Ötüken-Vatikan
“Ötüken ve Vatikan aynı kelimenin değişik söylenişidir. Gerçek anlamı GÜNEŞ TANRISI demektir (Mutlu 2008:123).” Eski Türklerin ÖTÜKEN inancı, şimdi Rusya ile Moğolistan arasında ormanlarla kaplı bir dağda, toprağa (yeryüzü) ve güneşe olan saygının gösterildiği önemli Göktürk başkenti ve Tengri inancı merkezidir. İzmirli Homer ve Bodrumlu Heredot’a göre Turova (Troya/Çanakkale), Batı Anadolu ile Akdeniz bölgemizden İtalya’ya göç edenlere Etrüsk denir. Onların kurduğu Roma şehrinde gün doğarken Güneş Tanrısına dua ettikleri tepenin ismi de, konuştukları Türkçe lehçesinde VATİKAN’dır . Yani OT + OKAN/ÜLGEN = GÜNEŞ + TANRI = ÖTÜKEN demektir. Sümer Türkçesinde ise UTU+UGUN = GÜNEŞ+YARADAN = Yaratan Ateş/Güneş anlamına gelir (1). OT veya OD Türkçe’de ateş aynı zamanda ateş demektir. İskandinav ve Cermenlerce Savaş Tanrısı olarak MÖ 1. Yüzyıl) kutsallaştırılan Türk Hakanı ODİN’nin ismi de ateş saçan manasını taşır ve ODUN ile bağlantılıdır. Cermen Dillerinde Çarşamba günü ateş saçan ODİN’e atfedilir ve tapılırdı, İngilizcedeki Wednesday (woodensday) gibi. Şimşek ve yıldırım tanrısı TOR (THOR) filmlerinden akıllarımızda kalan bu inanç yine Anadolu kökenlidir. Thursday, Cermen dillerinde haftanın Tor’a tapılan günüdür. Dörog Macarcasıdır. Turovalı demirci bir yiğidin adı olarak da bilinir. Türk dilli Hattilerde TARU, Sümerlerde UBUBUL, Hititlerde TEŞUP, Etrüsklerde APULLU/APLU, onlardan esinlenen Latinler ve Mora Yarımadası kent devletlerinde APOLLO, Hurri’lerde yine APLU, İnkalarda İLYAPA, Arapçada EBABÜL (kuşu)dur. ALP-ULLU ise Trakyada 1926-27 yılında kurulan tarihi şeker fabrikasının kurulduğu ALPULLU kasabasının ismidir. Kırklareli ilinin, Babaeski ilçesine bağlıdır. Lüleburgaz’da ilk okul birinci sınıfa giderken, babamın tugay kurmay başkanlığı sırasında fabrika lojmanında oturan mühendis bir akrabamızı ziyarete ettiğimiz nahiyenin ta kendisidir.
DUMUGİRATUKU
Göbeklitepe, Çatalhöyük, Turova, Frig, Efes gibi antik Türkiye uygarlıklarından Avrupa ve ABD’ye göçedenler pek çok kelime ve simgeyi de oraya taşımıştır. “Örneğin DEMOKRASİ kavram ve kelimesinin ilk görüldüğü uygarlık Sümer uygarlığıdır (MÖ 4000-2000). Sümerce DUMUGİRATUKU kelimesi günümüze Demokratika, Demokrasi olarak gelmiştir. Bu kelimeyi ve kavramını Sümer Uygarlığının doğuşundan 3000 yıl sonra tarih sahnesinde görülen Mora Yarımadası kent devletlerini Yunan/Grek (adı altında yaratılan yapay tarih) uygarlığına mal etmek, bilim ve insanlık adına utanç verici bir tutumdur. “Sümerler ve Etrüskler Türkçenin Orta Doğu ve Batı dillerinin özünü oluşturmasına neden olmuştur. Dahası (Lidya/Anadolu kökenli) Etrüskler Avrupa’da, Sümerler Orta Doğu’da ortaya çıkan tüm uygarlıkların altyapısını oluşturdular ve hiçbir zaman silinmeyecek şekilde halen yaşayan damgalarını vurdular. ABD’nin sembolü olan Özgürlük heykeli bir Sümer Tanrıçasının simgesidir. Batı dünyasının kullandığı alfabe özünde bir Etrüsk (Türk) alfabesidir. Avrupa Birliğinin bayrağındaki 12 yıldız, Musevilikteki 12 kabile, Hıristiyanlıktaki 12 Havari, Müslümanlıktaki 12 İmam, Sümer Tanrılar Evindeki 12 Tanrı inancının etkisinden başka ne olabilir? Çağımızın siyasal koşulları içinde, Sümerce ve Etrüskçenin birer arkaik Türk lehçeleri olduğu gerçeğini saklamaya çalışsa da bu tür siyasi yaklaşımlar, bilimsel gerçeklerin karşısında her zaman diz çökmüştür, diz çökecektir. (Mutlu, 2008:119-120). Etrüskler Avrupa’nın ilk uygarlığıdır çünkü Etrüsklerin Avrupa’ya, (antik Türkiye’den getirdiği) uygarlıklar şöyledir: Alfabe ve yazı, şehircilik, hukuk ve devlet, kanalizasyon ve drenaj; yol, tünel, su kemerleri, sulama kanalları, su seti, lağım ve boşaltılması, Çatı kemeri, tonoz, kubbe, metalürji, ayna, heykel, dans, bale, gala, tiyatro, şiir, müzik, cumhuriyet ve daha niceleri Etrüsklerin armağanıdır. Türklük özellikleri ise RASENNA Etrüsklerin kurucusu olan boy, ASENA (Aşina, Zena) ise Göktürkleri kuran boyların ismi olarak ortaya çıkar.
Etrüsk dişi kurdu Rasenna
(1) Mutlu, M. Ünal, “Sümerce ve Etrüskçe Arkaik Türk Dilleridir”, tarihten bir kesit, Etrüskler Sempozyumu Bildirileri, Bodrum 2-4 Haziran 2007 Bodrum; Ankara 2008