Piyasalara fısıldayanların itibarı tükeniyor!

Geride bıraktığımız hafta genelinde, küresel ticaret savaşlarına ilişkin endişeler küresel ekonomi gündeminin üst sıralarına ipotek koydu. ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına, sırası ile yüzde 25 ve yüzde 10 oranlarında ek gümrük vergisi uygulayacağı konusunun belirginleşmesi ile birlikte gerginlik zirve yapmaya başladı. Doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz etkilenebilecek ekonomiler, tüm olasılıkları dikkate alarak nasıl yanıt verecekleri üzerinde beyin fırtınaları estirdi. Konuya ilişkin lobicilik faaliyetleri yüksek düzeyini korudu.
Perşembe günü akşamında ek vergiye ilişkin karar on beş gün sonra uygulamaya girmek üzere yönetim tarafından imzalandı. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi’nin üyeleri olan Kanada ve Meksika, bu uygulamadan muaf tutuldu. Söz konusu girişimden doğrudan etkilenecek ekonomilerin, muaf tutulmak için konuyu müzakere edebilecekleri açıklandı. ABD yönetiminin, içeriden ve dışarıdan gelen baskıların etkisi ile ilk yaklaşımını yumuşattığı ve pazarlık kapılarını araladığı gözlendi.
Eğer hiçbir ekonomiye muafiyet tanımadan ve pazarlık kapılarını aralamadan ek vergi uygulaması devreye girmiş olsa idi, ticaret savaşlarının fiilen başladığı iddia edilebilirdi. Bu olasılıkta en olumsuz etkilenecek ekonomilerin Kanada ve Almanya olacağı varsayılıyordu. ABD’ye çelik ihracatı konusunda Türkiye beşinci, Çin ise on birinci sırada idi. Benimsenen yaklaşım, temel amacın ekonomik olmaktan çok siyasi olduğu kanaatini güçlendirdi.

ALMANYA NE YAPACAK?

Belli ki ABD, olumsuz etkilenecek ekonomilerin kendisine karşı birlikte hareket etmesini istemiyor ve misilleme olasılığını azaltmaya çalışıyor. Eğer ABD ile anlaşabilirler ise, başka ülkelerinde muafiyetten yararlanabileceği beklentisi piyasaya sürülüyor. Belirsizlik azalmıyor, fakat yönü ve şekli farklılaşıyor; farklı sorular ön plana çıkıyor.
Ek gümrük vergisi kararının gerekçesi devasa boyutlara ulaşan dış ticaret açığının aşağı çekilmesi ve boşluğu doldurmak üzere ABD’de bu ürünlere yönelik yatırımların teşvik edilmesi idi. Söz konusu ülkeye karşı en büyük ticaret fazlası veren ülke durumundaki Çin, muhtemelen sakinliğini koruyarak muhtemel gelişmeleri izlemeye devam edecek. En büyük ikinci ticaret fazlasını veren AB üyeleri içinde Almanya’nın sergileyeceği yaklaşım ise merakla izlenecek!
Almanya muafiyetten yararlanmak üzere müzakere masasına oturacak mı? Bu kapı aralanır ise karşılığında ne tavizler istenecek? Söz konusu ülke muafiyetten yararlanmak üzere, çok daha büyük maliyetli tavizlere evet diyebilir mi? Yoksa karşı tehditle hiçbir taviz vermeden muafiyetten yararlanma şansı bulabilir mi? İngiltere ile başlayan AB içindeki çözülme devam eder ve kuzeyli üyeler ABD’nin vesayetinden çıkmak adını fiili durumu lehine kullanmayı düşünür mü? ABD’nin rakip saydığı bölgelere uyguladığı yaptırımlara verilen destek nedeniyle uğranılan kayıplar, çelik konusundaki olası maliyeti aşacak noktalara ulaşabilir mi?

HAYAL TACİRLİĞİ YAPANLAR

ABD’nin aldığı karar ülkemiz açısından da önemli! Meksika’ya tanınan muafiyet çelik ihracatçılarımızın ABD pazarındaki şansını sıfırlıyor. Muafiyet için müzakere masasına oturulur ise, ABD’nin şartları ne olur? Ülkemizden jeopolitik tavizlerin koparılması için tehditlerin dozu iyice yükseltilir mi? Çarşamba günü kredi notumuzun bir kademe düşürülmesi, bu süreçle kısmen ilişkili olabilir mi?
Giderek yalnızlaşan ABD’li yetkililerin kafası çok karışmış! Belli ki, uzun vadeli hedefleri yakalama şansı azaldıkça birikmiş maliyetler ciddi sıkıntılar yaratıyor. Müzakere masasına çekilmeye çalışılan ülkelerin bir birim kayıptan kurtulmak için en az on katı büyüklükte maliyetlere evet diyebileceklerini sanma gafletine düşülüyor! Başkan’ın tavrını yumuşatmak ve piyasaları sakinleştirmek için, hayal tacirliğinden medet umuluyor. Bu girişimlerin, bozulan güç dengelerinin düzelmesine yardım edebileceği sanılıyor!
Atalarımız doğru söylemiş; denize düşen yılana sarılıyor! Artan korkuları nedeniyle hesap yapamıyor ve başkalarının da yapamadığını umma gafletinden kurtulamıyor. Ne dersiniz, bu duruma düşenlerin sözlerine güvenilir ve tehditlerine boyun eğilir ise başımıza neler gelebilir?