Piri Reis’in ve Zeduan’ın Gemileri
Yunanistan’la sürtüşmeler ve gerginlikler tırmanıyor ve insan ister istemez Mavi Vatan’a dair tarihimize bir göz atıyor. Akla hemen; Kaptan-ı Deryalar, Barbaroslar, Piri Reis gibi Akdeniz’in önemli aktörleri geliyor. Geçenlerde, Okay Sütçüoğlu’nun “Piri Reis’in Gemileri” adlı kitabı elime geçti ve bir solukta okudum. Kitapta, Piri Reis’in (1457-1555)
Kitab-ı Bahriye’sine (16.yüzyıl) sanatın gözünden bakılmış. Sütçüoğlu, asker kökenli olmasının yanında; Ortaçağ tarihi, sualtı arkeolojisi, sanat tarihi eğitimi almış. Sonuç olarak, kitap bize sadece 16.-17. Yüzyıllarda Osmanlı donanmasının Akdeniz’e hâkim olduğu dönem hakkında bilgi vermiyor, Kitab-ı Bahriye’yi Osmanlı minyatür sanatı ve Rönesans portolanlarıyla kıyaslıyor. Kitabın ilk sayfalarında, Piri Reis gerçekten Kitab-ı Bahriye’yi çizdiyse bu sanatı nasıl öğrendiği sorusunun cevabını arıyoruz. Sütçüoğlu, bu haritanın Piri Reis’in bilgileri ve tasarımıyla yapıldığını, ancak haritanın sanatsal tarafının Nigari (Haydar Reis) tarafından resmedildiğini savunuyor. Çünkü, haritadaki gemilerin teknik çizimleri, gemilerin resmedildiği bakış açıları ve hatta oluşturduğu öyküler, ancak sanatçı bakışıyla çizilmiş olabilir. Örneğin, haritada resmedilmiş gemilerin pupa, pruva, borda duruşları gibi perspektif çizimlerinin, bir gemicinin veya haritacının bakışından ziyade bir sanatçının becerisine ve anlatımına ait olduğu imleniyor. Nigari’nin hem o dönemde Piri Reis’e yakın bir reis olması, hem de reisliği bıraktıktan sonra nakkaşhaneye kabul edilmesi bu savı güçlendiriyor. Kitapta, portolanların ve denizciliğin o dönemde Türklere ait bir kültür olmadığı; donanmaya alınan savaşçı ve kürekçilerin yüzme bilmedikleri için bazı deniz savaşlarında boğulduklarından bahsediliyor. 1499’da Venediklilerle karşılaşan Osmanlı donanmasındaki birçok askeri deniz tuttuğu için gemilerin bir kısmı savaş meydanından ayrılmış.
Piri Reis’in gerçekçi, belgesel, topoğrafik nitelikli haritalarını minyatür sanatından ayıran en büyük özelliklerden birisi, o dönemin gemilerinin gerek teknik çizimlerinin, gerek limandaki konumlarının, gerekse gemilerin bölgelere göre çeşitliliğinin doğru ve ayrıntılı yapılmasıdır. Haritada gemilerin betimlendiği konum, o limanın geminin yanaşmasına uygun derinlikte olup olmadığını ifade eder ve doğrudur. Gemilerin özelliklerine dair ayrıntılardan da kaçınılmamıştır. Gümüşlük kıyıları haritasında betimlenen demirlemiş gemilerden en baştakinin filo reisinin “baştarda” gemisi olduğu ve gemideki fener nedeniyle bir bey gemisi olduğu anlaşılmaktadır. Aynı gemi çiziminde küreklerin arasında gösterilen boşluk mutfak bölümünü ve bu boşluktaki figür de aşçıyı betimlemektedir. Başka bir ayrıntı ise, yukarıya kalkmış duran küreklerin bir iple birbirine bağlanmış olmasıdır. Bu da gölgelik sağlamak veya gemide isyan çıkarsa geminin kaçırılmasını engellemek için uygulanıyormuş. Nigari sanatçı olacak da, resme heyecanlı bir öykü katmayacak mı? İzmir Karaburun haritasında gösterilen iki gemiden öndeki yelkenli gemi ticaridir ve arkadaki kürekli kadırga ise korsan gemisidir. Resimde, her iki geminin birbirine top atışı yaptığı görülür. Güllerin izlediği yola bakarsak, muhtemelen ticari geminin iki güllesi boşa, korsanlarınki tam hedefe gidecektir.
Sütçüoğlu kitabında, Kitab-ı Bahriye’deki gemi çizimlerini Rönesans’ın ünlü ustalarından Bruegel’in gemi çizimleriyle karşılaştırmış. Ben de benzer bir örnek olarak, 11. yüzyılda Çinli ressam Zhang Zeduan’ın yaptığı “Nehir Boyunca Qingming Festivali” resminden bahsedeceğim. Bugün, Pekin’deki Saray Müzesi’nde olan, 25.5 cm enindeki 525 cm uzunluğundaki bu rulo resimde, nehir boyunca 29 tekne başarılı bir teknikle (jiehua) betimlenmiştir. Zeduan memleketi Guizhou’dan başkent Kaifeng’e nehir yoluyla giderken uzun bir yolculuk yapmış ve dönemin gemilerini ayrıntılarıyla incelemiş, çizmiştir. Piri Reis’in haritalarındaki ressam gözüyle aktarılmış teknik ayrıntılar ve gemi öyküleri Zeduan’ın rulo resminde de mevcuttur. Örneğin, perdeli uyuma kamaralarının ve cumba çıkıntılı tuvaletin resmedildiği geminin uzun yol gemisi olduğunu; büyük yük taşıyanların bir kaç tonluk tahıl taşıyan gemiler olduğunu, birisi önde birisi arkada balık boynu gibi hareketeden Çin kürekli geminin küçük yük teknesi olduğunu tarihi bir belge gibi öğreniyoruz. Zeduan da, Nigari gibi bir sanatçı olarak gemilere dair öykü de betimlemiş. Çinli ressam, resmin tam merkezinde nehirdeki yoğun trafiği vurgulayan tehlikeli bir anı seçmiş. Köprü altındaki sahnede, çarpışmakta olan tekneleri kontrol altına almaya çalışan gemiciler ve teknedekileri uyarmak için çığlık çığlığa bağıran köprüdeki insanlar açıkça görülür. Piri Reis yapmış olsun veya Nigari yapmış olsun, Kitab-ı Bahriye bir denizcilik kılavuzu olarak Osmanlı minyatürlerinden farklı ve sıra dışı yöntemin uygulandığı sanatsal bir yapıttır. Tıpkı, Katip Çelebi’nin “Türkler kürek çekmeyi bilsinler yeter” diye tarif ettiği bir donanmanın, kendini geliştirip Akdeniz’e hâkim olması gibi de etkileyici bir çabanın ürünüdür.