Patates ve demokrasi

Günümüzde ülkelerin çoğunda piyasa ekonomisi hâkim olup, bu ülkeler demokratik olma iddiasındadırlar. Bu yapıda sermaye ve politik gücü elinde bulunduranların hâkim olduğu bir gerçektir. Buna karşı yapılacak tek hareket örgütlenmedir. Tarım söz konusu olduğunda, küresel ölçekte meslek ve kooperatif üst organizasyonları bulunmaktadır. Ancak, bu örgütlerin uluslararası egemenlere karşı üretici ve tüketici çıkarlarını korumada etkili oldukları söylenemez. Bu nedenle alternatif girişimler de olmuştur. Örneğin, 70 ülkeden yaklaşık 200 milyon çiftçiyi temsil etme iddiasında olan, 1993 Belçika merkezli La Via Campesina hareketi, neoliberal tarımsal politikalara karşı olma ve köylülerin sesini duyurmak üzere yapılanmış, gıda egemenliği gibi önemli bir kavramı gündeme taşımıştır. Ancak, gelişmeler, küresel düzen içinde bu amaçların gerçekleştirmesinin iyi dileklerin ötesine geçemediğini göstermektedir.

GÜÇLÜ KOOPERATİFLER
Kuşkusuz ülkeler arasında önemli farklar vardır. Gelişmiş ülkelerde, demokrasi sadece sandığa gidip oy kullanmaktan ibaret değildir. Bu ülkelerde sermaye ve politik gücü olmayan bireyler örgütlenme yoluyla güç birliği yaparak, yerel ve ulusal düzeyde karar mekanizmalarına katılabilmekte, en azından bunlar üzerinde etkili olmaktadırlar. Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde ise, gerçek bir demokratik yapı eksikliği yanında, demokrasi bilinci olmadığından, mevcut sözde örgüt benzerleri de, sermaye ve siyasi otoriteye veya en iyimser ifadeyle kendi bürokrasisine hizmet etmektedir. Tarım sektörü dikkate alındığında gelişmiş Batı’da üreticiler arasında mesleki örgütlenme yanında, ekonomik örgütler olarak çok güçlü kooperatifler vardır. Örneğin Avrupa Birliği’nde (AB) 60 çiftçi meslek örgütü kısa adıyla COPA olarak anılan, birlik düzeyinde örgütlüdür. COGECA ise yaklaşık 40 bin kooperatifin AB düzeyindeki üst örgütüdür. Ortak çıkarların farkında olan her iki örgüt 1962 yılında sekretaryalarını birleştirmiştir. Bu güç birliği ile AB düzeyinde tarım politikalarının oluşturulmasında etkili olmuşlardır. Buna karşın, demokrasi ve dayanışma bilinci yüksek olan AB çiftçisi farklı dayanışma yolları da aramaktadır. Nitekim 2015 yılında süt kotasının kalkması karşısında süt üreticileri birlik düzeyinde arzın kontrolü amacıyla ortak girişimler başlatmışlardır.

GÖRÜNÜRDE ÖRGÜTLÜYÜZ
Türkiye’de 5.5 milyona yakın çiftçi, meslek örgütü olarak 750 ilçe de ziraat odalarına sahiptir. Ekonomik örgütler olarak ise yaklaşık 3.86 milyon ortağı bulunan 7779 birim kooperatif bulunmaktadır ve sınırlı da olsa bunların ulusal düzeyde yatay örgütlenmeleri de söz konusudur. Bu arada 900 bin üyesi olan 1175 üretici birliği de vardır. İstatistik verilere bakıldığında Türkiye tarımında oldukça örgütlü bir durum gözükmekle birlikte, bu yapının kendine özgü birçok temel sorunu bulunmaktadır. En temel sorun, örgütlenme olgusuna kuşkuyla bakılan Türkiye’de, çiftçilerdeki örgütlenme ve demokratik dayanışma bilinci eksikliğidir. Gerçekte bu tüm topluma ait bir özelliktir. Neredeyse tüm bireyler, sadece şikâyet ve sorun dile getirme üzerine bilinçlenmiştir. Tarım söz konusu olunca bu daha da belirgindir. Üreticimiz, ziraat odasını aidat alan, kayıt yapan devlet bürosu, kredi kooperatifini bankanın şubesi, tarım satış kooperatifini ürününü alması gereken bir kurum gibi görmektedir. Şu tez ileri sürülebilir. Ne olacaktı yani, bu örgütler çiftçiye öyle davranmadı mı? Doğrudur, ancak, temel çözüm için her şeyi devletten beklemek yerine öncelikle, demokratik bir örgütlenme ortamı yaratılması ve bunun önündeki engellerin kaldırılması talep edilmelidir.

ÇÖZÜM ÖRGÜTLENME
Son günlerde bilindiği gibi patates konusu gündeme gelmiştir. 1976’da patates fiyatları, ambar dışına taşıma masraflarını bile karşılamayacak düzeye inmişti. Yılda belirli bir dönemde üretilen, ancak yıl boyu tüketilen ve depolama olanağı sınırlı olan ürünlerde gerekli önlemler alınmazsa yıl içindeki fiyat dalgalanmaları yanında, yıldan yıla da önemli fiyat hareketleri meydana geldiği en temel tarım ekonomisi bilgisidir. Nitekim bu yıl da yaşanan bir ölçüde budur. Üretici temsilcileri, çiftçiden yana gözüken politikacılar, bilim insanları ancak sorunu dillendirip şikâyet ediyoruz. Çözüm, demokratik örgütlenmedir. Patates üreticisinin gücünü bir araya getirmesidir. Aracı ve sanayiciye karşı pazarlık gücü yaratmaktır. Ortak depolama ve işleme tesisleri kurma yoluyla, bu pazarlık gücünü desteklemektir. Kuşkusuz, bunun nasıl gerçekleşeceğinin cevabı kolay değil.
Türkiye’de çiftçi böyle de, eğitimlisi, eğitimsizi, diğer meslek gruplarının durumu daha mı iyi. Bir çiftçi, “Hocam akademisyenlerin demokrasi algısı ve bilinci çok mu yüksek diye sorsa” ne cevap vereceğiz. Eğitimli kişilerin oluşturduğu, çok küçük bir yapı kooperatif bile bunun canlı örneğidir. Hiç kimse yönetimde görev almak istemez, ama yönetime doğrudan ve özellikle de arkadan en ağır eleştirileri yapmaz mı? Politikaya hiç girmeyelim. Biz nere demokrasi nere!