O söz Ziya Paşa’nın değil Sayın Erdoğan!

AKP lideri Erdoğan, dün TBMM’de konuşurken yine bir yanlış yaptı. "İnsan ölür kalır eseri eşek ölür kalır semeri!" deyip bunun da Ziya Paşa’nın bir sözü olduğunu söyledi.

Hayret! Acaba bu AKP ve çevresinde hiç kültürlü insan yok mudur? Haydi sık sık kullandığı halde Erdoğan bilmiyor; peki ecdat kültürüne bağlılıktan söz eden o çevrede bunu bilen birisi bulunmaz mı?

Belli ki bulunmuyor. İş yine benim gibi laik eğitimle yetişmiş birisine kaldı. Buradan o sözün kaynağını açıklayayım da Sayın Erdoğan artık yanlış yapmasın. Sözün aslı şudur:

"Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey: Eseri

Bir eşek göçtü mü ondan da nihayet: Semeri"

Ve bu beyt, Mehmet Akif Ersoy’a aittir. Yani daha sonra halk dilinde sadeleştirilen bu sözün sahibi, odur. Eğer Cumhurbaşkanı danışmanları ve Erdoğan’ın konuşmalarını hazırlayan çok yerli uzmanlar merak eder de Safahat’ı okurlarsa bu beyti orada bulacaklardır.

Diğer bir hata da "Ziya Paşa’nın Terkibi-i Bend’ini okuyacağım!" demesi idi. Sayın Erdoğan; Terkib-i Bend’i değil; Terkib-i Bend’den üç beyt okumuştur.

Yerli ve milli bir cumhurbaşkanımıza aktardığım bu bilgiler karşılığında Saray Danışmanlığı beklemediğimi de iletirim efendim(!!)

8 YIL SONRA YİNE OSLO...

İlkini 2010’da yaptılar... Kürt açılımı için, KCK yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu ve PKK’li Sabri Ok, Kongra-Gel başkan yardımcısı Zübeyir Aydar gibi PKK’lılar ile AKP hükümetinin temsilcileri bir araya geldiler. Orada, şu anki MİT Başkanı Hakan Fidan, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ı temsilen yer alıyordu. Bir de MİT başkan yardımcılarından Afet Güneş vardı. Hani, PKK temsilcilerine, "Şehirlerimizi bombalarla doldurduğunuzu biliyoruz!" diyen bürokratımız... Bu operasyonu İngilizler yönlendirmiş, buluşma yeri olarak Oslo seçilmişti.

8 yıl sonra AKP’nin Akil Adamları’ndan bazıları, yine İngiltere kumandalı bir kuruluş aracılığıyla Oslo’da buluştular. Toplantıda, AKP’nin gazetecilerinden Ali Bayramoğlu, sinemacı Kadir İnanır, ABD emperyalizmine övgü düzen her devrin adamı Ufuk Uras gibi tiplerin yanında Kürt etnikçileri bulunuyormuş.

Konu da Kürt Açılımı’nı yeniden başlatmakmış. Yani Türkiye’yi parçalama işinde AKP’nin bu kirli elleri yeniden çalışmaya başlamışlar. Peki işareti nereden aldılar?

BAHÇELİ MADALYA TAKSIN

Devlet Bahçeli, AKP’nin bu açılımcı dostlarını çağırıp MHP Genel Merkezi’nde birer madalya takarsa hiç şaşırmam. Ne de olsa, Türkiye’yi "beka (var olma-yok olma) girdabı"na atan AKP’ye gözü kapalı hizmet etmiyor mu?

Hem birileri devlet yıkıcılarına hizmeti görev bilen Devlet beye sorsun bakalım: AKP kimi aday gösterirse göstersin destekleyeceğiz; diyen Bay Bahçeli, Rum fesli Kadir İstanbul belediye başkan adayı yapılsa yine destekler mi?

Emin olun ki eski söylediklerini unutur, Erdoğan emretti diye koşa koşa gider püsküllü Kadir’e oy verir...

Hey gidi MHP hey! Bu hallere mi düşecektin?

ÖLÜYÜ CANLANDIRIR AMA HASTA MÜRİDİNİ İYİLEŞTİREMEZ

İsmailağa tarikatinden keramet tüccarı Cübbeli Ahmet hastalanmış, hemen hastaneye kaldırmışlar. İyi de neden şeyhi olan Mahmut Ustaosmanoğlu’na götürmediler? Bu Mahmut Efendilerini öyle bir anlatırlar ki adam neredeyse ölüyü bile diriltebilir. Böyle keramet sahibi birisi, Cübbeli Ahmet’i iyileştiremez mi? Üstelik Mahmut Efendilerine Cennet’ten bile doktor gelirken Cübbeli’ye niçin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun, dua ile değil gâvurun yaptığı ilaçla tedavi yapan doktorlar reva görülür?

Bu tarikatçi zümrenin işi gücü yalan-dolandır. Hastalanan gariban halkı, hocaya-şeyhe gidin dua alarak iyileşin diye kandırırlar kendileri ise bilimin yetiştirdiği doktorlara koşarlar. Çünkü, tarikatçinin mesleği sahtekârlıktır.

BABASININ KEMİKLERİNİ SIZLATTI

Hey gidi Necmettin Hoca hey!

Kaldır başını da oğlun Fatih’in işlerine bir bak!

Senin yolunu darmadağın etmek için elinden geleni yapıyor.

Arkasına almış AKP’yi... Yeni parti kurarak Saadet Partisi’ne darbe vurmak peşinde...

Sen ki hayatının son yıllarını, bu milleti AKP’nin tuzaklarına karşı uyardın...

Oğlun ise o değirmene su taşımaya çalışıyor.

Babasının kemiklerini sızlatarak hem de...