Partiye övgü
“İki tane gözün varsa senin / binlerce gözü var partinin / her yoldaşın bildiği kendi kenti / beş kıtanın beşini de biliyor parti.”
Bertolt Brecht, en bilinen şiirlerinden biri olan “Partiye Övgü”de, çoğu durumda bireyin yıkılması için tek bir yanlış hamle yetebilecekken, aynı durumda örgütlenmiş bir topluluğun yıkılmasının mümkün olmadığını anlatır ve şiirin devamında “her yoldaşın bir vakti saati var / partinin ise tarih saati” der. Şiirin son dörtlüğü şöyledir: “Yığınların öncüsü o çünkü / ve o yönetiyor cengi / gerçeğin bilinciyle işlenmiş olan / başyapıtların kılıcıyla.”
Vatan Partisi’nin 11. Amiral Soner Polat Genel Kurultayı’nda üç gün boyunca tartışmaları izlerken; Diyarbakır’dan Londra’ya, Edirne’den Viyana’ya, Şırnak’tan Paris’e, Van’dan Stuttgart’a, Bursa’dan, Eskişehir’den, İzmir’den Çin’e, Rusya’ya, İran’a, Suriye’ye, Cezayir’e, Abhazya’ya, KKTC’ye, Filistin’e, İsviçre’ye açılan yelpazede, kentleri, ülkeleri, kıtaları bilen bir partinin enerjisine ve iktidar kararlılığına tanık olurken, Brecht’in dizeleri de zihnimde uçuşuyordu ister istemez.
TARİHİN SAATİ İŞLERKEN
26-27-28 Kasım’da o salonlarda Türkiye ve Dünya vardı, Anadolu’nun, emperyalizmle boğuşan dünya halklarının parıltısı vardı, gerçeğin bilinci vardı. Tüm NATO üyeleri arasında Gladyo’yu ezebilen tek ülkenin devrimci partisinin delegeleri, üyeleri, misafirleri, binlerce göz olarak bir araya gelmiş, yetmiş yedi ateşten geçmiş yığınların öncüsü gene meydana çıkmıştı ve tarihin saati işliyor, cenk yönetiliyordu.
Yaklaşan seçimler, Türkiye’nin sorunları ve çözüm yolları, üretim devrimi hedefi, tarım, ekonomi, spor politikaları ve toplumumuzu saran çok boyutlu çürütme dayatmalarına karşı mücadele yöntemlerinin tartışıldığı kurultayda kültür-sanat dünyası ve Vatan Partisi’nin bu alandaki çalışmaları da dile getirildi. Kurultay’ın ilk gününün kapanışında, kalabalık ekibiyle birlikte harika bir gösteri sunan bale eğitimcisi Günnur Bayburt ve Türkiye Sanatçılar Birliği Başkanı-Vatan Partisi Sanat Bürosu Başkanı Murat Demirbaş’ın kürsüden yaptıkları konuşmalar, saptayıcı, kavratıcı ve ufuk açıcıydı. Vatan Partisi’nin önümüzdeki dönemde kültür-sanat çalışmaları konusunda kolları her zamankinden daha fazla sıvaması gerektiği dile getirildi. Ben de bu konudaki fikirlerimi ifade etme olanağı buldum.
BAŞYAPITLARIN KILICI
Vatan Partisi ve Aydınlık geleneği, 50 yıldır Türkiye’ye armağan ettiği sanat eserleriyle, sanatçılarla da meşhurdur. 1 Mayıs Marşı, bu partinin bağrından çıkmıştır. Erkan Yücel’den Sarper Özsan’a, Metin Altıok’tan Levent Kırca’ya yüzlerce partili sanatçı, ressamlar, edebiyatçılar, müzisyenler, heykeltıraşlar duruşlarıyla örnek oluşturmuş, Türkiye’nin gerçeklerini sanata dönüştürmüşlerdir. Şair Hüseyin Haydar, dizeleriyle bugün tüm dünyaya seslenmektedir… Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, sabahlara kadar sanat konuşabileceğiniz, romanlardan, şiirlerden, filmlerden söz edebileceğiniz bir liderdir ve örneğin “Parti ve Sanat” adlı kitabı, sosyalist gerçekçilik konusunda klasikleşmiş, aşılmamış bir çalışmadır. Kurultayın divan başkanlığını yapan Ethem Sancak, sıkı bir entelektüeldir, ayaklı kütüphane gibidir, gençlik yıllarımda “şunu oku, bunu da oku” demişliği çoktur.
Kurultaydaki konuşmamda kısaca, Vatan Partisi’nin önüne koyduğu görevler doğrultusunda yapacaklarının ve hedeflerinin iktidar olmaya yetebileceğini, ancak sanatsız, sanatçısız bir partinin devrim yapamayacağını vurgulamaya çalıştım. Türkiye’nin sanatçılarının partiye ve devrime, partinin de sanata ve sanatçıya ihtiyacı olduğu çok açık. Pırıl pırıl bir gençlik kuşağı yaratan Vatan Partisi’nin önündeki görevlerden biri de bağrındaki genç sanatçıları meydana çıkarmak olmalıdır. Bu parti, binlerce genç gözün bakışının, edebiyata, sinemaya, müziğe, resme, tiyatroya, heykele, eleştiriye yansımasını Türkiye’nin gündemine taşıyacak birikime fazlasıyla sahiptir. Brecht’in dediği gibi, başyapıtların kılıcına da çok ihtiyacımız var.