söyleyerek yol almanın giderek zorlaştığını da unutmamak gerekiyor.
Türk lirasının değerindeki yüksek oranlı aşınmanın geri alınması için Bayram tatili öncesinde devreye sokulan önlemler, normalleşmeye izin vermiyor. Faizlerdeki yükseliş ve paranın devir hızındaki istikrarsız düşüşler, sağlıklı düşünmeyi zorlaştırıyor. Örneğin 2019 yılı için ortalama dolar kuru ve ortalama kredi faizlerinin ne olacağı tahmin edilemiyor; büyümesi önlenemeyen kaynak sıkıntısına rağmen birindeki yükselişi diğerindeki artış ile dengelemeye çalışmak, kaçınılmaz olarak beklentileri olumsuzlaştırıyor ve hedefleri anlamsızlaştırıyor. Gerçekleri inkar eden türde hedefler ise hiçbir kesim üzerinde yönlendirici olamıyor.
Geçmişin yanlış tercihleri sonucu oluşan veya ağırlaşan sorunlar hareket yeteneğimizi sınırlıyor. Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar bataklığında çırpınmak, sistemi oluşturan kurumsal yapıyı yıpratıyor. Fiyat istikrarı için yapılması gerekenler ile finansal istikrar adına yapılması gerekenler birbirlerini çelmeliyor ve güvensizliği besleyen temel unsurlardan biri haline geliyor. Tavsiye kararları ve siyasi baskı ile durumu düzeltmek pek mümkün olamayacak gibi görünüyor! Panik eğilimleri durdurmayı başarı saymak, gidenler geri getiremiyor!
Küresel koşullar desteklediği ve kaynak sıkıntısı yaşanmadığı sürece, gerçekleri görmezden gelmek ve hayalleri pazarlamak kolay olmuştu! Fakat artık, koşullar tümü ile değişti! Gerçeklerin dayanılmaz ağırlığı, geniş kesimleri aldatmayı zorlaştırıyor. Siyasi İrade ve iş dünyamıza gerçekçi olmak, öncelikleri orta vadeye göre şekillendirmek dışında bir alan bırakmıyor; bu durum, kısa vadeli beklentiler ile geniş kesimleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek konusunda işbirliği yapanları birbirlerine düşürüyor!