Program partisi mi oy partisi mi?
Batı’da özellikle son dönemlerde “seçim kuramı” alanında çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Bunların önemli bir bölümü, siyasal partilerin toplumsal-siyasal-iktisadi düzlemdeki konuşlanmalarına ilişkindir. Ülkemiz de yaklaşık yirmi yıldır bu çalışmaların uygulama sahası gibi kullanılmaktadır.
OYU EN ÇOKLAŞTIRACAK KONUMU BULMAK Bu çalışmalarda, bir siyasal partinin amacı “oyunu en çoklaştırmaktır”. Dolayısıyla partiler, konumlarını seçmenlerin mevcut tercihlerine göre belirlerler. Toplumun nesnel gereksinimlerine dayalı ve onu ilerletmeyi hedefleyen bir program, bir “oy partisi” için ayak bağıdır. Çünkü böyle bir program, onun oyunu arttırmak için yeniden konuşlanma esnekliğini yitirmesine yol açar. Seçimler, halkın tercihlerini değiştirmenin değil, pekiştirmenin aracıdır. Bu modelin partileri, kitlenin öncüsü değil, artçısıdır.
SÖYLEMDE BULANIKLIKSistem partilerinin durmadan nöbet değiştirdiği, nesnel koşulların “sistem dışı”nı bir seçenek olarak gündeme getirmediği ülke ve dönemlerde, söz konusu modelin bir doğruluk payı vardır. Çünkü sistem partilerinin sistemin bütününe ilişkin temel program farklılıkları yoktur. Seçim, sistemler arası bir yarış değildir. “Oy partisi” olmak, bir partinin sistemin merkezinden uzaklaşma eğilimini törpüler. “Söylemde bulanıklık”, oy toplamaya yaradığı için, siyasal yelpazeye sahte bir zenginlik katar. Sistem içi yelpaze genişliği de, sisteme kendini onarma ve yeniden üretme konusunda ek olanaklar sağlar. Seçim kuramının partilerin konuşlanmasına ilişkin çıkarımları açısından durum, gelişmiş kapitalist ülkeler için böyle özetlenebilir.
‘ALTI OK’A ARTIK MERKEZDE YER YOKTUREzilen Dünya’da “sistem içi oy partisi” olmak, başka bir önemli unsuru daha beraberinde getirir. Sistem, emperyalizme bağımlılık; sistem-dışı ise, emperyalizmden bağımsızlıktır. O zaman, “sistem içi oy partisi”nin başarısı, yalnızca oyunu çoklaştırmaya değil, aynı zamanda sistemin onayını almaya da bağlıdır. Bu ilave etken, ülkemizde birçok partiyi program partisi olmaktan çıkarıp sistemin merkezine bağlamanın ötesinde, merkezin konumunun değiştirilmesini de olanaklı kılmıştır. Atatürk Devrimi Programı’nın özeti olan Altı Ok’a artık merkezde yer kalmamıştır.
ÜLKEMİZİN İHTİYACI PROGRAM PARTİLERİNEDİRProgram partilerinin hareket noktası, ülkenin ve dayandıkları toplumsal kesimlerin nesnel gereksinimleridir. Parti, kitlenin kendiliğinden yönelimlerine göre şekillenmez; kitleyi kendi programı doğrultusunda dönüştürür. Bugün ülkemizin bütün temel sorunlarının çözümü, devrim - karşı devrim eksenine odaklanmıştır. Onun için ülkemizin ihtiyacı, program partilerinedir. Bir programın doğruluğunun ölçütü, bilimdir. Ama programın alacağı oy desteği de, programın halkın nezdinde ne ölçüde seçenekleşmiş olduğunun göstergelerinden biridir. Bir program partisinin başarısı, programının kitleler tarafından kendi deneyimleri içinde seçenek olarak duyumsanmaya başlamasıyla mümkün hale gelir. Halk bu deneyimi kendi mücadelesi içinde, programdan verilecek ödünlerle değil, o programın uygulanmasının önünü açan hiçbir gücün ziyan edilmemesini esas alan birleştirici bir çizginin izlenmesiyle yaşar. Vatan Partisi’nin Türkiye Cephesi çağrısı bu anlayışın bir sonucudur.Masallar, insanlığın deneyim birikimini yansıtır. Kimi zaman az gidilir, uz gidilir, dere tepe düz gidilir, sanki bir arpa oyu yol gidilmiş gibi gözükür. Ama ardından bir hamlede Kaf Dağı’nın ötesine ulaşılır.