Ortadoğu neden seçildi? - (TAMAMI)

NABIZ

ORTADOĞU NEDEN SEÇİLDİ?


Dünyayı yöneten uluslararası finans odakları tükenmek bilmez bir iştah ile saldırıları tırmandırıyor. ABD Dış işleri bakanı Bayan Clinton savaş çığlıkları atıyor, dünya dengelerini altüst edecek bir dünya savaşı boyutuna erişmesi bir kıvılcımla ortaya çıkabilir. Sessiz ve mazlum insanlar ölebilir, aileler dağılabilir,2. Dünya savaşını da böyle hazırlamadılar mı? Sonunda dünya iki bloklu bir dünya dengesi içinde, nükleer hazırlıklara başlanmadı mı? Holywood piyasasının Dünyanın acı sonunun nasıl bir hal alacağını gösteren filmleri izlemedik mi?


Sovyetler nasıl “Detant” la barış geleceği umuduyla beklemedi mi? İki kutuplu dünya dengeleri önce Sovyetlerin dağılması, ABD ve batı tarafından yaratılan “Keymen’ler- anahtar adamlar” tarafından hazırlanan yeni uluslararası projelerle sağlanmadı mı?


Gorbaçov’u kim ortaya çıkardı? Demokrasi ve sandık yoluyla ABD ve batı şirketleri dünyanın bir ucuna ayakları atmadılar da, Rusya nasıl şekillendirildi. CİA ajanları Moskova’yı mesken tutmadılar ve Glasnost ve Prestroyka, Sovyet halkını etkilemedi, Rusya bölünmedi, Rus halkı daha çok özgürlük ve daha çok kazancı, açık Pazar ekonomilerine aramaya itmedi mi? Bir yandan Warşova Paktı çökertilirken, öte yandan duvarlar alkışlarla yıkılmadı mı?


Tüm bu olup bitenlerden kim kazançlı çıktı? Ezilen sömürülen daha çok özgürlük, hatta bağımsızlık isteyenler halklar aradıklarını bulamazken, dünyaya barış vaat edenler soğuk savaş biter ve duvarlar yıkılırken emperyalizm; Globalizm adı altında tek kutuplu dünyanın, savaşın da barışın da manivelasını elinde tutan tek güç olmadı mı?


Tüm bu olup bitenler; Bush yönetimindeki ABD’nin ikiz kulelerinin saldırıya uğramsıyla, dünyayı kasıp kavuran bir Müslüman karşıtlığının pimini çeken Konvansiyonel silahlarla başlatılan yeni bir savaş ortamına sokulmadı mı?
Bu anımsatmaların nedenini artık bilmemiz gerekir. Çünkü bizimle hiç ilgisi olmayan, bir savaş rüzgarı kapımızdadır. Eski yıllanmış dostlukların yıkılacağı, kardeşin kardeşi yok edeceği hırçın bir rüzgardır bu.


ÖNCE İÇ KARGAŞA SONRA ÇATIŞMALAR


Büyük Orta Doğu projesi Ortadoğu’nun yer altı zenginliklerinin paylaşılması için hazırlandı. Condolieza Rice, yıllar önce:”Artık Orta doğuda haritalar yeniden çizilecek, dünya başka bir dünya olacak” demişti. Kuzey Afrikada’ki Müslüman ülkelerde başlar yavaş yavaş düşmeye başladı. Önce Atatürk’ü örnek alan Burgiba’nın dünyanın en zengin Fosfat yataklarına sahip ülkesi düştü. Arkasın Mübarek’in Mısırı, sıra Libya’ya geldi. Fransız uçakları Libya’yı perişan ettiler, Ne için özgürlük isteyen halkların isyanına çare olarak gösterilen ve Irak’ta ilk provası yapılan demokrasi denemesi için. Irak’ta ne olduysa o oluyor. Demokrasi adına kan ve gözyaşı…


İş Suriye’ye gelince aklımız başına gelmeliydi değil mi?
Daha dün sarmaş dolaş olduğumuz Suriye’de önce iç isyanlar başlatıldı. Oysa daha dün aramızdaki vize uygulamasını kaldırmıştık. Suriye halkını pek seviyorduk. Ama birileri oradan sonra sıranın kime geleceğini söylemeden İzmir işsizlikten bunalan NATO’ya iş buldular. Artık NATO’un Ortadoğu ülkelerine saldırı karargahı; İzmir’dir ve biz bunu kabullendik, safımızı seçtik. Şimdi bize ne emir gelirse, onu uygulayacağız ve muhtemel bir çatışma çıkar, eğer ABD isterse, Mehmetçik o savaşın ortasında olacak. Mevziler alındı. Teyakkuz hali başladı.


Türkiye! O bu devleti kuran Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış”,ilkesi aklımızda bile yok. Bir yandan içeride kendi demokrasimizi yerine oturtamamış bir ülkenin doğum sancıları içinde bir ülkeyiz ve seçilmişleri yargı kararıyla seçilmemiş sayıyoruz. Meclisi bile Anayasa değişikliği pazarlığına sürüklüyor ve buna ileri demokrasi diyoruz. Diğer taraftan bir iç savaşın son kararını İmralı’daki Öcalan’ın iradesine ihale etmişiz. Gazeteciler gidiyor, yazarlar haberlerle geliyor, raporlar hazırlıyorlar: “Öcalan isterse demokratik özerkliği sağlayacak komiteler mahallerde örgütlenecek ve iç savaş başlayacak.”Özel ulaklar öyle söylüyor, öyle yazıyorlar.


İhanetin dik alası kol geziyor.


İktidar da, muhalefet de çaresizler. Karşılıklı laf yetiştiriyorlar, fikir üretmiyorlar, devrimleri Cumhuriyeti sahipsiz bırakıyorlar. Onlar da tutsak mı diye düşünmemek elde değil!


Bakın ve Atatürk’ün Osmanlının küllerinden ve bir Ümmetten Millet, bağımsız devlet yarattığı ülkesini ne hale getirdik Bir de TV programlarında bir sessiz ve kansız demokratik(!) karşı devrimle, Osmanlı nasıl ihya edilir, yada edilmez? Onu tartışıyoruz.
Hiç utanmıyor, hiç aldırmıyor, koltukları paylaşmak için didişip duruyoruz. Peki; onun güçlü ordusu ne yapıyor? Sessiz ve sakin, aydınları 4 yıldır hapiste, 35 Orgenerali ve korgenerali, bir o kadar mensubu demir parmaklıklar ardında. İçlerinde tek eksik var: Komuta kademesi. Onlar ne yapıyorlar?


”Yargı çözer” diye demokratik işlevlerini yerine getirmekle meşguller.


Tarih bizi affetsin!


kurtulaltug@aydinlikgazete.com