Parazit
Kuzey yıldızı adı verilen Türk Tugayımız, Birleşmiş Milletler askerlerinin imdadına Kunuri Savaşı sırasında ağır kayıplar vererek yetişmişti (1950-53). New York Battery Parkı Kore Anıtına yaptığımız ziyarette Türkiye’nin 721 şehit, bin 475 Gazi ve 175 Kayıp verdiği yazılıydı (2019). Toplamda ölen 3 milyon kişinin 600 bini Koreli asker, 500 bini Çinli asker, 56 bini ABD askeri, 1,5 milyonu ise komünistti. Ordumuz orada Koreli yetimlere Ankara Okulu’nu açmış ve filmi çekilen Ayla’yı kucaklamıştı. Kuzey Kore hakça bir ekonomik ve toplumsal düzen, Güney Kore ise Amerika ve BM ülkelerinin eşitsizliğe ve sömürüye dayalı ekonomik düzenini sürdürmek için savaştı. Türkiye’nin amacı ise NATO üyesi olmaktı.
Güney Kore’nin savaştan 67 yıl sonra bile hâlâ işsizlik (yoksulluk) ve kötü yaşam koşullarına sahip bir ülke olduğunu “Parazit” filminden öğreniyoruz: Bir konakta dört kişilik varsıl bir aile ve onların hizmetinde yine dört kişilik yoksul bir aile yaşar. Eski hizmetçi ve şoför kurnazca yerlerinden edilirler. Evin alt katı yoksul işçi ve kaçaklara; güneşi, temiz havası ve bahçesiyle üst kat varsıllara aittir. Alt kattakiler ve mahzendekiler arasında dayanışma değil, kıyasıya bir boğuşma vardır. Simgesel olarak üst kattakiler Amerikalı-Avrupalı, alt kattakiler Asyalıdır da denebilir. Geçirgen olan tek kurum varsıl genç kızla, yoksul gencin aşkıdır. Kore’nin gerçeklerini anlatan bu filmin gösterilmesi acaba bir siyasal özeleştiri ve itiraf mıdır? İlk kez en iyi film dalında Amerikan Akademi ödüllerinin bir Güney Kore filmine verilmesi ise yoksullardan ve canlarını feda eden şehitlerimizden bir af dileği midir?
ALEV ALMIŞ BİR GENÇ KIZIN PORTRESİ
Yeryüzünde hakkımız kadar yaşarken sevgi ve sanatla buluşunca mutlu ve verimli oluruz. Portresi için dakikalarca sabit, aynı ifadeyle oturmak sıkıcı olabilir. Hele bu cefa, intihar eden ablasının yerini alması için resminin; görmediği Milanolu talibinin beğenisine sunulması için, annesi tarafından isteniyorsa. İki portre yakıldıktan sonra hâlâ üçüncüsüne dayanmaya sevgi gerekir. Bakan ressam kadar, ressama bakmaktan da hoşlanmak mümkündür. Her sahnesinin bir tablo güzelliğinde olması ve konu içinde yapılan tablolar “Alev almış bir genç kızın portresi” filmine, Cannes’da en iyi senaryo ödülünü kazandırır (2019). Film felsefi olarak günümüzde kaybolan göz temasına değinir. Bakmak ve bakarak anlamak bugün insan ilişkilerinde önemini yitirmektedir. Tek taraflı, kaçamak bakışlar veya ruhsuz bir “ekrana bakmak”, insanla iletişim yerine artık insan-robot ilişkisini ortaya kor. Erkek oyuncular “figüran”dır, kadrosu 5 kişilik ama öyküsü sürükleyicidir. Bu film piyasacı olmayan bir sinema sanatı eseridir.
JUDY ve İKİ PAPA FİLMLERİ
En iyi kadın oyuncu oskarını kazanan “Judy” filmi, Hollywood’un bir genç kızı nasıl esir edip sömürdüğünü sergiler. Oz Büyücüsü’nün unutulmaz oyuncusu Judy Garland’ı canlandıran Renee Zelweger en iyi kadın oyuncu Oskarı ile sinema tarihine geçti. “İki Papa” filminde Papa Francis’i canlandıran Jonathan Pryce ise en iyi erkek oyuncu adayı oldu ama Joker filminin oyuncusu Joaquin Phoenix bu ödülü aldı. Define Adası’nın yazarı R.Louis Stevenson’un, Doktor Cekil ve Mr Hayd adlı; gündüzleri iyilik, akşamları ise kötülük yapan iki yüzlü adam eserinden esinlendiği anlaşılan Joker filmi, saldırgan bir toplumda sabahları palyaçoluk yapan ama akşamları suça yönelmiş bir adamı canlandırır. Amerikan siyasetini anlamak için görülmelidir. Diğer taraftan haberlerden duyduğumuz üzere Katolik Papalar yıllarca erkek çocuklarını cinsel olarak taciz etmiştir. Ve 2013’te yerini aldığı Papa 16. Benedict’in de bu konuyu bildiğini itiraf edişi, filmde Arjantinli Kardinale günah çıkarttığı sahnede yer alır. Aslında Vatikan’a gelen Arjantinli Kardinalin niyeti; günah çıkartmaya indirgenen dinin amacına hizmet etmemesi nedeniyle görevden istifasının kabulünü Papadan istemektir. Çünkü, Arjantin’deki cunta idaresince işkenceyle öldürülüp kaybolan Cizvit tarikat üyelerini koruyamamanın vebalini taşır (3). Halk arasına karışan Arjantinli bir Papa ile halktan uzak, sefa içinde yaşayan Alman 16. Benedict’in arasındaki farkı anlatan bu film, Hristiyanlık ilahiyatı ve şeriatı hakkında da bilgi verir. Papa Benedict, ayrıca Orta Doğu’daki savaşı ve mülteci krizini görmezlikten gelmesinin günahını taşıyan katı bir Katolik’tir. Filmin sonunda Buenos Aires’li Papa Francis, Vatikan avlusunda 16. Benedict’le tango yapar. Papa Francis her ne kadar günah çıkartıp arınsa da 1915 sürgününün yüzüncü yılı 2015’te Arjantin’de ve 2016’da Ermenistan’ı ziyaretinde, hazırlanan metinde geçmediği halde “soykırımdan” bahseder. Yalan caiz değildir. Bunun üzerine Vatikan Büyükelçimiz geri çağrılır. Asıl gerçek Taşnak partizanları ve çeteleri tarafından yapılan Türk katliamıdır. İyi seyirler.
https://www.nycgovparks.org/parks/battery-park/monuments/1930
tr.sputniknews.com/avrupa/201606271023574076-papa-francis-soykirim/
İstanbul’daki St. Benoit Lisesi 1583’ten beri bir Cizvit-Katolik kurumudur.