Olimpik branşlarda başarılar art arda... Peki ya futbol?

SAYIN Aydınlık okurları ve sayın sporsever kardeşlerim... Birkaç gün önce gözüme bir haber ilişmişti. Haberde yazılana göre Avrupa'nın en fakir ülkesi bizim güzel Türkiyemiz imiş. En zengini ise Almanya. Ancak bence bu çok derin bir konu, ülkemize şöyle bir bakıldığında üç tarafının denizlerle çevrili olması ve konumu açısından hiç de fakir olduğumuzu düşünmüyorum.

MADALYA YAĞMURU

Sayın okurlarım, izin verirseniz sizinle Olimpik spor dallarındaki "zenginliğimizi" paylaşmak istiyorum. Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve ekibinin büyük katkısı sayesinde yurdumuzun dört bir köşesinden yetişen çok başarılı sporcularımız var.

Bakan Kasapoğlu'nun açıklamasına göre ay-yıldızlı sporcularımız, 2022 yılındaki uluslararası organizasyonlarda 51 farklı branşta toplam 6 bin 127 madalya elde etti. Sporseverler olarak gençlerimizin bu başarılarıyla gurur duyuyoruz. Elbette, spor federasyonlarımızın yöneticilerine ve antrenörlerimize de sonsuz teşekkür ediyorum.

Son olarak kadın basketbolda Fenerbahçe'nin Avrupa şampiyonluğu ve kadın voleybolda CEV Şampiyonlar Ligi finalinin Eczacıbaşı ile VakıfBank arasında oynanacak olması, Olimpik spor dallarındaki yükselişimizin en büyük kanıtı.

RAKAMLARI İNCELEYELİM...

Ülkemizde futbola duyulan sevgi malumunuz. Spor kanallarında ve programlarında önceliğin nasıl futbola verildiğini de görüyoruz. Ancak Türk insanı olarak bizim branş ayırt etmeksizin başarılı sporcularımıza hak ettiği değeri vermemiz gerekir.

Futbola mercek tutacak olursam... Güzel Türkiyemizde lisanslı profesyonel futbolcu sayısı 460 bini aşıyor. Ayrıca, programlı ve sistemli olarak sahaya çıkabilecek genç ve dinamik bir "futbolcu ordusu" mevcut. Bu büyük ilgi düşünüldüğünde, yüzde 50'lik verim dahi en aşağıdan en üst lige kadar tüm kulüplerimize ve dolayısıyla milli futbolumuza yetecektir.

Rakamları incelemeye devam ettiğimizde, 2022 senesinde 15 Türk oyuncunun yurt dışına transfer olduğunu görüyoruz. Toplam olarak bakıldığında kariyerini yurt dışında sürdüren ve A Milli Takım seviyesinde oynayabilecek futbolcu sayısı 50'den fazla. Şimdi, algıladığım kadarıyla Fenerbahçe'nin henüz 18 yaşındaki genç yeteneği Arda Güler için de yurt dışında oynaması gerektiği yazılıp çiziliyor.

Kulüplerimizin bu transfer politikası benim için hiç ama hiç geçerli değil. Kesinlikle doğru bulmuyorum. Genç oyuncularımızın bonservisi kim daha çok para verirse o Avrupa kulübüne satılıyor. Oyuncular yurt dışına giderken kulüp başkanları ve aileleri de dahil herkes bayram havasında. Gençlerimizin gideceği Avrupa kulübünde düzenli forma giyip giyemeyeceği hiç düşünülmüyor. Peki her yetenekli gencimiz Avrupa'ya giderse ligimizin kalitesi ne olacak?

POTANSİYELİMİZ HİÇ FENA DEĞİL

Aslında futbolcu potansiyelimiz hiç de öyle küçümsenecek türden değil. Her yaş grubundan binlerce genç futbolcu yetişiyor. Sorun, bu potansiyeli değerlendiremememiz. Daha doğrusu, yetişen yetenekli oyunculara sahip çıkamayışımız.

Süper Lig'de hepsi olmasa da birçok kulüp başkanı ülke futbolunu düşünmeden para oyunlarında eksiye düşmemek için gençlerimizi Avrupa'ya gönderme peşinde. Bonservisi para edecek her yetenek için hemen bir "Avrupa'ya gitmeli" klişesi başlıyor.

BİZ BİZE YETERİZ

Her zaman olduğu gibi futbolda da "Biz bize yeteriz" dememiz gerekirken, bunu yapmıyoruz. Kulüp başkanlarının belki kendilerine göre geçerli bir sebebi var ama futboldaki başarısızlık ortada. Zaman kaybına da tahammülümüz kalmadı artık. Altyapılardan A Takım seviyesine dek doğru adımları atmalıyız. Yetişen oyuncularımıza sahip çıkmalı, lig maçlarında onlara daha çok süre ve sorumluluk vermeliyiz.

Sürekli yabancı oyuncu transferi yapmak kolaycılığı ile geçen son 30-35 senenin acı tablosu önümüzde. İstenen başarılar gelmediği gibi kulüplerimiz de borç batağında. Futbolumuzda daha da büyük bir çöküntü meydana gelmeden, Olimpik spor dallarındaki başarılı yapılanmayı örnek alarak harekete geçilmesi gerekir. "Biz bize yeteriz" ifadesi, bu anlamda çok doğru bir slogan sayın okurlarım.

GENÇLERİMİZİ SUÇLAMIYORUM

Ben yurt dışına giden genç futbolcularımızda kusur ya da hata aramıyorum. Hatta onlara hak veriyorum. Çünkü sonuçta biz onlara maddi ve manevi olarak sahip çıkamadık. Ağırlığı hep yabancı oyunculara verdik, büyük bütçeleri yabancılara ayırdık. İlk tercih yabancı oyuncuları oynatmak, taraftarın gözünü boyamak oldu.

Artık bu kısır döngüden kurtulup dikkatimizi kendi yeteneklerimize çevirsek? Onlardan en iyi verimi almayı düşünsek? Yabancı futbolcuların ve menajerlerin para cenneti olmaktan çıksak, kendi ayaklarımızın üstünde dursak? Ama nerde o iradeyi gösterecek yöneticiler... Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ayrı bir alem, kulüp başkanları ayrı...

Kalın sağlıcakla sayın Aydınlık okurları...