Nereye gidiyoruz?
Faizler yüzde 24’ten iki ay içinde yüzde 16.5’e düştü. Gerçekten hızlı bir düşüş. Bazıları kurun tekrar yukarıya doğru tetikleneceğini söyledi. Ancak beklenen olmadı. Dolar kuru 2019 yılbaşında 5.34, bu hafta kur ise 5.70’ler dolayında. Yılbaşından bu yana kur artışı yüzde 6-7 aralığında.
İşsizlik bir ay önce mayıs ayında yüzde 12.8 iken yüzde 13’e haziran ayında yükseldi. Ancak yılbaşında ocak ayında yüzde 14.7 olan işsizlik yüzde 13’e geriledi. İşsizlik rakamlarına sektör bazında baktığımızda en büyük işsizlik inşaat sektöründe oluşmuş.
Sanayi üretim endeksi yıllık olarak negatif yüzde 1.2 iken, bir önceki aya göre yüzde 4.3 artmış. Hala eksi büyüme söz konusu ama bir önceki aya göre artış var.
İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı Ağustos ayında bir önceki aya göre 0.4 artarak yüzde 76.6’yaa yükselmiş.
Enflasyon yıllık olarak yüzde 15.01, aylık ise 0.86 olmuş. Enflasyon düşüyor. Eylül ayı enflasyonu baz etkisiyle daha da düşecek, belki tek haneli rakamları görecek.
Buraya kadar veriler olumlu. İşler yoluna giriyor gibi görünüyor. İbre olumlu yönü gösteriyor.
Birazda olumsuz gelen verilere bakalım;
Tüketici güven endeksi 2018 yıl başında 72, 2019 yıl başında 58.2 eylül ayında ise ağustos ayına göre yüzde 4.3 oranın da yine düşerek 55.8 oluyor.
Yükselen enflasyon karşısında hane halkı gelirlerinin halen yükselmemesi, hükümetin ekonomik sorunların üstesinden gelebileceği konusunda tüketicilerde güven olmaması. Hükümetin yaptığı düzenleme ve müdahalelerin palyatif önlemler olup, sorunların kesin çözümünün olduğu konusunda halkta güvenin oluşmaması. Tüm bunlar Tüketici Güven Endeksinde halen seyrin yükselmemesi sonucunu doğurmaktadır.
Bir başka veri ise, kimisi olumlu diyebilir, kimisi de olumsuz. Bence maalesef sistemin kısır döngü içine tekrar girdiğinin göstergesi.
Dış ticaret verileri;
Tabloya dikkatli bakıldığında krizin tepe noktaya çıktığı 2018 Ağustos ayında aylık ithalat rakamı birdenbire 20 milyar 57 milyon dolardan 14 milyar 803 milyon dolara düşüyor. İthalat ve ihracat arasındaki fark, yani cari açık temmuz ayında 6 milyar 8 milyon dolardan 2 milyar 471 milyon dolara düşüyor. Hükümet maalesef bu düşüşü ters algı operasyonu yaparak kendi başarısı olarak halka anlatmaya çalıştı.
Cari açık 2019 Haziran ayına kadar iki milyar dolar civarında gezerken haziran ve temmuz aylarında üç milyar doların üstüne çıkıyor, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 60-70 seviyelerinden yüzde 40’lar seviyesine düşüyor.
Bu rakamlar bize neyi gösteriyor, yazımın başında yılbaşından bu yana döviz artışının yüzde 6-7 seviyelerinde olduğunu anlatmıştım. Dövizdeki artışın düşmesi, enflasyonun düşmesini desteklerken, ithalata ve tüketime dayalı ekonomimizin tekrar canlanmaya başlaması, ucuzlayan ithalatın tekrar cazip hale gelmesinin önünü açıyor. Yani her şey eşit varsayımı ile bakarsak, kısır döngüden çıkamadığımızı, döviz talebinin tekrar ortaya çıkacağı, döviz kurunun provokasyonlara, dış müdahalelere açık hale geleceğini göstermektedir.
Bu arada ciddi şekilde hasar gören reel sektör, banka sektörünün kendisini tamir etmeye özellikle siyasi ve yurtdışı ekonomik gelişmeler dolayısı ile zamanı olmayacak.
Yurt dışı gelişmeler ve bankacılık sektöründeki (enerji ve inşaat sektöründeki batık krediler, 7 Ağustos 2019 tarihli 30855 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 43 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin muhtemelen batan enerji ve inşaat sektörü firmalarının kurtarılması için çıkarıldığı) gelişmeleri başka bir yazımda ele alacağım.