Olimpiyat kürsüsünde bir Köy Enstitülü
Başlangıçta bu köşede haftada bir yazıyordum, okurlarıma elimde bir kitap çalışması olduğunu söyleyerek kendi isteğimle iki haftada bir yazmaya başladım. Sonunda benim dört yılımı alan kitap Destek Yayınevi’nden çıktı: Neşter ve Madalya... Şimdi derin bir soluk aldım, rahatladım.
Arada bir dille ilgili kitaplarım yayımlansa da hep roman ve öykü türlerinde verimli olmak istedim. Yazar olarak ödüllerimi de bu tür kitaplarımla aldım.
Neşter ve Madalya, Türk spor tarihinde hâlâ aşılamamış olan iki büyük başarının, 1948 Londra ve 1960 Roma Olimpiyatları’nın romanıdır. Önce epey düşündüm, güreşe ilginin azaldığı şu günlerde biraz riskli bir konu olmaz mıydı? Yazacağım şampiyonların hayatlarına baktım, onların spor salonları ve minder dışındaki yaşamlarını gözden geçirdim. Celal Atik’in ilginç bir yaşamı var, aşklarla dolu bir yaşam... Ayrıca Menderes’in fedaisi diye bilinen, sonra Yassıada’da yargılanan gazinocular kralı Gazi Avşar’la iş ortaklığı var. Keman sanatçısı Naci Tektel’le başlayan Ankara’daki gazino-pavyon dünyası... Yaşar Doğu, Celal Atik’e göre daha sessiz, belli etmeden yaşıyor. Londra 1948 acaba tesadüf müydü tartışmalarının sürüp gittiği yıllarda, onların öğrencileri Ahmet Bilek, Hasan Güngör, Mithat Bayrak, Tevfik Kış, İsmet Atlı, Roma’da daha büyük bir utkunun kahramanları oldu. Şampiyonluk sevinçlerini Londra kahramanlarının omuzlarında kutlayan bu yedi altın adamdan biri, Kızılçullu Köy Enstitüsü mezunu öğretmen Ahmet Bilek’ti. Onun adından esinlenerek söylersek, emek göçünden, beyin göçünden sonra bir de “bilek göçü” yaşandı ülkemizde. Bu göçün öncülerinden olan Ahmet Bilek’in gurbet hikâyesi yazık ki acıklı bitti, yalnız onu anlatmak için bile olsa, bu kitabı yazmalıydım. Bundan dört yıl kadar önce adını bir kez daha gündeme getirmiştim bu köşede... Dilim döndükçe bütün öğretmen örgütlerine, spor adamlarına anlatıyorum, çoğu Ahmet Bilek adını ilk kez benden duyduklarını saklamıyorlar. Bu çalışmam sırasında başta TRT olmak üzere, arşiv konusunda ne denli perişan olduğumuzu da gördüm. TRT’den paramla bu şampiyonlardan tek birinin bile bir maç görüntüsünü alamadım. Çalmadığım kapı kalmadı, bize Roma’da yedi madalya kazandıran şampiyonların tek bir maçı yok elimizde. Fransız bir güreşseverin yardımıyla yalnız Ahmet Bilek’in bir videosunu bulabildim. Eğitim kuruluşlarıyla, öğretmen örgütleriyle birlikte yapacağımız etkinliklerde bu videoyu izletmek istiyorum.