OYAK ve emekli askerler-2

Geçen haftaki yazımdan OYAK’ın ne bir sermaye şirketi ne de ortakları olan bir tüzel kişilik olmadığını, gerçekte bir “varlık yönetim kuruluşu” olduğunu anlamışsınızdır. Özetle OYAK, üyelerinin birikimlerinden ve bu birikimlerle yapılan yatırımlardan elde edilen gelirlerden oluşturulmuş bir tasarruf havuzunu yöneterek sağlanan kârın tümünü hak sahiplerine kâr payı olarak vermektedir.

1996-2016 döneminde alınan kâr payları tatminkâr olduğu için OYAK’ın işleyişi, sorguya maruz kalmadı. 2016’da OYAK Genel Müdürlüğüne Hükûmet’in tavsiye ettiği bir isim getirildi ve günümüzde de aynı isim, aynı koltukta oturmaya devam etmektedir.

Yeni bir dönemin başlangıcını ifade eden 2016’dan itibaren OYAK Genel Kurulu, -tuhaf ama- yüksek ölçekli yatırım yetkilerini kademeli olarak OYAK Yönetim Kurulu’na devretmeye başladı. Nihayetinde, 2018’de OYAK Yönetim Kurulu OYAK net varlıklarının %30’una karşılık gelen meblağlarda varlık satışı, satın alma veya yatırım yapma yetkisine sahip kılındı ve günümüze değin bu yetki geri alınmadı.

Bunun anlamı, örneğin 2023 için, OYAK Yönetimi’nin OYAK Genel Kurulu’ndan onay almaksızın 3,2 milyar dolarlık yatırım yapabilmesi demektir. OYAK Yönetimi’ne tanınan bu yetki, normal değildir.

Örneğin, Koç Holding Genel Müdürü’nün, Koç Ailesi’ne sormadan 3,2 milyar dolarlık harcama yaptığını düşünün. Böyle bir şey, dünyanın hiçbir yerinde mümkün değildir. Mantığa aykırı bu yetkinin sağladığı kolaylıkla, 2018’den itibaren OYAK, Genel Müdür imzası ile zor duruma düşmüş yandaş şirketleri satın almaya başlayınca OYAK’ın yatırımlarını, Hükûmet telkinlerinden etkilenerek yapmaya başladığı ve OYAK’ın artık, eski OYAK olmadığı anlaşılmış oldu.

OYAK’TAKİ KIRILMA 2020’DE BAŞLADI

OYAK Yönetimi’ne, üyelerine karşı “başına buyrukluk” ve “sorumsuzluk” imtiyazını sağlayan aşırı yetkilendirmenin sonuçlarını nesnel olarak tartabilmek için OYAK ile rakibi Koç Holding’inin son 5 yıllık performanslarını birlikte karşılaştıralım. OYAK’ın ve Koç Holding’in aşağıdaki varlık rakamları resmî internet sayfalarındaki yıllık faaliyet raporlarından alınmıştır.

2019 ile başlayalım… 2019’da OYAK’ın toplam varlıkları 118,3 milyar TL iken, Koç Holding’inki 151,3 milyar TL idi. Yani, 2019’da Koç Holding, yaklaşık 1,3 OYAK büyüklüğünde idi. OYAK ve Koç Holding’in, 2019’da birbirine oldukça yakın varlık değerlerine sahip oldukları açıkça anlaşılıyor.

2020’ye geçelim… 2020’de OYAK’ın toplam varlıkları 157 milyar TL’ye çıkarken, Koç Holding’inki 630,1 milyar TL’ye tırmandı. 2019’dan 2020’ye Koç Holding’in, 1 yıl gibi kısa bir sürede, 1,3 OYAK büyüklüğünden 4 OYAK büyüklüğüne sıçradığı anlaşılıyor.

Özetlersek; OYAK’ın 2019’da rakibi Koç Holding ile neredeyse aynı büyüklükte iken, 2020’de yaptığı yanlış yatırım kararları ile yarıştan kopmuşa ve varlık anlamında, bir yıl gibi kısa bir dönemde, Koç Holding’in ¼’ü büyüklüğe gerilemişe benziyor.

2020 yılında OYAK, emekli üyelerinin itirazlarını umursamayıp Demirören Holding’den Total’in Türkiye hisselerini 360 milyon dolara ve M Oil’ı da 90 milyar dolara satın aldı. Esasında, Demirören Holding, Total’i 2016’da Fransızlardan 365 milyon dolara satın almış, ama mali güçlüğe düşmüştü.

Bu nedenle, OYAK’ın apar topar Total’i satın alması, pek çok OYAK üyesi tarafından OYAK üzerinden Demirörenler’i kurtarma operasyonu olarak algılandı ve eleştirildi. Neticede; 2020’de iyi yönetilen Koç Holding, 4 kat büyürken; kötü yönetilen OYAK, yalnızca %33’lük küçük bir büyümeyle yetindi…

2021’de OYAK’ın toplam varlıkları, 296 milyar TL’ye ulaşırken, Koç Holding’inki 1 trilyon 20,5 milyar TL’ye tırmandı. Yani, 2021’de Koç Holding’in varlıksal büyüklüğü, OYAK’ın 3,4 kat seviyesine doğru hafiften geriledi.

2022’de OYAK’ın toplam varlıkları, 480 milyar TL’ye çıkarken, Koç Holding’inki 2 trilyon 817 milyar TL’ye tırmandı. Yani, 2022’de Koç Holding, yaklaşık 5,9 OYAK büyüklüğüne sıçramış oldu…
2023’te ise OYAK’ın toplam varlıkları 847 milyar TL’ye yükselirken, Koç Holding’inki 2 trilyon 859 milyar TL’ye çıktı. Yani, 2023’te de Koç Holding, yine hafif bir gerileme ile OYAK’ın yaklaşık 3,4 katında tutundu…

Tekrar ifade etmekte fayda var: 2019-2023 arası dönemde, kötü bir karneye sahip olan OYAK Genel Müdürü’nün; aynı koltukta oturmaya devam etmesi bir yana; hâlâ 3,2 milyar dolara denk gelen OYAK net varlıklarının %30’u kadar kritik karar yetkisini kullanmasına –günümüzde bile- izin verilmesi olağan bir durum değildir.

Görevdeki OYAK üyelerinin memuriyetleri devam ettiğinden tepki veremediler; ama emekli OYAK üyeleri, OYAK Yönetimi’nin bariz başarısızlığı karşısında “sessiz” ve “uslu” kalmayı başaramayıp OYAK’ın yönetim organlarında temsil edilmek amacıyla, 2021’de kurulan OYAD (Ordu Yardımlaşma Derneği) üzerinden OYAK’a baskı yapmaya başladılar.

OYAK Yönetimi’ne göre her şey güllük gülistanlıktı. Hatta OYAK Yönetimi, 2023 yılında TÜİK enflasyonu %64,77 olduğu hâlde üyelerine %77,1’lik kâr payı dağıtmanın gururunu yaşıyordu. OYAK Yönetimi, bunu bir “başarı hikâyesi” olarak üyelerine pazarlamayı denemişse de, uzun dönemli kâr payı/enflasyon oranlarına hâkim durumdaki OYAK üyeleri, bu masalı yemedi.

Gerçekten de; 2004-2018 arasındaki dönemde OYAK’ın üyelerine verdiği kâr payı/TÜİK enflasyonu oranı 2,66 iken; aynı oran 2019-2023 arasında 1,7’ye, hatta 2023’te 1,19’a gerilemişti. 5 yıl öncesine kadar enflasyonun 2-3 katı kadar kâr payı dağıtırken; artık enflasyonun azıcık üstünde kâr payının söz konusu olduğu ortamda, OYAK üyelerinin “tedbir” almasını gerektirecek çok ciddi bir başarısızlık tablosu mevcuttur…

OYAK YÖNETİMİ’NİN OYAK ÜYELERİNCE DENETLENMESİNİ ZORLAŞTIRAN ZIRH: ‘TİCARİ SIR’

Memuriyetleri sona erdiği için tepkileri dile getirmekte zorlanmayan emekli OYAK üyeleri, “ısrarlı itirazcı” rolde, şimdilik OYAK Yönetim organları dışında, alınması gereken tedbirleri önce anlamaya, sonra anlatmaya çalışıyor. Bununla beraber, OYAK yönetim organları dışındaki OYAK üyelerinin önüne takılan engel, her zaman için “ticari sır” olmuştur.

Halka açık olduklarından bilgi edinilebilen Ereğli ve İskenderun Demir-Çelik Fabrikaları, OYAK Çimento Fabrikaları, HEKTAŞ ve OYAK Yatırım Ortaklığı dışında kalan onlarca OYAK yatırımı, OYAK üyeleri için “ticari sır”, yani sorgulanamaz alanlardır.

OYAK’ın Türkiye’de ve dünyanın 25 ülkesinde sahip olduğu şirketlerinin finansal performansları ve tek tek varlık değerleri, şeffaf olmadığı için, yıllık kâr payı oranının “nasıl” ve “neye göre” hesaplandığı konusu da OYAK üyeleri için “bilinmezlik” ve “anlaşılmazlık” statüsündedir.

Açıkçası, 1961 model hukuku işletmeye çalışan OYAK, üyelerinin, yani yatırım ortaklarının denetimine izin vermeyen, üyelerini “düşük kâr payı”na katlanmaya zorlayan bir yatırım kuruluşu durumuna düşmüştür. Döndük dolaştık, yine günün ihtiyaçlarını karşılayamayan, yani 2025 Türkiye’sine 3 beden ufak gelen 1961 OYAK Yasası’na geldik…

Bence, görevdeki ve emekli üyelerin OYAK’taki birikmiş payları oranında ve görevlendirmeli olarak değil de seçimli olarak temsil edilmelerini sağlayan yeni ve “tartışmaları bitirecek” mükemmellikte bir yasanın zamanı gelmiştir. TSK’da kantinlerin yöneticileri bile “oylama” ile belirlenirken; 847 milyar TL’lik dev bir yatırım kuruluşunun yönetim organlarının “tabandan itibaren bir seri oylama” ile seçilmemesini anlamakta güçlük çekiyorum.

OYAK’ın sahibi, ne hükûmettir ne de TSK’dır. OYAK’ın sahipleri, üyeleri, yani maaşlı askerler ve emekli askerler olduğuna göre, ticaret hukukunun kuralları, neden OYAK’ta da işletilmiyor?

Öyle bir OYAK Yasası’na gereksinim vardır ki; OYAK şirketlerinin varlıkları, hükûmetin yönlendirmeleri doğrultusunda değil, üyelerinin çıkarları yönünde kullanılsın. Daha açık ifade etmek gerekirse, OYAK, öncelikle üyelerine gelir kazandırıcı faaliyet ve yatırımlara odaklanmalıdır; Hükûmet’in öngördüğü sermaye gruplarına sübvansiyon veya ucuz sermaye transfer aracı olmamalıdır.

Benim düşünce dünyamdaki OYAK Yasası’na göre; OYAK Temsilciler Kurulu’nun 100 kişi ile toplanması, %50’sinin görevdeki, %50’sinin de emekli üyelerden ve tümünün de seçimle belirlenmesi; 39 kişilik Genel Kurulu’nun, Temsilciler Meclisi’nden seçilecek 15 görevdeki ve 15 emekli OYAK üyesi, kalanların da MSB tarafından belirlenecek bürokratlardan oluşması; Genel Müdür hariç 7 kişilik Yönetim Kurulu’nun ise Genel Kurul’dan seçilecek 2 görevdeki, 2 emekli OYAK üyesinden ve kalan 3 kişinin ise MSB tarafından belirlenecek bürokratlardan oluşması gerekir.

Soyut ve farklı yoruma açık, yani anlaşmazlığa yol açan ve üyelerini etkisiz kılan 1961 OYAK Kanunu yerine; buyurun, somut ve akılcı bir OYAK Yasası önerisi…