Örovizyon bitti voleybol başlıyor

Yazın geldiğini voleybol milli takımlarımızın karşılaşmalarının başlamasından anlıyoruz. Bugün kadınlar Milletler Ligi’nde milli takımımız Antalya’da sahaya çıkıyor. Geçtiğimiz sene Milletler Ligi, Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası şampiyonluklarını kazanan Kadın Milli Voleybol Takımımızdan bu yıl da ümitliyiz. En büyük hatamız “Hedefimiz Olimpiyatlar” diyerek Milletler Ligi’nde ilk 6’da oynamasını beklediğimiz oyuncuları oynatmamak olur. Ne zaman Guidetti takımın başına geçti ve Milletler Ligi’nde yazın sonunda oynanacak Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında oynayacak oyuncular forma giymeye başladı, kadın voleybolunda başarılar geldi. Milletler Ligi, Olimpiyat öncesi en değerli ve resmi hazırlıktır.

Burada oynanacak karşılaşmaları, Milli Takım’da forma şansı bulamayacak oyuncuları mutlu etme ve oyuncu deneme karşılaşmasına çevirirsek; Olimpiyatlarda başarılı olmayı beklemeyin. Milletler Ligi gruplarında oynayacağımız 12 karşılaşma ve ardından finale kadar oynayacağımız 3 karşılaşma; Olimpiyatta oynayacak takımın kaynaşma ve hatalarını giderme karşılaşmalarıdır. Bu süreçte, olası sakatlıklara karşı alternatif oyuncuları da takımla kaynaştırmaya çalışmalıyız. Kadın Milli Takımımız önce Antalya, sonra ABD’de ve son olarak Hong Kong’da dörder karşılaşma yapacak. Tayland’da yapılacak finallere 8 takım katılacak. Kadınlarımızdan şampiyonluk dışında bir beklentimiz yok.

Olimpiyatlarda ilk defa farklı bir statü uygulanacak. Yıllardır 6 takımlı 2 grup şeklinde oynanan ilk etap karşılaşmaları 4 takımlı 3 grupta oynanacak. 3 grubun birinde Fransa seri başı iken Milletler Ligi grup karşılaşmaları sona erdiğinde dünya sıralamasında ilk 2’de ülkeler de seri başı olacak. 3-5 arasındaki ülkeler de, gruplardaki 2. takımlar olacak. Bu nedenle dünya sıralamasında gerilemememiz Olimpiyatlarda daha kolay bir gruba düşmemiz bakımından da önemli. Olimpiyatta 3 gruptan çıkacak 8 takım, başarılarına göre çapraz eşleşerek çeyrek final karşılaşmaları oynayacak. 8 karşılaşmalı Olimpiyat süreci, 6 karşılaşmaya indi.

23 Haziran’a dek her hafta sonu 2 milli takım karşılaşması izleyeceğiz. Hafta içleri de 2 karşılaşma olacak. Önce kadın milliler 4 karşılaşma oynayacak, sonra erkekler 4 karşılaşma oynayacak. Oynanacak 24 karşılaşmadan sadece 5’i mesai saatlerine denk geliyor.

ÜÇÜ BİR YERDE

Erkek Milli takımımız için Milletler Ligi; 1 turnuvadan daha fazlası, 3 farklı turnuva oynayacağız.
Milletler Ligi’nde öncelikle oynayacağımız turnuvanın adı; Olimpiyat Elemesi. Milletler Ligi grup karşılaşmaları sona erdiğinde; Paris’e gitmeyi garantileyen 8 takımın dışında, dünya sıralamasında en iyi 4 takım arasında kalma mücadelesi vereceğiz.

Kendi karşılaşmalarımız kadar, Olimpiyatlar için çekiştiğimiz takımların karşılaşmaları da önemli. Biz kazanırken rakiplerimiz kaybetsin isteyeceğiz. Kalan 4 kota için çekişecek ülkeler sırasıyla İtalya, Arjantin, Slovenya, Sırbistan, Küba, Hollanda, Türkiye ve İran. Olimpiyat için yarışan ülkeler içinde 7. sıradayız. 12 karşılaşmada arkamızdaki İran’a yakalanmadan sırasıyla Hollanda’yı, Küba’yı ve Sırbistan’ı geçmeye çalışacağız. Bu ülkelerden Küba ile karşılaşmamız yok. Bu ülkelerle yapılacak 6 karşılaşmanın önemi, diğer 6 karşılaşmadan çok daha fazla. Antalya’daki 2. karşılaşmamızı Hollanda ile oynayacağız.

Tüm Antalya’nın her karşılaşmada Milli takımlarımızın yanında olması gerekir. Ama Hollanda karşılaşmasında özellikle erkek millilerimizin yanında kalmak gerekir.
Erkek Milli Takımımızın Milletler Ligi’nde yapacağı ikinci mücadele önümüzdeki yılda Milletler Ligi’nde kalabilme mücadelesi. Bu amaç için Bulgaristan, Kanada, Küba, Hollanda ve Slovenya ile çekişiyoruz. Bu 6 ülkeden en başarısız olanı Challenger Kupası’na katılacak ve önümüzdeki sene Milletler Ligi’nde tekrar oynayabilmek için Challenger Kupası’nda şampiyon olması gerekecek. Yıllarca emek verip çıktığımız Milletler Ligi’nden düşmemeliyiz.

Hem Olimpiyat’a katılmak için hem Milletler Ligi’nde kalabilmek için bize rakip olacak ülkeler Slovenya, Küba ve Hollanda. Slovenya ve Hollanda karşılaşmaları, hedef karşılaşmalarımız olmalı.

Ve nihayet Milletler Ligi’nde oynayacağımız üçüncü turnuva Milletler Ligi’nin kendisi. Antalya, Japonya ve Slovenya’da oynanacak 12 karşılaşmanın sonunda en büyük ödül Olimpiyat vizesini almak olur, ikinci büyük ödül önümüzdeki yıl da Milletler Ligi’nde kalabildiğimizi görmek olur. İlki çok zor, ikincisi çok kolay. 16 takımlı turnuvada ilk 8 takım arasında yer alırsak Polonya’ya finallere gideceğiz. İlk kez katıldığımız ligde, çeyrek finale kalmak büyük başarı olur. Millilerimiz bunu başaracak güçtedir.

EUROPAPA ANTALYA’DA ÇALMALI

Milletler Ligi’nin Antalya’daki ayağında ve özellikle Hollanda’nın karşılaşmalarında; Hollanda’nın Örovizyon Şarkı Yarışması’ndan haksız şekilde finale saatler kala diskalifiye edilen şarkısı Europapa’nın molalarda ve aralarda çalınmasını dilerim. Hollanda’da önemli sempati uyandıracak bu jest sayesinde EBU’nun yaptığı haksızlığa da bir yanıt verilmiş olur.

Geçtiğimiz haftaki yazımda Hollanda’nın hem neşeli hem hüzünlü şarkısının sözlerine yer vermiştim. Yarı finalden finale 2. olarak çıkan Hollanda; finale dakikalar kala; şarkıcı Joost Klein’in İsveçli bir görevliye kötü davrandığı gerekçesiyle finalden atıldı. Ortada ne fiziksel bir müdahale var ne de küfür ya da hakaret. EBU, “tehdit etmiş” diyor. Nasıl tehdit ettiğini bilen yok, Hollanda Devlet Televizyonu EBU’nun tuzak kurduğunu açıkladı. 30.000 sivili, çocuk ve kadın demeden katleden İsrail şiddet içeren hiçbir şey yapmadığı için yarışmaya katılıyor; Joost, kendisini devamlı kamerasıyla çeken ve artık çekmemesini istediği kadına biraz sert çıkınca, yarışmadan atılıyor. EBU hiçbir kanıt göstermeden Hollanda’yı atıyor. Bu diskalifiye, jüri puanları EBU'ya ulaştıktan sonra yapılıyor.

Kısaca; Ebu sonucu etkileyecek bir kuralsızlık içinde. Hani derler ya Avrupa adaleti ve demokrasisi… Alın size allayıp pulladığınız Avrupa’nın adaleti. Yarışmayı kazanan İsviçre, Hollanda’nın 2. olarak çıktığı yarı finalde anca 4. olmuştu. İsviçre’nin LGBTi+ propagandası içeren şarkısı, finalde halk oylamasında anca 5. olabildi. LGBTi+ öğeleri taşıyan Birleşik Krallık halktan sadece 0 (sıfır) puan alabildi ve sonuncu oldu. Ellerinde LGBTi+ bayrakları düşmeyen tangalı erkeklerin dans ettiği İspanya da aldığı 11 puan ile halk oylamasında sondan dördüncü olabildi. Çıplaklık öğesini öne çıkaran Slovenya ise 12 puanla halk oylamasında sondan 5. oldu. Avrupa halkları kendisine dayatılan LGBTi+ ve çıplaklığa karşı duruyor. Ama Avrupa Birliği ve Avrupa Yayın Birliği EBU; bu dayatmayı yapmaya devam ediyor. Hile ile.

İSRAİL’İN PARA İLE ALDIĞI HALK OYLARI

Örovizyon Şarkı Yarışması’nda halk oylamasında birinci olan Hırvatistan, birinciliğin adayı iken diskalifiye edilen Hollanda, ne jüriden ne de halk oylamasında 12 puan almamasına rağmen herkesten puan alarak 7. olan İtalya ve müthiş performansı ve sözleriyle Fransa; bu yılın kazananı oldular. Ne hile ile birinci yapılan mazlum kuir edebiyatı ile yer çalmış İsviçre, ne Teresa güzellemesi ile dini kullanarak mazlumu oynayan Ukrayna, ne de öldürdüğü masum on binlerce sivile rağmen 8 Ekim ağıtı ile mağduru oynayan ve milyonlarca parayı “6 numaraya oy verin” kampanyasına harcayan katil İsrail… Zavallıyı oynayan bu yüzsüzler; kazanamazlar…

EGE’DE DOSTLUK KAZANACAK

İkinci yarı final sonrası yapılan basın toplantısında; Türk genci Ahmet, Yunan şarkıcı Marina Satti’ye “Siz sadece Yunanistan’ı değil, folklorik şarkınızla Balkanlar’ı ve Türkiye’yi temsil ettiniz” dedi. Marina’nın verdiği yanıt ülkemizdeki batı hayranlarına da ders niteliğindeydi: “Türk, Azerbaycan, İran ve Yunan müziğinin güçlü olmasının nedeni, yaşıdır. Binlerce yıllık köklü medeniyetin eseri olmasıdır.” Batının şarkıları sırtını LGBTi+ sempatizanlarına dayarken, bu coğrafyanın şarkıları gücünü binlerce yıllık köklü kültürlerinden alıyor. Anladınız mı Atlantik özentileri!

Dostum Mert Rüstem’in düşüncesi ve katkıları ile geçtiğimiz hafta Sakız Adası’nda Karşıyaka, Altay ve 2 Yunan takımının katıldığı kadın voleybol dostluk turnuvası düzenlendi. Giorgos Mylonadis, Aybars Ayoğlu ve benim de organizasyonunda yer aldığımız turnuvanın kazanı dostluk oldu. Ege Denizi’nde dostluk kazandıkça emperyalizmin kaybedeceğini yine gördük. Bu denizi iki günlük tek dişi kalmış medeniyetinizle savaş gölü haline getiremezsiniz; Türk ve Yunan halkları emperyalizmin panzehrinin dostluk olduğunun farkında!