On İki Makam Senfonisi Büyük Nağme
Ey Asya, yurdum yuvamsın benim,
İşte geldim huzuruna, makamına durdum.
Sana sesleniyorum Urumçi kapılarından:
Ben ozan oğlun senin, Aprinçor Tigin ilk adım.
Maddenin nurunu bozkırın özünde buldum,
Büyük insanlığa kurdum tarihin saatini.
Ey Asya, kolu kanadı yirmi birinci yüzyılın.
Oğulların kurdu, donattı kardeş sofrasını,
Dünyanın ortasında, kuşsütü kuru üzümlü.
Ben de oturdum o sofraya boy boy yoldaşımla,
Gözümüz pek, gönlümüz saf ipekten...
Tattım orada birlikte üretilen incirin balından,
Dinledim, birlikte söylenen şarkıyı.
Ey Asya, aynalı beşiğimiz, düğün evimiz.
Ekmeğimiz yedikçe artsın, eksiltmesin,
Suyumuz çağlasın, dökülüp yitmesin,
Cennet ırmakları raks ediyor çölde Umay gibi.
Kayada açan gülü sakın hoyrat elinden,
Sesimizi duy ey Ana, sözü işit ozan dilinden.
Ey Asya, topla ordularını, at senliği benliği,
Vur bilge kılıcını kır kuşatma demirini,
Bir ucun Atlantik’te, bir ucun öfkeli Pasifik:
Kurulsun, kurtulsun ülkelerin kutuplarca.
Ey yiğit doğuran kutsal hayat ağacım,
Sana sesleniyorum Kaşkar’dan, şirin İli’den.
Can doyuran ağır başak, kutlu taş, ulu su,
Karıncanın uğultusu, dağların fısıltısıyla,
Öğret yoldan sapmışlara büyük ulus yolunu.
Ey diz bağı, iliği kemiği çocuk halkların.
Sen, Yeni Dünyanın kahreden tunç dirayeti,
Oku sosyalizmin aşk ayetini bir daha:
Dillerin süsenlensin, ellerin sümbüllensin,
Ey Asya, devrimlerin kelimeyi şahadeti!
Urumçi - İstanbul, Mart 2019