Patlıcan’da son nokta

12 Eylül sonrasında ekonomik dengelerde yaşanan altüst oluşlar ulusal üretimin son kalelerini tehdit ederken demokratik siyasal, toplumsal, kültürel değerlerin yerle yeksan edilme programının son noktasında edebiyat sorunları da yapının tümden güncellenmesi girişimlerinin dışında kalamıyor elbette. Nitekim görünüşte pek duyumsanmıyorsa bile edebiyat ve sanatımızın yönünü derinlerde etkilemekten geri durmayan şiirimizin kalıcı değerlerinin yeniden tartışılma, belirlenme ve tanımlanma çabaları dip dalgasının yüze vurduğunu gösteriyor. Murat Belge’den sonra Mehmet Can Doğan’ın da Modern Türk Şiiri kitabının yayımlanması (YKY, Şubat 2018), bu yüze vuruşun son işaretlerinden biri...

NÂZIM’SIZ MODERN

Doğan’ın “Olgular, Eğilimler, Akımlar” alt başlığını taşıyan kitabı, bağımsız yazıların oluşturduğu bir toplam... O da Belge gibi, Modern Türk Şiiri parantezini İkinci Yeni’yle kapıyor. İkinci Yeni şiirinin doğuş ortamını şöyle veriyor:

“İkinci Yeni; Garip Şiiri’nin tavsadığı ve önce onun geriye ittiği şiirsel değerlerin Yahya Kemal’le güncellendiği sonra da Garipçilerin ‘Mavi Çıkışı’yla hırpalanıp etkisizleştirildiği, Mavi dergisi ile gelişen ‘toplumcu gerçekçi’ anlayışın ağır eleştiriler ve baskılarla susturulduğu, ‘Hisar Grubu’nun muhafazakâr bir tavırla şiirde yenilikçi atılımlara karşı çıkarak vücut bulmaya çalıştığı, bağımsız şairlerin şiir yazmayı sürdürdüğü bir edebiyat ortamına doğar.”

Doğan’ın saptamasına göre, 1950’yle yaşanan değişim sürecinde, “İkinci Yeni, ortak bildirisi olan bir şiir akımı değil, şiirsel değerlerde birleşen bir duyarlılığın buluşmasıdır.” (s. 326)

Omurgasını İkinci Yeni’ye açılan eşikteki yazıların oluşturduğu kitapta, şiirimizin gelenekten moderne uzayan ana çizgilerinden biri olarak Yahya Kemal vardır, ne ki modern şiirimize ve Türkçeye en büyük katkıyı vermiş olan, 1920’lerden başlayarak açık ya da gizli okumalarla 1950’lerde alttan alta süren varlığı ve etkisi 1960’larda ve 70’lerde sürgünlerle yürüyen Nâzım’ın izleri yoktur. Bir başka eksik daha: “İstiklâli imanıyla hak eden millet” şairi olarak Mehmet Âkif vardır, modern birey imge ve söyleminin şiirimizdeki kurucusu ve büyük yaratıcısı Tevfik Fikret yoktur.

ÇÜRÜME KOKUSU

Olguları ve özneleri yok sayarak tarih yazamazsınız. Hakçası kitapta yer alan yazılarında yer yer çok önemli saptama ve yorumlar getiren Mehmet Can Doğan’ın öznel yargılarının gerçeğe uygunluğu zamanla ortaya çıkacaktır. Oysa olguların varlık ya da yokluğu nesnel gerçeklerdir. Onları beğenmeyebilir veya tersine çok önemseyebilirsiniz, tartışmaya açabilirsiniz ama görmezden gelemezsiniz. İkinci Yeni’nin arayış ve yönelimden gerçekleşmeye evrilmesi sürecinde Nâzım’ın etkisi, Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel’in Halkın Dostları çıkışı 1960 sonrasındaki başlıca olgulardı. Keşke kitap aceleye getirilmeyip bu konulara ilişkin yazılarla bütünlenebilseydi... Dahası bu olgular anılmazsa, 1980’lerde beliren postmodern uçların Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz ve Hasan Bülent Kahraman’ın kanon yıkıcı tavrıyla buluşma bahanesi de gözden kaçabilir.

Edebiyatta Üç Nokta dergisinin Çürüme kapağı içinde yer alan 30 sayfalık 1980 Şiiri tartışmasında Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Adnan Özer, Metin Celal’in Üç Çiçek’le başlayan havanda su dövme sürecini, ünlü reklamın söylemine benzetirsek, patlıcanda son noktadan beriye getiremediklerini anlamakta ve anlatmakta gün gelir sıkıntı çekersiniz. Türk edebiyatı üzerindeki Marksizm gölgesinden başını çıkaramamaktan yakınanların Mahzunî’yi, Neşet Ertaş’ı 50 yıl sonra keşfetme şişinişindeki çürüme kokusunu duymakta zorlanırsınız...