Ortadoğu’da yalnız kalan Türkiye

Cumhuriyetin kurulduğu günden AKP iktidara gelinceye kadar Türkiye, komşularının ve Ortadoğu ülkelerinin aralarındaki çekişmelerde tarafsız kalmayı ve özellikle de Arapların iç çatışmalarına hiç müdahale etmemeyi, dinci/mezhepçi dış politika uygulamamayı, milli politika haline getirmişti.

Bu temel dış politika uygulamasını hayata geçirenler, Arap milliyetçiliği duygularının çok güçlü olduğunu biliyorlardı. Nitekim dinci mezhepçi bakış açısının Arap milliyetçiliği karşısında ikinci planda kaldığı yakın tarih diliminde de yaşanarak görülmüştür.

İran, Irak harbinde Iraklı Şii Araplar, Şii ama Arap olmayan İran’a karşı savaşmışlardı.

Tek tek ülkeler temelinde incelediğimiz zaman, AKP’nin dış politika uygulamalarının Türkiye’yi nasıl yalnızlığa mahkum ettiğini göreceğiz.

Libya: Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye’nin yanında duran, ona destek veren tek Arap ülkesi.

Libya’da şu anda iki hükümet var. Birisi uluslararası camianın tanıdığı, Tobruk’ta bulunan hükümet. Diğeri ise 2014’ün Temmuzunda Trablusgarp’ı ele geçiren, Müslüman Kardeşlerin desteklediği, dolayısıyla da AKP’nin desteklediği ama uluslararası camianın tanımadığı, meşruiyeti olmayan şeriatçı hükümet.

İki hafta kadar önce Tobruk Hükümeti’nin Başbakanı Abdullah El Thini yaptığı açıklamada “Libyalının Libyalıyı öldürmesi için Türkiye Trablusgarp’taki gruplara silah yardımı yapıyor” dedi ve Türkiye ile bütün ilişkilerini keseceklerini, Türk şirketlerine artık iş vermeyeceklerini söyledi ki, Libya Türk müteahhitlik şirketlerinin uluslararası piyasaya ilk çıktıkları ve deneyim kazandığı ülkedir.

İsrail: Bir İsrail gazetesi, İstanbul yakınlarındaki bir bölgede ve Türk resmi makamlarının gözü önünde, İsrail’de eylem yapacak terör örgütü Hamas militanlarının eğitildiğini yazdı.

Mısır: Katar’ın bile kovduğu Müslüman Kardeşler örgütünün lider kadrolarının İstanbul’da olduğu bilinirken, bu yetmezmiş gibi bir de örgütün Mısır’ın meşru hükümetini devirmek için İstanbul’dan radyo/TV yayını yaptığı söyleniyor..

Suriye/Irak: AKP, laik Esad’ı devirmek ve Şii ağırlıklı Irak merkezi hükümetini zor durumda bırakmak hırs ve azmiyle dinci/cihatçı bütün terör gruplarına, lojistik destek sağlamak için silah ve militan geçişine izin veriyor. Bu dahil, AKP’nin yaptığı tüm yardımların da IŞİD’in eline geçtiği ve IŞİD’in bu sayede var olduğu, artık Batı’da herkes tarafından söyleniyor. IŞİD’e verilen destek (militan geçişleri ve ticaret) azalmış olmakla beraber devam ediyor.

İran: Esad’ı devirmek ısrarı nedeniyle, terör gruplarına destek vererek Suriye iç savaşını uzattığı ve en son Süleyman Şah operasyonunun da Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırı olduğunu söyleyerek Türkiye’yi eleştiriyor.

Suudi Arabistan: AKP’nin tüm bölgede Suudilerin can düşmanı Müslüman Kardeşlere verdiği destek ve bu desteğin kesilmesinin mümkün olmadığı algısı değiştirilemediği gibi, ölen Kralı’nın cenazesine gidip Türkiye’de şehitlerden esirgenen, burcu burcu yağcılık kokan yas ilan edilmesine rağmen, Müslüman Kardeşler(e verilen destek nedeniyle ilişkilerde yumuşama olasılığı zayıf görünüyor.

Tunus: AKP’nin destek verdiği Müslüman kardeşlerin partisi El Nahda geçen yıl yapılan, BARAJSIZ VE MİLLİ BAKİYELİ seçimleri kaybetti. Yeni hükümeti, seçimin galibi Nida Partisi kurdu, Nahda da küçük ortak olarak koalisyon hükümetinde yer aldı.

Sonuç olarak AKP’nin uyguladığı, geleneksel Türk dış politikasına aykırı mezhepçi politikalar, bölgedeki bütün etkili devletlerle Türkiye’yi hasım haline getirdi. AKP bu politikadan vazgeçeceği yerde, sığ bir aklı evvelin, “değerli yalnızlık” zırvasını, sanki kendi bilinçli tercihiymiş gibi halka yutturmaya çalışıyor.

Bu izlenen yanlış dinci/mezhepçi dış politika, Türkiye’nin bölge ülkeleri tarafından dışlanmasına neden olduğu gibi, aynı zamanda Türkiye’yi “terörü destekleyen devlet” konumuna da düşürüyor.

Gelinen noktada AKP iktidarı, ülkeye daha fazla zarar vermeden, Ortadoğu politikasını gözden geçirip, geleneksel, Arap ülkelerinin aralarındaki çekişmelerde tarafsız kalma ve özellikle de iç çatışmalarına hiç müdahale etmeme milli politikasına dönmek zorundadır.