Polonez işçileri ve evrensel insan hakları

Bu yazının kaleme alındığı günün akşamı haber bülteninde “sendikaya üye oldukları için işten atılan 146 Polonez işçisinin 146 gündür işlerine dönmek için eylem yaptığı” ifade edilmiştir.

Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. 10 Aralık her yıl Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Bu vesile ile tekrar göz attığım Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 23’üncü maddesinin 4’üncü bendinde, “Herkesin, çıkarını korumak için sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır.” hükmünün yer aldığı dikkatimi çekmiştir.

Polonez Gıda Sanayii’nde uzun süredir çalışan 90’ı kadın olan 146 işçinin işlerine -telefonlarına gönderilen bir mesajla- son verilmiştir. Bu fabrikayı geliştiren ve ayakta tutan işçilere gönderilen mesajda sigortalının işten ayırılış kodu olarak 46 yazılmıştır.

46 numaralı kod, “işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” halinde uygulanmaktadır. Bu işlem çoğu kırsal kökenli dürüst ve onurlu emekçilere yapılan büyük bir hakarettir.

BAKANLIK İNCELEMESİ

Çalışma Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan incelemede bu uygulamanın yersiz olduğu saptanmış ve işyerine idari para cezası verilmiştir. Sendikaya üye olan işçilerin örgütlenmesini engellemek için işten çıkarıldıkları anlaşılmıştır.

Böylelikle söz konusu işlemi yapan şirket yöneticileri, Anayasa ve İş Kanunu’ndan başka Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ni de ihlal etmiş olmaktadır. Bu şirket temel insan haklarını çiğneyerek bir insanlık suçu işlemektedir.

Sendikaya üye oldukları için işten atılanların işlerine dönmek için yaptıkları barışçıl eylemlerin engellenmesi, süreci uzatmaktadır.

Şirketin tanıtım sitesinde aşağıdaki bilgeler yer almaktadır:

“Polonez'in mevcuttaki büyümesini hızlandırmak için Siniora Food and Manufacturing PLC şirketi, Polonez'i büyük hissedar haklarıyla satın aldı.

“Siniora Gıda ve İmalat PLC; et ve şarküteri ürünleri üreten çok uluslu bir gıda endüstrisi şirketidir. Ürdün menşeli şirket; Ortadoğu coğrafyasına lider pozisyonda hizmet vermektedir. Şirketin Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Filistin’de üretim fabrikaları bulunmakta ve hisseleri Ürdün borsasında işlem görmektedir.

“İstanbul Çatalca’da bulunan 5 bin metrekare kapalı alana ve 10 bin tona yakın yıllık üretim kapasitesine sahip tesisimiz, alanında Türkiye’nin belli başlı tesislerinden sayılmaktadır.

“Polonez olarak 400’den fazla personelimizle, modern üretim tesisimizde, 100’den fazla ürün çeşidini tüketicilerimizin beğenisine sunmaktayız.

“Son teknolojik gelişmeler doğrultusunda fabrikamızda üretilen ürünlerimiz yerel ve zincir marketler, perakende satış noktaları ve kaliteyi tercih eden toplu tüketim alanları ile tüm Türkiye’de tüketicilerimize ulaşmaktadır.

“Üretimde, Helal Et Standartlarına sahip dana, hindi ve tavuk eti kullanmaktayız.”

HANGİ STANDART

Şirket tarafından imalatta kullanılan hammaddeler Helal Et Standardı’na uygun olabilir. 146 işçiyi aynı uydurma gerekçe ile kapı önüne koyan ve 5 aydır aç ve açıkta bırakan firmanın standardının övünülecek tarafı yoktur. Arsa, binalar, makineler, su ve enerji şebekeleri, hammadde ve yardımcı maddelerden ibaret bir fabrika çöp yığınından farksızdır.

Onu işlevsel kılan insan emeğidir. İşini sadakatle yapan çalışanlara sahip çıkmayan işveren ahmaktır. İnsanların ekmeğiyle oynamak ayıptır, günahtır, suçtur. Hakkını arayana engel olmak, hakkın teslimini geciktirmek de vicdanları rahatsız eder.

Yabancı uyruklu işverenlerin bulundukları ülkenin yasa ve yönetmeliklerine titizlikle uyması beklenir.

Kaymakamdan, validen, Çalışma Bakanına kadar bütün yetkili mercilere başvuran işçiler 5 aydır haklarına kavuşamadılar. Dertlerine çözüm aramak için yürüyerek Ankara’ya gitmek istiyorlar. Polis marifetiyle yürüyüşe engel olunuyor. Yürüseler ne olur? Yollar mı aşınır? Çatalca Adliyesi önünde bu kışta kıyamette son çare olarak açlık grevine başlayan işçilerin hakkını teslim edecek bir merci yok mu bu ülkede?

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde doktora yapan üç Ürdünlü ziraat mühendisi vardı. Biri rahmetli Majeste Ürdün Haşimi Kralı Hüseyin’in yeğeni idi. Bilimsel konularda hayli yardımcı olduğum için hepsi hatırımı sayarlar. Eğer işçilerin sorununa kısa sürede çözüm bulunmazsa eski öğrencilerimi arayıp, Ürdün milleti hakkında beslediğimiz kardeşlik duygularını zedeleyen bu açgözlü işverenin hizaya sokulmasını isteyeceğim. Yetmez ise denenecek başka yollar da var…