N'olcak şimdi?



Rahmetli Levent Kırca’nın en meşhur filmlerindendi; “N’olcak Şimdi”…

Şimdi Türkiye’de ve dünyada herkes “N’olcak Şimdi?” diye soruyor.

Batı ‘başkanlık’ tezgahına düşürdü, ‘Aha Diktatör işte’ diye ellerini ovuşturuyor.

Trump bile aradı yani.

Tebrik etti mi, etmedi mi orası biraz karışık ama aradı ya, önemli olan da buydu.

15 yıldır, ‘yahu bu oyları ben vermedim, sen vermedin, kim verdi’ diye sorup dururken, cevabını YSK nihayet verdi.

Çok açık ve net biçimde.

16 Nisan’da 11 çeşit hile atraksiyonu tespit eden CHP’ye “Atlı, eşekli” ver yansın eden AKP ve RTE, AGİT’e de klasik “Kimsin Sen, haddini bil” tiradlarını okudu.

Halbuki Türkiye, o Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın bizzat kurucu üyesi.

Neticede dünya alem herkes biliyor ki, su referandum hem içeride hem dışarıda, hukuken ve siyaseten yok hükmünde.

Evet kazandı ama sadece Türkiye’nin mevcut siyasi konjonktüründe.

O da tam bir Pirus Zaferi olarak büyük kayıp oldu.

15 Temmuz’daki FETÖ darbesinde fiyaskoya uğrayan Amerikan-Siyonist-Kolonyalist Emperyalizmi, 16 Nisan’da turnayı gözünden vurdu ve Türkiye’yi referandumla dize getirdi.

KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ

Önce kaybedenler;

1-Türkiye bir belirsizliğe sürüklenerek komple kaybetti.

2-17 büyük şehri (ve başkanlık hayallerini) kaybeden Cumhurbaşkanı ve AKP

3-Devlet Bahçeli ve MHP

4-YSK ve Hukuk Devleti

5-Avrasya seçeneği darma dağın oldu

6-Dolayısıyla Rusya ve Suriye, İran

7-İkiye bölünen Türk halkı

8-Sıcak paradan mahrum ekonomi

9-ABD ile düzelen ilişkilerle TSK

10-Etkisiz ve yetkisiz kalan TBMM

11-Osmanlı hayalinin faturasını ödeyecek Avrupa’daki Türkler

12-Liderlik özelliği olmayan Kemal Kılıçdaroğlu (8. Seçim yenilgisi)

13-AB’nin Avrasyacı kanadı

Kazananlar;

1-ABD ve Trump

2-İsrail ve İngiltere

3-Katar ve Suudi Arabistan

4-Barzani ve PKK – Kürdistan ve Kürt Koridoru projeleri

5-Bilumum ABD-İngiliz-Siyonist orijinli dinci örgütler

6-AB’nin Atlantikçi kanadı

7-NATO

8-Tüm sermayesini Atatürk karşıtlığına ve başkanlığa yatıran FETÖ ve liberal Amerikan muhipleri

9-Osmanlı hayalleri (Osmanlıcılık değil)

10-Saray danışmanları (?)

OLAĞAN KEHANETLER

Batı kamuoyları, medya ve piyasaları, “Türkiye’de artık bir Diktatör var” edebiyatını çoktan satın almıştı, artık hayata geçirmeye başladı. Örnek çok. Hatta Rusya’da Putin’in en yakın danışmanı Sergey Markov bile, “Bizde başbakan var ve parlamento onayı gerekiyor. Erdoğan Putin’den bile fazla yetkiye sahip oluyor” dedi.

Hele de YSK sayesinde ortalık da iyice karışmaya başlarken, CHP’den sokağa çıkma çağrısı, AKP’den Gezi uyarıları yapılırken, Tayyip Erdoğan bir erken seçime gidebilir.

Diktatör eleştirilerini savuşturmak ve merkez sağda yeni bir parti kurulmasını engellemek için bunu tercih edebilir.

AKP içindeki FETÖ’cülerin temizlenmesi ve çatlamanın önlenmesi için de bu istenebilir.

Gezi olaylarına benzer sokak hareketleri de AKP’yi çok endişelendiriyor, bunun için de erken seçim diyebilir.

Ayrıca ekonomide Batı kaynaklı sıcak para darboğazının yaratacağı ekonomik kriz de orta vadede iktidarın tahtını sarsacak en güçlü etken.

Sandığı demokrasi olarak gören zihniyetin meşruluk arayışı yine sandık olacak.

Ama ülke artık seçimi ve kargaşayı kaldıracak durumda değil, çünkü tehlikenin boyutu çok büyük.

Rakka operasyonu ile başlayacak süreçte adım adım Batı ve Siyonist-Suudi taşeronluğuna dönüş yaşanıyor. (Bknz: Sabah’ın 19 Nisan manşeti)

Türkiye’nin tek adam rejimini kabul etmeyeceği görünüyor. Bu referandum geçerli sayılsa bile 2019’da farklı bir ismin seçilme olasılığı YSK ve tüm hilelere rağmen yine de var.

Burada asıl tehlike, her zamanki gibi bir oldu bittiyle, Türkiye’nin üniter yapısının yok edilmesi ve dışarıda ABD adına yeni maceralara sürüklenmesi olacak.

Yoksa Türkiye’de çağdaşlığı savunan üretken sermaye/işgücü kesimlerinin tepkisi net olarak görünüyor.

AKP’nin gidişi başlamıştır.

Önemli olan bunun büyük bir felakete dönüşmeden, demokratik biçimde olmasıdır.

Turuncu devrim benzeri sokak hareketleri değil, barışçıl mitinglerle tüm bu yaşananlara tepki konması lazım.

Polisle çatışma değil, demokratik hakların kullanılması yoluyla çare aranmalı.

Ayarlı Arap Baharları’nın Batı eliyle nasıl felaketlere yol açtığını daha çok yakında gördük, yaşadık.

Bundan sonra umut var, yılgınlık yok.

Türkiye önünde sonunda Ankara’dan yönetilecektir.