Parti inandırıcılığını yitirir
Evet bu başlığı CHP yönetimi için seçtim.
Sabahları gazeteleri elimize aldığımızda, ya da akşamları televizyonlarda ana haberleri dinlerken, “Bugün acaba gene ne gaf yapmışlar” heyecanı içindeyiz.
Gerçek CHP’liler, her gün, yeni bir gafı okumak, duymak mecburiyetinde değildirler.
İki üç gün önce gazetelerde çok çarpıcı bir haber vardı. ABD’de tutuklanan Rezza Zarrab’ın yargılandığı davanın ABD’de yapılacak ilk duruşmasını izlemek üzere dil bilmeyen bir jinekolog, bir eczacı ve bir inşaatçıdan oluşan üç CHP Milletvekili görevlendirilmiş.
Tam bir komedi.
Davanın konusu, bir İran asıllı Türk vatandaşının, ABD’yi dolandırması, kara para aklaması ve İran’a uygulanan ekonomik ambargoyu delmesidir.
Bir parti kendisini doğrudan ilgilendirmeyen, yani hukuken müdahil olamayacağı bir davayı izlemek üzere siyasetçilerden oluşan bir heyeti yabancı bir ülkeye göndermez.
Hadi bu yanlışı yaptın, ABD’ye bir heyet gönderiyorsun, bari komisyon üyelerini, hukukçu, maliyeci ve dış politikada uzmanlaşmış milletvekillerinden seç. Aslında bu davayı gerçekten ciddi olarak takip etmek istiyorsan, o zaman yapılması gereken, ABD’de yaşayan, orada hukuk tahsili yapmış, o yer barosuna kayıtlı bir Türk avukattan yardım istemektir.
Anlaşılıyor ki gezinin amacı, bir yargısal olayı ciddiyetle takip etmek değil, yiyelim içelim, hoşça vakit geçirelimdir.
İnsanları kendinize güldürmeyin, partinin inandırıcılığını yitirtmeyin.
Gene gazetelere bakıyoruz, AKP iktidarına karşı kişisel olarak ciddi hukuk savaşı veren, hatta TBMM çatısı altında, sırf bu nedenle AKP Milletvekillerinin fiziki saldırısına uğrayan, CHP üyesi Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun, anayasal bir hak olan, meşru yol ve vasıtalarla, üyesi olduğu partinin, hükmi şahsiyetinin hukukunu korumak için yasal yollara başvurmasını, gerekçe gösterip, partiden ihracı isteniyor.
Nedir Eminağaoğlu’nun yaptığı?
Eminağaoğlu’nun yaptığı şudur. Yönetmelik değişikliği ile tüzük hükmünü bertaraf edilemeyeceği yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Partiye hitaben yazdığı yazısının, Genel Başkan ve Genel sekreter tarafından parti yetkili kurullarından saklanmasını ve iki yıllık Kurultay sürecini en fazla bir yıl ertelenebilineceği, yani üçüncü yılın sonunda kurultayın yapılması zorunluluğunun ihlal edilmiş olduğundan dolayı parti yönetimine kayyum atanması için yargıya başvurması.
Bu davranışla parti tabanına verilmek istenen mesaj; “Biz parti iç hukukunu istediğimiz gibi çiğneriz, siz de buna uymak zorundasınız” dır?
Eminağaoğlu’nun bir önemli suçu da(!), AKP iktidarının laikliğe aykırı “Cuma Genelgesi”nin iptali için hukuk yollarına baş vurmayan CHP Genel Başkan ve MYK üyelerinin Laikliğe aykırı davranarak bir parti suçu işlediklerini ileri sürerek, ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevkleri konusundaki başvurusu nedeniyle, disiplin kuruluna sevk edilmiştir.
Hukukun üstünlüğünü ve Laikliği savunmak her CHP’linin hem hakkı ve hem de görevidir.
Bunun aksine davranan herkes parti suçu işlemiş olur.
Bu iki kavram da hem devletin ve hem de partinin temel ilkelerindendir.
Sırf birileri bize oy vermez popülist mantığı ile Anayasaya aykırı işlemlere sessiz kalarak, laikliği savunmamak ülkeye ve CHP’ye ihanettir.
Bir partili, hukukun üstünlüğüne ve laikliğe karşı eylemler içinde bulunanlara karşı çıktığı için disiplin kuruluna sevk edilirse, parti bütün inandırıcılığını yitirir.