Önder Bali yanı başımızdan geçip gitti…

Öncelikle şunu söylemeliyim ki Ferdi Tayfur üzerinden geçen haftaki “arabesk” yazımız masadaki tozu biraz kaldırmış. Tam da bunu istiyorduk. Sosyal medyadan, gazetemizden, kamuoyundan, sokaktaki insandan bir hayli dönüş aldık. Sevindik çünkü yazının bu kadar okunur olması bizi mutlu etti. Yorumların hepsini alıp başımızın üstüne koyduk, hepsi kıymetli. Bazıları “ben severim, sevmem, nefret ederim” toplamında kişisel olmakla birlikte bazıları da “topluma acı pompalıyor, kaderci, çaresizliğe mahkum ediyor” gibi daha sosyal açıdan yaklaşan çözümlemeleri içeriyordu.

Birçok konuda olduğu gibi taraflar var ve hepsi kendi baktığı noktadan katkı sunmuş. Fakat meselenin dışına çıkıp baktığımızda dikkatimizi çeken konu o ki büyük bir çoğunluk, karşısındaki üzerinden aslında kendini tarif ediyor gibi. Tarif ederken de parmağı karşı tarafa sallıyor ama iddiasını karşı tarafa değil, kendine ve çok yakınının duyup anlayacağı şekilde yakınlarında bir yerlere ünlüyor. Aslında oturup düşünülmesi gereken temel mesele de budur bizce!

Tartışmayı daha da açarak devam ettireceğiz çünkü meselemiz ne “arabesk” ne de arabesk üslûb. Bunu çok daha önceleri yazıp çizmiştik, merak edenler için dipnotta birkaç adres yazdık. Dileyen oradan da göz gezdirebilir.(1) O zaman da kıyamet kopmuştu, Şunu da eklemeden geçemeyeceğiz: yüzlerce mesaj içinden düşündüren iki mesaj var. İkisi de sosyal medyadan geldi. 1.’si bir esnaf, yanıt aynen şöyle: “İnsan yerine koyulmakla mutlu oldum!” 2. yanıt ise bir akademisyenden; “Emekli akademisyenim her tür müziği dinledim, O. Gencebay ve M. Gürses de dahil. Yıllarca bu seçkimi pek kimseyle paylaşmadım adeta sakladım. Keşke paylaşsaymışım!”

Önder Bali yanı başımızdan geçip gitti…

Geçtiğimiz günlerde geleneksel müziğimizde orkestra yorumlamalarının çok önemli bir ustasını kaybettik. Yıllarca önünde notaları, elinde klarineti ile önümüzü açan ve kendi halkının gönlünde saray kuran Önder Bali'den bahsediyorum. Önder Bali'nin temel çizgisi; Türk Müziği motifleri ve doğrudan eserlerini batıcıl orkestra mantığına uyarlamak ve bu çalışmalarla alabildiğine özgür alanlar açmaktı. Diğer kıymeti ise; Türk Müziğini yapay ayrılıkların penceresinden değil, bütünlükçü ve tarihsel bir Türk Müziği birikimi olarak görmesindedir. Kurduğu muhteşem orkestraların repertuvarı bir yanda Bergama Zeybeği'ne diğer yanda ise kadın bestecimiz Melahat Pars'ın "Ben gamlı hazan" adlı hicaz şarkısına açılır. Dede Efendi'nin muhteşem "valsi" Gülnihâl'i de unutmayalım.

İstanbul konservatuvarı çıkışlı müzisyen; klarinet, keman ve piyano mezunu. 1961'de İstanbul Şehir Orkestrası'nda çalmaya başladı ve 1970'de şef oldu. İstanbul Festivali Orkestrası ve Altın Orfe Müzik Festivali’ni de yöneten Önder Bali, Şehir Tiyatrosu Genel Müzik Direktörlüğü görevini de yaptı. Unutulmaz tiyatro eserlerinde onun müziğinin imzası var. İşte birkaç tanesi: Evita, Saka Kuşu, Ahududu, Lüküs Hayat, Memleketimden İnsan Manzaraları, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Sabaha Az Kala ve daha niceleri…

Çoğumuz bilmeyiz ama TRT ara müziklerinin bir bölümü de Önder Bali imzası taşır, en bilindiği ise: "Ilgaz Anadolu'nun sen Yüce bir dağısın "dır.

Önder Bali müzik dünyasında "Altın Klarinet" olarak bilinirdi. Yalnızca icrâ değil hocalığı da vardı. 90'lı yıllarda Mehmet Kaygusuz ile birlikte kurduğu Müzik Merkezi'nde yüzlerce insana müzik öğretti, anlattı, çırpındı durdu. Bir ara askeri lisede müzik öğretmenliği yaptığını da duymuştum.

1992 yılında yayınlanan bir de Org Metodu var.

Popüler müziğin Türkiye'de kendi sesini bulmasında çırpınan bir avuç öncü isim arasında başta gelen müzisyenlerden biridir. Konser ve eşlik orkestrası mantığının taşıyıcı kolonlarındandı Önder Bali. Bu arada popüler müzik yanında iyi de bir caz icracısıydı.

Yeşilçam'a birçok film müziği yaptı. Orkestrası ile tıpkı İlham Gencer gibi otel lobilerinde de dinletiler gerçekleştirdi. Önder Bali hiçbir zaman "bu dünyanın devranına, zilli çanlı kervanına" aldanıp, seçkinci bir üslûbun tuzağına düşmedi.

Müziğinden, birikiminden, aldığı eğitimden ve en önemlisi halkından kopmadan yaşadı. Halk kuyrukçusu falan değil, düpedüz halkının önündeydi!

Son çalışması ailesi tarafından katledilen küçük Narin için yazdığı "Narin'e" adlı çalışması oldu.

İyi insan, iyi müzisyen, birleştiren çimentomuz olan Önder Bali'ye selâm olsun.

İki Not:

1) 17 Ocak Cuma akşamı saat 22:00'de Borusan Klasik Radyo'da yayınlanan Kapriçyo programımızı bu hafta Önder Bali üzerine kurguladık, devamı örnekleriyle orada.

2) Yüreğimize aynı hafta od düşüren Selami Karaibrahimgil'i unutmadık, onu da haftaya yazarız.

DİPNOTLAR:

(1) https://independent.academia.edu/EkremAtaer

Mesele yeni değil, arabesk hiç değil -1 (Münevverden aydına, muhteremden monşere)

Mesele yeni değil! Arabesk hiç değil ! 2 (doğucular -batıcılar ayrışması ve sosyal genetiğin metamorfozu)

Mesele yeni değil! Arabesk hiç değil ! -3 (köy enstitüleri'ndeki tılsımlı kıvam)

Mesele yeni değil! Arabesk hiç değil ! -4 (edebiyatına-diline-sanatına ayar vermeye çalışan bir sistemde demokrasiden bahsedilemez)

Tartışma yetmiyor "polemik" zamanıdır ! - 4 (Rönesans'ını yaratamayan bir topluma mutlaka dayatılmış bir Rönesans vardır !)

Tartışma yetmiyor "polemik" zamanıdır ! (3) (neden üretemiyoruz)

Türkiye aydınının aidiyet bağımlılığı ve sistem kuyrukçulu