Para ağır konuşuyor
"Sizin Kemalistler iktidara gelseler, en fazla başörtüme karışırlar. Ama diğerleri, önlerinde diz çökmemizi istiyor!"
İki yıl önce, Fatih'te bir kahvede oturuyoruz. Sıcak yaz gecesi, iftar ile sahur arasında bol çaylı, sigaralı bir zaman. Radyoda çalan nihavent peşrev midir?
"Muhafazakâr" kesimden bir gazeteci arkadaşla, o sıra yazmakta olduğum roman hakkında tartışıyoruz.
Romanın başkarakteri "türbanlı" ya, o da sağ olsun danışmanlık yapıyor. Edebiyattan yorulunca da memleketi kurtarıyoruz.
Henüz dershane savaşları başlamamış. Hükümetle cemaat arasındaki çatışma ayyuka çıkmamış. Ama Fatih'te nasıl derler, havada bir elektrik.
"Onlar için tek önemli şey çıkarları" diyor, saklayamadığı bir kızgınlıkla. "Allah Tayyip Bey'in yardımcısı olsun."
Balyoz ve Ergenekon'daki haksız tutukluluklar hakkında da görüşü belli. "Hep Tayyip Bey'i zor duruma düşürmek için!"
O günlerde hapiste olan Nedim Şener ve Ahmet Şık'tan bahsedecek oluyorum, "Tayyip Bey'in ilgisi yok" diyor. "O, Şener ve Şık'ı tanımaz bile."
Cemaat ile AKP arasındaki yazılı olmayan anlaşmanın çoktan bozulduğunu anlatıyor bana. Erdoğan'ın cemaati "bitirmeye" karar verdiğini.
"Kendisi hasta yatağındayken MİT Müsteşarı'na yapılan muameleyi asla affetmeyecektir."
O gece, yaklaşan fırtınanın gök gürültülerini duymaya başlıyorum, iftarla sahur arası. Belli ki kartlar baştan karılıyor.
Konuyu açtığım Atatürkçü ve demokrat arkadaşlar gülüyor bana: "Olur mu hiç öyle şey? Hükümet ve cemaat kavga etmez. Onlar ısırmaz birbirini."
O sıra yazdığım gazetede ise bunlardan bahsetmek zor. Muhalif yazarlar itinayla şutlanıyor.
Ama bak Allah'ın işine! Bugün aynı gazete kavganın taraflarından biri olarak coşmuş halde.
Hem de ne coşmak! Manşetlerde bir kavgacılık, bir erkeklik ki sorma. Sanırsın yazı işlerinde bıyıkları barut kokan İttihatçılar dolaşıyor!
İnsanın aklına Frenklerin sözü geliyor: "Money talks, bullshit walks". Türkçe meali, "Mesele para, gerisi laga luga!"
Şu dünyadaki en gerçekçi siyasi analiz bu... Siyaset dediğimiz, ticaretin uzantısı. Maydanozlu laflar ve ideolojiler garnitür. Sonuçta para konuşuyor.
Muhafazakâr gazeteci arkadaşla sohbet ettiğimiz o Ramazan akşamından beri, siyaset pazarında ortaklıklar değişti. Eski dükkânlar kapandı, yeni dükkânlar açıldı.
İllüzyon gösterilerindeki gibi, bize gösterilene bakıp gerisini tahmin etmeye çalışıyoruz.
Ama Fatih'teki o kahvenin anısı gerçek. İçtiğim elma çayının tadı. Sahura doğru başlayan rüzgâr... Radyodan dökülen nihavent peşrev...
Allah'tan bunların paradan daha değerli olduğuna inananlar her mahallede var. Hangi fikirde olurlarsa olsunlar, onlarla aynı makamdayız.