Önemli gelişmeler -(TAMAMI)

5 Şubat Pazar günü Ulusal Kanal’da “Politikanın Nabzı” programında Ekonomi- Politik analisti Mete Akıncı, CNN International’da yayınlanan ABD Başkanı Obama ile Baba ve oğul Bush’ların Beyaz Saray mülakatını uzun, uzun anlattı.

ABD’de bu yıl seçim yılıdır ve Başkan Obama ülke ekonomisinden kaynaklanan önemi endişeler içindedir. ABD halkı tarihinde başkaldırı halindedir. Sıkıntılar rahat tüketime alışmış Amerikan halkını sokaklarda polisle çatışmaya varacak dereceye getirmiştir. Wall Street baskını, eyaletlerde başlayan ve AB ülkelerine de sıçrayan gösteriler Beyaz Saray için ciddi endişe kaynağı oldu. Obama sırtındaki yükten kurtulmak için Bush’lar dönemini sorgulamakta. Beyaz Saray’da Bush’ların önüne dosyalar koyarak yolsuzlukların hesabını soracağını söylemiş. Cumhuriyetçilerin önüne fatura olarak konan dosya önemli ve tehlikeli. Niçin tehlikeli? Daha önce halk adına dava açan eski savcı Richard Corday Obama tarafından Amerikan Federal Tüketiciler Birliği Başkanlığına getirildi ve elinde dosyalar bulunuyor. Obama işareti verdiği anda Richard Corday, tüm eyaletlerde Cumhuriyetçi Bush Ailesini suçlama hakkına sahip biri. Peki Obama ne istiyor? Kendisi için seçimde zararlı olabilecek Cumhuriyetçi Senatör Newton Gingrich’in adaylıktan geri çekilmesini istiyor! Nitekim son aday yoklamalarında Nevada’da, Gıngrıch tasfiye ediliverdi! Bunu dünya TV kanalları veriyor da bizimkiler akıllarına bile getirmiyor.

Suriye neden önemli?

Suriye önemlidir. Çünkü ABD, bazı ülkelerin askerlerini Suriye topraklarına sürerek Esad’ı devirebilir ve oraya da kan ve gözyaşıyla karışık demokrasiyi getirebilir? Suriye arkasından Türkiye ve İran’ın sahneden çekilmesi ya da bölünmesiyle de ABD’ye Avrasya’nın kapıları açılabilir. Böylece Obama’nın ustalık dönemini beyaz Saray’da geçirmesi sağlanamaz mı?

Bu sorunları yakından izleyen Banu Avar Pentagon danışmanı Stratfor sitesinin geçen ay Suriye için “Rejim Değiştirme Reçetesi” hazırlamış olduğunu açıklıyordu.

Reçete şu:

1)Suriye’deki ‘muhalefet’ rejimi değiştirmek için yeterli değil. O nedenle örtülü operasyonlara hız verilecek.
2) Diplomatik baskılar buna eşlik etmeli
3)Yaptırımlar sertleşmeli
4)Türkiye’deki muhalif ordu güçlendirilmeli.
5)Özel ordular ve istihbarat ağı uyum içinde çalışmalı (!)
(-Kaynak: Stratfor= Syria: Assesing Foreign İntervention başlıklı yazı)

250 kişiyi öldürttüğünden söz edilen Esad’ın “Bu bir aldatmacadır. Rejim karşıtlarının eskiden öldürdükleri Suriye askerlerinin cesetlerinin fotoğraflarını basına sızdırdığı olay bizim rejimimizin ve devletin işi değil“ diye yırtındığına bakılırsa ve işin içyüzünü bilen Çin ve Rusya’nın BM’de ABD’yi hayal sukutuna uğratmaları ne anlama gelebilir? İşte sadece bu nedenle Türk basının dikkatinden özenle kaçırılanlara bakılırsa ateş çemberinin içinde olduğunu söylemek olası değil mi?

TSK çoğu akrabamız olan Suriye halkı üzerine gider mi? Neden gitmesin? Siyasi iradenin emrinde ve hizmetinde değil mi? Sorumluluk kime aittir. Elbette “Marş, marş hedef Şam diyenlerin.”

O nedenle önümüzdeki aylar ve günler Atlantik ötesinden esen rüzgarlara bağlı olacak ve belki de işte o zaman siyaset, muhalefeti ve iktidarıyla Atatürk’ü anacak! Çünkü Türkiye’nin daha doğrusu Cumhuriyetin dış politikasını bir cümleyle çizmişti:

“Yurtta barış dünyada barış”