Netanyahu Halep'i neden düşürmek istiyor

Malumunuz Halep konusu sıcak gündemin en önemli meselelerinden biri. Ulusal Kanal'da ve katıldığım mahalli ve yabancı kanallarda çok net anlattık. Sosyal medyada poposundan daha yükseğe yapmaya çalışan ve üstünü başını ve çevresini pisletenlere tane tane anlatalım.

HTŞ tanklarının sürücüleri edasıyla, atılan füzelerin başlıkları edasıyla, dronlardaki kamera gözü edasıyla, tekbirler getirerek Halep’i fethetmeye gidenlere tane tane anlatalım. Halep’e plaka numaraları verenlere, Osmanlı toprağı, Türkmen toprağı ana kucağa geri dönüyor naraları atanlara tane tane anlatalım.

Savaşın ilk yıllarında (2012) Halep’e yürüyeceğini ve oradan Şam’a 6 saatte ulaşacağını iddia edenlere, İslam, Allah ve Kuran ile aldatanların kuluçkasında bitlenen radikal tekfiri çocuklarına “öfkeli Sünni mücahitler” diyenlere tane tane anlatalım.

Yasalarımıza göre bir terör örgütünü övmekte ve propaganda etmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına istinaden bir terör örgütünü övmek, propagandasını yapmak suçtur. Cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

BM, Türkiye, Kanada, birçok Avrupa devletinde, Suriye, Rusya ve tüm Arap ülkelerinin listesinde terörist ve radikal tekfirci örgüt olarak kabul edilen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütüne Suriyeli muhalif, Suriyeli mücahit, Suriyeli devrimci, Esad rejimine karşı savaşan, işbirlikçi Rusya, İran ve Şii milislerini püskürten örgüt olarak anlatanlara tane tane anlatalım.

2016’dan sonra bilmiyorduk, aldatıldık, medyanın tesirinde kaldık, FETÖ’nün yalanlarına ve ihanetlerine kurban olduk diyenlere, ama bugün Halep konusunda tekrar eski ayarlara dönen münafıklara tane tane anlatalım.

İSRAİL'İN LEJYONERLERİ

Halep Şiilerin işgalinde, Ehli Sünnet zulüm altında diyenlere Halep cahili Deniz Baykal’a anlattığımız gibi tane tane anlatalım. Suriyeli muhalifler bu saldırıları, Suriye Ordusu ve Rus Hava Kuvvetlerinin saldırıları sonucu öldürülen sivillerin intikamını almak ve Suriye Ordusu’nu İdlib vilayetine yönelik başlattığı saldırılarını geri püskürtmek amacıyla yapmaktadır diyen resmi deklarasyonlara tane tane anlatalım.

Gelişmeleri takip ediyoruz, gerekli tüm önlemler alındı diyenlere tane tane anlatalım. Beş vakit namaz misali ekranlardan 7/24 yüzlerinden mahrum olmadığımız, Ahmet Hakan’ı bile çileden çıkartan her konuda maydanoz şarlatanlara tane tane anlatalım.

Ahmet Hakan ve emsali, Cumhurbaşkanlığı uçağında ağır abi gazeteciler sıfatıyla ağırlanıp, şaşalı kanallarda tartışma ve haber programları yapıp, halen konuyu anlamayanlara ve onlara konuyu anlatamayan kelli felli konuklarına tane tane anlatalım:

Halep’e saldıranlar, Suriye’nin yıkılmasına, zayıflamasına, etnik ve mezhep temelinde bölünmesine sebep olanlarla, 2011 öncesinde dünyanın en borçsuz, en üretken, en hızlı gelişen ülkesi Suriye ve Suriyelileri göç, açlık, yoksulluk, ölüm, terör, işgal, talan içinde yaşamasına sebep olanlar kahrolsun.

Zira hepsi İsrail ve onu doğuran efendilerinin doğal gaz ve petrol bekçiliğini yapmaktadır. Kahrolsunlar zira külli Netanyahu ve efendilerine Suriye deniz münhasır ve karasal bölgelerinde, Filistin (Gazze) deniz münhasır bölgesinde, Lübnan deniz münhasır bölgesinde keşfedilen trilyon dolarlık doğal gazın sadece İsrail, ABD, Fransa ve İngiltere tarafından kullanılabilmesi için İsrail’e lejyonerlik yani paralı askerlik yapmaktadırlar.

SOSLU SLOGANLARDAN TERÖR ÇIKTI

İslam kostümlü bayrakları, şaşalı dini sloganları, ritüelleri, Sünnilere özgürlük, Allah yolunda şahadet, sol kostümlü flamaları, ağızlarından düşürmedikleri demokrasi, özgürlük, kadın hakları, halkların kaderini tayin hakkı, yerinden yönetim, federalizm, bilumum Atatürk, Türkçülük, Türkmen kardeşliği ve milliyetçilik maskesiyle bilerek veya bilmeden Netanyahu ve efendilerine hizmetçilik yapanlar doğal gaz, petrol, silah, uyuşturucu, fuhuş, kumar, faiz sistemi ve emperyalist savaşların memurları ve paralı askerleridir.

Bunun altını kalın çizerek tane tane anlatalım:

Suriye devleti ve BAAS yönetiminin sevapları kadar yanlışlıkları, hataları, hukuksuzluğu, zulmü ve liyakatsizliği var. 2000’den sonra uluslararası ilişkilerde, AB, Vatikan, İngiltere, ABD, Suudi Hanedanlığı, Katar ve Türkiye ile inşa ettiği münasebetlerde çok ciddi hataları var.

2001’den önce Türkiye yalaka medyası ve sahibine göre kişneyen kalemşörler Suriye, Esad ve iktidarına methiyeler düzerken, yalakalık yaparken o hataları, yanlışlıkları, rüşveti, fesat yönetimi, dış ilişkilerindeki yanlışlıkları Suriye televizyonlarında yapıcı bir dille eleştirdim.

Kanaatimce olması ve yapılması gerekeni anlattım. Maalesef zaman bizi haklı çıkardı. Ama ve lakin ortaya çıkan ve muhalefet olarak propaganda edilen yapılar, şahıslar bir faciaydı. Ortaya koydukları söylem ve eylemler sadece bozgunculuk, bölücülük, işbirlikçilik, terör, kan, gözyaşı, yıkım, talan, işgal ve ihanet getirdi.

ÖNCE TÜRKİYE'YE İHANET EDİYORLAR

Muhalefet kendi devletine, toprağına ve milletine karşı, istisnalar hariç, yabancı devletlerin muhbirleri, askerleri, jurnalcileri ve projelerinde yakılan odun oldu.

Bu nesnel tablodan hareketle her kim, bu nesnel koşullarda, bu etnikçi, mezhepçi ve vatansız filhakika Suriye düşmanı muhalefetin başarısı için destek verirse, muzaffer olmaları için dua ederse bilmelidir ve idrak etmelidir ki Netanyahu’nun silahında Suriye’ye, Lübnan’a, Filistin’e ve Türkiye’ye karşı sıkılan kurşun olmaktadır.

Her kim Halep’in üzerine salınanların asli görevlerini, kimliklerini örtbas ediyorsa, 100 sene önce İngiltere ve Fransa’nın bugün ise onlarla birlikte ABD ve İsrail’in uygulamaya koyduğu, böl-yönet-talan et projelerinde Suriye’nin milli toprağında ister dini, ister mezhebi, ister etnik bölücülük yapanları teşhir etmek yerine desteklerse, bilsinler ki Suriye’den önce Türkiye’ye ihanet etmektedirler.

Neden mi Halep’e, Şam’a, Beyrut’a Gazze’ye, Ankara’ya ihanet ediyorlar?

Netanyahu ve efendilerinin Suriye, Lübnan ve Filistin’de mevcut olan trilyonlarca dolar kıymetindeki doğal gaz ve petrol yataklarını talan edebilmek ve İsrail’in yalan tarihi, kültürü, siyasetiyle bölgeyi yalan kutsal kitapları ve tanrılarına uygun biçimde yeniden tanzim edebilmek için Şam, Halep, Beyrut, Gazze teslim alınmalı, parçalanmalı, insansızlaştırılmalı, aciz ve sakat bırakılmalı ve son merhalede yok edilmelidir.

Zira Şam coğrafyası Netanyahu, efendileri ve uşaklarının ayak tabanında derin ve kalın bir dikendir.

BEN GURİON KANALI

Tane tane anlatalım: İsrail, uzun yıllardır kafasında olan Ben Gurion Kanalı projesini hayata geçirmek istiyor. Bu kanal Mısır’ın kontrolündeki Süveyş Kanalı'na alternatif olacak.

Kanal 257 kilometre uzunluğunda olacak ve İsrail’in Kızıldeniz'deki limanı Eilat’ta başlayacak Ürdün topraklarından İsrail’deki Ölü Deniz'e buradan Kuzey Gazze üzerinden Akdeniz’e açılacak.

Maliyetinin 100 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. İlk dönemlerde kanal, İsrail’e yılda 10 milyar dolar getiri sağlayacak. Bu kanalın yapılabilmesi için Gazze insansızlaştırılmalı ve yıkılmalıydı.

Gazze açıklarında elde edilecek doğal gaz ile İsrail gazı Afrika ve Asya’ya bu kanal üzerinden taşınacak. Kanal sayesinde İsrail; Avrupa ve Asya’yı bağlayan köprü olacak. Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesine de alternatif olacak.

İKİ BÜYÜK PROJE

Gazze’yi kıyımdan geçirerek, insansızlaştırarak Filistin (Gazze) denizinde keşfedilen, Lübnan’ı bombalayarak, Güney Lübnan’ı insansızlaştırarak, işgal ederek, ilhak ederek keşfedilen doğal gaza çökecek.

Bunu başardığında Gazze ve Güney Lübnan’ı daha önce Golan ve Kudüs’te yaptığı yaptığı gibi ilhak edecek. Yani İsrail’in resmi toprağı ilan edecek. Bunun için uluslararası destek, yalan tarih, tanrının bize vaat ettiği topraklar hikayeleri yeterli olacak.

Ancak hesapların üstünde hesap vardır. Suriye teslim alınmadan, zayıflatılmadan Lübnan ve Filistin’de hedeflerinize ulaşamazsınız. Tersi de doğrudur. Halep bu sebeple yeniden ısıtıldı. Lübnan’da kaybeden Netanyahu bu sefer Suriye’yi tam bitirmeye ardından yine Güney Lübnan’a saldırmayı planlıyor.

Ancak nafile ve beyhude çabalardır bunlar. Bu sebeple Suriye savaşını 2011’den itibaren Büyük Orta Doğu ve Büyük İsrail projelerinde okumaya ve anlatmaya çalıştık.

Dileriz hükümetimiz ve milletimiz Suriye adımlarını bu büyük projeyi nazari dikkate alarak atsın. Zira Irak ve Suriye’de bir koyup üç alacaktık. Facia hasat ettik. Bu sefer de Halep’i düşüreceğiz hayali ile çok daha büyük bir bedel ödenir. Sürekli tane tane hatırlatmayalım. Teşbihte hata olmaz: Sözümüz meclisten dışarı, ama eşek bile aynı çukura iki kez düşmez kardeşim.

Not: Halep sarhoşluğu sebebiyle Esad’ın sürpriz ve habersiz Moskova ziyareti medyamızda yer bulmadı… Hayırdır İnşallah!