Nutku’nun Çağan’ı

Modern tiyatromuzun devrimci ve kurucu ustası Muhsin Ertuğrul’un açtığı yolda çok önemli işler başaran büyük tiyatro adamı Özdemir Nutku’nun ölümünü 39. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda KültürSanatTv’nin linkinden öğrendim (http://www.kültürsanattv.com/ozdemir-nutku-yasamini-yitirdi/). Haberde Nutku’nun Shakespeare çalışmalarının değeri üstüne Hayati Asılyazıcı’nın vurgulayıcı yazısına da yer verilmişti. Ama haberde çok önemli bir değerlendirme eksikliği gördüm, ardından hemen haberi Aydınlık’ta aradım ve buldum (https://www.aydinlik.com.tr/cagdas-turk-tiyatrosunun-kurucu-ustasi-ozdemir-nutku-kultur-sanat-kasim-2019). Aydınlık.com.tr de haber, Çağdaş Türk Tiyatrosunun kurucu ustası: Özdemir Nutku başlığı altında geniş biçimde yer alıyordu. Ne ki bu oldukça kapsamlı haberin başlığı, hakçası, Nutku’yu yansıtmakta başarılı sayılamazdı. Aydınlık’ın birinci sayfasındaki ‘Türk tiyatrosunun kuramcısını kaybettik’ başlığının kullanılması doğru olurdu. Üstelik aynı eksiklik bu haberde de vardı.

DENEYSEL TİYATRONUN ÖNCÜSÜ VE KURAMCI
Gerçek şu ki, tiyatro sanatına ömrünü adayan Özdemir Nutku, tiyatronun en temel evrensel değerleri üstüne daha 30’lu yaşlardayken ABD ve Avrupa üniversitelerinde verdiği derslerde akademik düzeyde sağlam kuramsal vargı ve belirlemelerle kalmayıp evrenseli yerel değerlere taşıma ve ulusal gelenekle buluşturma kaygısı gözeterek dostu Sermet Çağan’la birlikte deneysel tiyatro çalışmalarına öncülük etmişti. Ayak Bacak Fabrikası, Savaş Oyunu gibi iki önemli oyunun yazarı Çağan, yanı sıra yönetmenliği sırasındaki deneysel ve öncü yorumları kadar öğretmen özelliğiyle öne çıkıyordu. Tiyatromuza bir benzeri henüz gelmemiş olan Çağan’ın bu iki yapıtını da 1960’larda deneysel bir anlayışla sahneye koyan Nutku, bu iki oyundaki yönetmenliğiyle ulusal ve uluslararası ödüller almıştı. Nitekim Nutku’nun ölüm haberini Face’te yayımlayan Celal İlhan’ın duyurusuna ben de şu yorumu eklemiştim:
“Türk tiyatrosuna ve genel sanat kuramına, yapıtlarının yanı sıra, Sermet Çağan’ın Ayak Bacak Fabrikası adlı görkemli yapıtını deneysel tiyatro anlayışıyla sahneye koyarak katkıda bulunmuş çok önemli bir sanat ve kültür adamıydı.”

NUTKU’NUN GÖRKEMLİ YORUMU
Çağan’ın oyunu Türk tiyatrosunun en cesur başyapıtlarından biri olmakla birlikte, kimi eleştirmenlerce sığ bir yaklaşım ve yavan bir değerlendirmeyle, “Brecht’in epik tiyatrosunu uygulayan politik bir oyun” olarak ele alınınca, Özdemir Nutku, oyunu çok kapsamlı bir incelemeyle tartışmış, yerellik ve evrensellik bileşkesinde oyunun yerini sağlam biçimde belirlemiş, dahası yönetmenlikteki öncü ve deneysel yorum başarısını tiyatro eleştirisinde de görkemli bir örnekle kanıtlamıştı. Nutku, 1960’larda oyunu cümle cümle irdelediği bir kitap oylumundaki “Ayak-Bacak Fabrikası’nı Sahneye Koyarken Zorunlu Düşünceler” incelemesinde şu sonuçlara varmıştı:
“Sermet çağan, bu oyununda çağdaş bir yoruma giderken geleneksel Türk oyun biçimlerini de oyunun özüne uygun, çağdaş bir senteze götürerek sağlamıştır. Geleneksel oyunların özelliklerinden yararlanmada birtakım kalıpları olduğu gibi aktaran yazarların düştüğü (Karagöz’ü sahneye indirmek, Orta Oyunu kişileriyle çağdaş sorunları yansıtmak, bugünün kişilerini Gölge Oyunumuzun kişileri gibi konuşturup hareket ettirmek vb.) yanlışlıktan kaçınan yazar, geleneksel oyunların özelliklerinden daha çok evrensel nitelikleri ve ‘tavır’ getirme açısından yararlanmıştır. Oyunun gelişiminde kişilerin psikolojileri değil, saptanan olaylara bağlı olarak çeşitli kişilerin davranışları ön düzeydedir. Bu çeşitli davranışlar ise bütünlenmiş bir dünya görüşünü var eder. Bu da seyirciye genel görünüş üzerinde düşünme, yargılama ve karar verme olanağını verir.”

ÇAĞDAŞ SANATTA GROTESK
Nutku’nun en önemli vurgularından biri de “oyundaki ‘grotesk’ anlayışı”dır: “Gozzi’nin ‘abartılmış parodi’ olarak nitelendirdiği grotesk, Orta Oyunumuzda, Gölge Oyunumuzda da vardır. Ancak çağımızda bu kavram daha da geniş bir sınırı kapsar. Önemli olmayan bütün ayrıntılardan arınmış olan grotesk, insan yaşamının tümünü yansıtan ve yönelişi genellemesine yönelik sentetik bir yöntemi gerektirir. ... Çağımızın büyük tiyatro yönetmenlerinden Meyerhold, 1911 yılında, kendisiyle yapılan bir konuşmada grotesk’i şöyle tanımlamıştır: ‘... Grotesk, sanatın temeli biçim ile öz çatışmasıdır. Grotesk, görünüşün görevi yanında psikolojiyi ikinci düzeyde tutar. Bunun için de grotesk’i temel alan tiyatro anlayışında (Doğu tiyatrosu gibi) görünüşle elde edilecek görevci öğe en önemli niteliktir.’ Yönetmen, ayrıca grotesk’in bir ‘kaba komedya’ olarak tanımlanmasının da yanlış olduğunu belirtmiş, bu türün yalnızca güldürücü öğeyi değil, aynı zamanda iç içe kaynaşmış bir biçimde acılı ve güldürücü öğeyi (bir tragi-komedyayı) içerdiğini söylemiştir.” Ve bir düzeltme: Özdemir Nutku, Darülbedayi’nin 50 yılı üzerine çalışmasında Muhsin Ertuğrul’u modern tiyatromuzun kurucusu gösterir. Nitekim Üvercinka’da (Mart 2017, S: 29) yayımlanan Muhsin Ertuğrul Bildirgesi, her sözcüğüyle vurucu ve zengin bir metin olarak belleklerden silinmeyecektir.
Muhsin Ertuğrul’un hakkını yememeli... Hepsinin ustası. Ekim Devrimi sonrasında Stanislavski, Meyerhold, Lunaçarski gibi devlerle çalışıp Nutku’nun da vurguladığı süreçte modern Türk tiyatrosunu kuran adamdır.