Örgütsüz millet millet değildir

Milyonların desteğini kazanan Sayın Emine Ülker Tarhan, imza veren 20 milletvekili çıkmadığı için Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olamadı. Demek ki, Meclis, milleti temsil etmiyor.

Gösterilen üç aday da, Atatürk Devrimi'ne son verme programının adaylarıdır. Demek ki, bunları dayatan, Atlantik Sistemi'nin iradesidir.

Adaylar karşısındaki "hoşnutsuzluklarını içlerine atıp" bin bir dereden su getiren milletvekillerimiz var. Demek ki, onlar milletin özgür vekilleri değiller.

Meclis içindeki muhalefet partilerinin ope-

rasyona tabi tutulmuş olmalarının hikmeti, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Demek ki, söz konusu olan milli devleti toptan yıkmaksa, sistem içindeki bütün partilerin topyekûn milletten arındırılması gerekiyor.

KULLANIM DIŞI HALE GELEN ARAÇLAR

Bu seçim, ülkemiz tarihine halkın ilk kez "Cumhubaşkanı'nı doğrudan seçtiği" değil, halkın ilk kez "oy verecek aday bulamadığı" seçim olarak geçecektir. Bütün oklar, milletin seçeneksiz bırakılmasına yöneliktir. Ama eğer karşıdevrim "sahte seçenek" yaratma konusunda bugünkü kadar çaresiz duruma düşüp, yönlendirebildiği bütün kuvvetleri, onların bir bölümünü harcama pahasına, sahaya sürmek zorunda kalıyorsa, karşıdevrimin sürdürülmesi zora girmiş demektir. Karşıdevrim, Cumhurbaşkanlığı seçiminden, "Cumhurbaşkanlığı"nı kazanarak, ama elindeki birçok aracın da "kullanım dışı" hale gelmesiyle çıkacaktır.

ASRİ KILIKLI YENİ ORTAÇAĞ

Bugün milletin özgürlüğünü yok etmek için, Atatürk Devrimi'nin ağır darbeler indirdiği Ortaçağ kurumlarının yeniden canlandırılmasının yanı sıra, milletin üstüne "asri görünümlü" "Yeni Ortaçağ" ağları örülmüştür. Ortaçağ'ın tefeciliğe bağımlılığının yerini, bireysel kredi, kredi kartı ve taksit borçlandırması almıştır. Pek çok alanda, tek başına üniversite diploması artık işe yaramaz hale getirilmiştir. En başta öğretmenler olmak üzere, çeşitli mesleklerin uygulanması bakanlık onayına bağlanarak, adeta bir lonca sistemi kurulmuştur. Vergi denetimleri, çoğu kez, vergi adaletini sağlamak değil, siyasal baskı amacıyla kullanılmaktadır. Milletvekilliğinin, milletin özgür temsili olmaktan çıkarılıp kapıkulluğuna dönüştürülmesi de, Yeni Ortaçağ'dan Meclis'in nasibine düşen paydır.

TÜRKİYE'NİN YAKICI GEREKSİNİMİ 'ÖRGÜTLÜ MİLLET'TİR

Bu süreçten milletin çıkarması gereken çok önemli bir ders vardır. Örgütsüz millet, millet değildir. Devlet, milletin örgütlenmiş hali olduğu ölçüde, milli devlettir. Milletin özgürlüğünü yeniden kazanarak siyaset sahnesine sonuç alıcı biçimde ağırlığını koyması, ancak eski-yeni bu Ortaçağ ağlarının dışında bir örgütlenmeyle mümkündür. Özgürlüğü getirecek olan, örgütlü güçtür. Çünkü özgürlük, yapabilmektir.

"Yeni Ortaçağ"ın patenti, bize ait değildir. Nasıl ki "Ilımlı İslam" Amerikan icadı, "Büyük Ortadoğu Projesi", Amerikan tasarımıysa, "Yeni Ortaçağ"ın ağları da dışarıda örülmüştür. Bu ağlara eşlik eden en etkili zehir de, "iktidara giden yolun ABD'nin onayından geçtiği" formülüdür. Bu formülü kabullenen, İstiklal Savaşı'nı da, Atatürk Devrimi'ni de yadsır. Ağın dışına çıkamayanın ise durumdan ne kadar hoşnutsuz olursa olsun, eli kolu bağlı kalır.

Bu fırtınalı dönemde, milletin özgürlüğü için özgürce mücadele etmek isteyenlerin yakıcı gereksinimi, bu ağın dışındaki bir "örgüt"tür. İşçi Partisi, bütün Türkiye'ye böyle bir örgütü sunan partidir.