Protokol savaşının perde arkası!..

Kavganın, atışmanın, gerginliğin ve kaosun olmadığı yer kaldı mı acaba bu ülkede?..
AKP’nin iktidara gelmesinin ardından son 15 yılda, sert siyaset söylemleri, “alikıran başkesen” uygulamalar ve pervasız tavırlar yaşamdan hiç eksilmedi...
Ve bitmeyen kabadayı siyaset anlayışı ile kanun tanımazlık nedeniyle çatışmanın girmediği bir alan da yok artık...
Baksanıza; iç politikadan diplomasiye, devletin tepesinden bürokrasinin en altına kadar her yerde, herkesle çatışan, kavga eden ve rest çeken insanlar ne yazık ki işbaşında;
İktidar içinde kavga, eski kankayla (FETÖ) kavga, muhalefle kavga ve her alandan muhalifle kavga...
Meclis’te kavga, medya patronuyla kavga, gazetecisiyle kavga ve herkesimden işadamlarıyla kavga...
Irak’la kavga, Suriye ile kavga, Rusya’yla kavga, Arap ülkeleriyle kavga, Avrupa Birliği’yle kavga ve nihayet Almanya ile de kavga...
Son kavga, devletten milyonlarca lira maaş alan spor insanlarının, restoran basarak topluma kötü örnek olması kadar basit de değil...
Önceki gün Ordu’da, devletin yöneticileri bu kez “protokol” sırası yüzünden kavga ettiler!... Hem de Kültür Bakanı Numan Kurtulmuş ile binlerce yurttaşın önünde!..
Ordu’nun AKP’li belediye başkanının, kentin emniyet müdürünü oturduğu koltuktan kaldırması nedeniyle çıkan tartışmada, belediye zabıtaları ile devletin polisleri birbirine girdi ki, tam da utanç verici bir rezalet yaşandı...
Bu skandal neyi özetliyor biliyor musunuz; cumhuriyet tarihinde devletin çivisinin bu kadar çıktığı ve de o çivinin utançtan kıpkırmızı pas tuttuğu bir dönem olmamıştır...

ORDU'DA FETÖ KAVGASI?..

Peki; Ordu’da siyasetçilerle devletin bürokratları arasında hem de bakan, vali ve jandarma komutanının önünde patlak veren kavganın asıl sebebi nedir?..
2016 yılı ortalarında Ordu Büyükşehir Belediyesi’nde görevli 13 kişinin FETÖ operasyonlarında açığa alındığını anımsatmak gerekiyor...
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 Nisan 2017’de, kentte düzenlediği mitingin ardından Ordu Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik ziyaretini iptal etmesi, belediye ile emniyet kavgasının fitilini de ateşlemiş...
Çünkü Ankara’ya dönen Erdoğan, belediye binasında “arama” yapılması talimatını verince, Ordu Emniyet Müdürlüğü ekipleri belediyeyi tamamen boşaltmış, belgelere el konulurken 6 kişilik uzman ekip ise “böcek” araması yapmış!..
İşte bu FETÖ operasyonu belediye ile emniyeti karşı karşıya getirmiş... Hatta Emniyet Müdürü Suat Çelik’i kendisine “komplo” kurmaklasuçlayan AKP’li Belediye Başkanı Enver Yılmaz o dönemde tepkisini şöyle yansıtmıştı;
“Belediyenin etrafı komple sarılmak suretiyle, milletvekillerimiz ve genel sekreterimiz de dahil olmak üzere binaya sokulmayarak, olayı çok farklı noktalara getirdiler. Başta İl Emniyet Müdürü’nün sürece ilişkin tüm polis teşkilatını buraya yığması, etrafı çevirmesi ve tüm binayı boşaltmasını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
Ordu’daki sözde “prokol kavgası” şu algıya da yolaçıyor; AKP’li başkan, belediye binasına operasyon yaparak dosyaları kaldıran emniyet müdürünü protokol sandalyesinden kaldırınca savaş çıktı!.. Sanki bir intikam çatışması?..
Bu kavga ve CHP’nin, “AKP’deki FETÖ’cülere dokunulmuyor” şeklindeki eleştirileri yanyana getirildiğinde ortaya şöyle bir manzara da çıkıyor; FETÖ çatışması iktidar içinde giderek büyüyecek...

ŞİLE-ÇEKMEKÖY VE POLİS!..

İstanbul’da, hafriyat kamyonlarının tonaj aşımı yapmasına ve beton mikserlerinin yasak saatte çalımasına “rüşvet karşılığı” izin verdikleri belirlenen 60'ı trafik polisi 102 kişi gözaltına alınmış...
Doğrusu, İstanbul’un neredeyse üçte birinde “kentsel dönüşüm”e hizmet eden kamyonların günün 18 saati terör estirmesinin ardında “rüşvet” rezaletinin çıkmaması mümkün olamazdı!..
Polisi rüşvete karşı çalışmalarından dolayı kutlamak lazım da; otobanda tüm şeritleri işgal eden ve aşırı yükle sürat yapan hafriyat kamyonlarının terör estirdiği Şile-Çekmeköy bölgeside bu operasyonlardan nasibini aldı mı acaba?..
Neden mi sorduk bunu?.. Son yıllarda, Çekmeköy ve Kurtköy üzerinden tatil için Şile ve çevresine giden on binlerce yurttaş, hafriyat kamyonu terörü ve denetimsizlik yüzünden ecel terleri döküyor da ondan!!! Neden dersiniz acaba?..

YAPI KREDİ'DEN AÇIKLAMA...

Yapı Kredi ATM’lerinin kredi kartlarını alıkoyarak müşterileri mağdur ettiğine ilişkin, geçen cuma günü bu köşede yayımlanan “Yapı Kredi’nin robotları” başlıklı yazıyla ilgili, kurumdan aynı gün açıklama geldi...
Yapı Kredi Kurumsal İletişim yöneticileri, bizzat da yaşadığımız ancak binlerce müşteriyi de zaman zaman zor durumda bırakan ATM’lerle ilgili şunları yazmışlar;
“Türk bankacılık tarihini şekillendiren pek çok yeniliğin öncüsü Yapı Kredi olarak, teknolojiyi en ileri seviyede kullanan kurumların başında geliyoruz. Türkiye geneline yayılmış 4.000’i aşkın ATM’lerimizin ise ileri teknoloji ürünü makineler olduğunu ve bakımlarının düzenli olarak yapıldığını belirtmek isteriz. (!)
Bununla birlikte, ATM’ye dokunmadan QR kod ile anında para çekme hizmetinin fikir babası olarak dijital bankacılığın en inovatif çözümlerine öncülük ediyoruz. Mobil telefonlar ile kullanılabilen yeni MobilMatik’leri de müşterilerimizin hizmetine sunacağız. Yapı Kredi olarak, müşteri memnuniyeti adına yaptığımız bu büyük yatırımlara rağmen size istemeden yaşattığımız sıkıntıdan dolayı üzgünüz. Çağrı Merkezi çalışanlarımıza geri bildirimde bulunduğumuzu bildirmek isteriz.”
Yapı Kredi’ye duyarlılığından dolayı teşekkür ediyoruz ama kredi kartımızın, ATM’nin 19 Temmuz’da alıkoymasının ancak altıncı gününde (dün) gelebilmesi, mağduriyet ve “acil çözüm” ikileminde bankada sorunların devam ettiğini göstermiyor mu?..