Neyin ve kimin milliyetçisi

Milliyetçi olduğunu ileri süren bir kesim var! Ancak Galilei Galileo’nun teleskobu ile baksak bile kırıntı düzeyinde milliyetçi zerrelere rastlayamıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan Türk tarihinin en kirli operasyonuna “Ergenekon” ismi verildi. Ergenekon, malum, Türk’ün en şanlı destanı! Tınmadı bile, bilakis sıraya girdi; hem de şaha kalkarak!

O DA ÇEKİK GÖZLÜ BU DA!

Türkçe aşağılanıyor, horlanıyor, itiliyor, kakılıyor... Taksim’in göbeğindeki otelin adı bile “The Marmara!” Arkadaşların böyle bir derdi yok! Sisteme yapışmışlar, besleniyorlar. Göz, kulak başka yerde, işaret bekliyorlar...

Ege’deki adalarımıza cebren ve hile ile girilmiş! Vatan toprağında haç sembollü Yunan bayrağı dalgalanıyor. Kimin umurunda! Kendi halindeki turistin üstüne yürü! Çinli zannederek Koreliyi döv! Yaratıcı (!) bir çıkış yolu bul: “O da çekik gözlü, bu da!” Püskevit Meydan Muharebesi!

En haklı olduğumuz dava Kıbrıs! Kıyamet kopuyor... Haritalar ortaya atılıyor. “Biz yavru vatan değiliz!” diyen bir AB muhibbi dümende! Gemi demir tarıyor... Majestelerinin milliyetçileri bir kapıya tokmak olmak derdinde!

Dünyanın her karış noktasında küreselleşme karşıtlığı yükseliyor. Bunun panzehri milliyetçilik! Fransa’da Marine Le Pen’in milliyetçi partisi birinci sırada! Burada siyasetin doğasına uymayan bir gelişme yaşanıyor. Küresel saldırılar ve PKK terörüne karşı vatan savaşı verilirken, milliyetçi oylar aşağı doğru tehlikeli şekilde iniyor! İzahı zor!

Borçlanma, tüketim ekonomisi iflas etmiş! Dolar tutulmuyor... Merkez Bankası arazi! Hele bir de FED faiz artırırsa! Yandı gülüm keten helva! Milli direnme ekonomisi gerekiyor. Milli sanayici, üretici, çiftçi desteklenmeli! Ama bazıları Yavuz Sultan Selim köprüsüne giden TIR’a römork olmak için Mahmutbey gişelerinde bekliyor...

LİYAKATE ÇELME!

Politika çok net ve açık: “Irak’ta, Libya’da, Suriye’de ABD ve Batı ne derse o!” Irak’ta Türkmen coğrafyası dağıtıldı. Kafamıza çuval geçirdiler! Bağdat harap oldu. Her şey bitti. Sonra güya, “Türkmenlerin yanındayız” söz savaşları! Çünkü herkes kör, âlem sersem!

Türk’ü soykırımcı olarak yaftalıyorlar! Emperyalist merkezler ayağa kalkmış! Bazıları balkondan seyrediyor! Ermeni Soykırım Yalanı mı? O da ne? Tamam, bu işe hayatını adayanları, hukuk zaferi kazananları bir kenara bırakıyorum; sıklet meselesi! Ama en azından, bir iki çıkış olsaydı! Allah’tan iki gerçek milliyetçi profesör bu işin kavgasını veriyor... Gurbet ellerde otel kapılarından geri çevriliyor...

Camiaya şahsiyet kazandıran, dünyayı tanıyan, bölge dengelerine vakıf bilge bir hocamız var! Tek başına toplam entelektüel seviyeyi yukarı çekiyor... Türk milliyetçiliği için belki de son ve tek ümit! Olur mu? Masmavi, tertemiz deniz varken, klorlu havuza kim girer? Kötü örnek oluyor...

Peki, hangi milliyetçi saiklerle başkanlık rotasında yelken açıldı? Anayasa limanına bu geminin salimen ulaşması mümkün mü? Vatan savaşı sürerken, milleti ortadan ikiye bölmenin gereği var mı? Bu gerilimin dolar ateşine odun atmak anlamına geldiği görülmüyor mu?

Bir kesimin muhakeme mantığı: “Yasal, hatta anayasal ihlaller söz konusu! Bu nedenle anayasa ve yasaları, bunları tanımayanların keyfinin kâhyası yapalım!” Peki, anayasa ve yasaları uygulatan anayasal müesseselerin devreye girmesi için niçin çaba yok! Bugün yasa tanımayanların, yarın yasalara saygılı olacağından nasıl emin oldunuz?

DEVLET DEVLET DİYE DİYE

Devlet teorisi de bilinmiyor mu? Devlet, Yusuf Has Hacip, Nizamülmülk, İbn Haldun, Niccolo Machiavelli’lerden beri hep aynı: Ordu ve yasalar! Hem ordu bıçaklanırken seyredin hem yasaların çiğnenmesine gerekçeler uydurun hem de “Allah devlete zeval vermesin!” deyin. Ceket pantolonu giyince takım elbise olmuyor. Bir terslik yok mu?

Soru sorunca da, “Benden bu kadar; Abdülkadir Selvi’ye sorun!” diyorlar. Ertuğrul Özkök’ün suçu ne? Derler ya, “İç güveysiden hallice!” Bence “hallice” de değil! Tam iç güveysi!

Rota önce Tanrı dağlarından Arap çöllerine tebdil edildi; sonra da güneşin battığı topraklara dümen kırıldı. Hâlbuki büyük bir millet güneşin ilk ışıklarını bekliyordu...