Psikolojik savaşın gönüllü askerleri

Türkiye ile Amerikan emperyalizmi arasındaki kavga kızıştıkça, psikolojik savaşın da dozu artıyor. Her türden ve renkten emperyalist işbirlikçisi, değişik tonlarla Türkiye’nin mücadelesini nasıl baltalayabilirim, nasıl engelleyebilirim diye büyük bir çabanın içine girmiş durumdalar. Bunların yazılarını okudukça, ne kadar çaresiz olduklarını görüyoruz. Amerika’nın ve batı blokunun ne kadar güçlü olduğunu, Türkiye’nin batı olmadan ayakta duramayacağını söyleyip duruyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, açılım sürecini yürütüp FETÖ terör örgütü ile ittifak içinde ülkeyi yönettiği zaman onu alkışlayanlar, daha düne kadar Erdoğan yalakalığı yapan bu yazarların tutumunu biraz normal karşılıyorum. Biraz dedimse, aslında hiç kimseye vatan karşıtlığını yakıştıramam. Ama şimdiye kadar yaptıklarına bakarak bunu normal karşılıyorum.

Benim kızdığım bunlar değil. Benim kızdığım, daha düne kadar, Tayip Erdoğan’ı “açılım” yaptığı için, Türkiye’yi bölünme noktasına getirdiğini söyleyenlerdir. FETÖ terör örgütü ile ülkeyi yönetirken Erdoğan’ı eleştirenlere kızıyorum.

Türkiye İdlib’e müdahale edip Amerika’nın Suriye planlarını alt üst edince kıyamet koptu. Hükümetin Suriye’yi de içine alan komşularıyla birleşip Amerikan planını bozma girişimlerine karşı ABD harekete geçti. Bir yandan Türkiye’ye karşı yaptırımlar zincirini harekete geçirirken, içeride de Tayip Erdoğan’ı itibarsızlaştırarak, geçmişte yaptığı yanlışları kamuoyu önüne getirerek, yapılanların yanlış olduğu gibi bir algı yaratmak istiyorlar.

Sosyal medya dediğimiz at izi ile it izinin, yalanlarla gerçeğin iç içe geçtiği bir alanda, şu anda Tayip’in 12 yaşındaki bir Arap Şeyhi’nin oğlunun elini öpen fotoğrafı geziyor. Peki, bu fotoğraf niye şimdi sosyal medyaya servis ediliyor? Hiç bunun üzerinde düşünülüyor mu? Bu fotoğrafı kim servis etti acaba? İyice araştırılırsa bunun ABD tarafından servis edildiği görülecektir.

Üzüntü verici nokta bu algı operasyonunun vatanseverler arasında da yankı bulmasıdır. Erdoğan’la siyasi mücadele edeyim derken, ABD emperyalizminin müttefiki haline gelmeyelim. Bu günkü mesele ABD emperyalizmine karşı vatanımızı savunmaktır. Tayip Bey’i eleştireceksek bu kavgadaki tutumuna bakarak yapmalıyız. Açılım döneminde gıkı çıkmayanların şimdi ABD’ye karşı tutum aldığı için, Tayip’e yüklenmelerini, doğrusu vicdanım kaldırmıyor. Biz, herkesin ama herkesin vatanını savunmasını isteriz. Geçmişte ne yaptığı, ne düşündüğünden önemli olan bu gün ne yaptığı ve ne düşündüğüdür. Soru şudur; vatanımızı mı savunacağız, yoksa Tayip düşmanlığı üzerinden ülkemizi bölmek isteyenlere yardımcı mı olacağız? Siyasetten Tayip Erdoğan’ın rakibi olmak, Türkiye’nin vatan savaşını bizim daha iyi ve etkili yürüteceğimizi söylemek ayrı şey, Tayip Erdoğan’ı baş düşman olarak tespit edip Tayip Erdoğan’a karşı bütün güçlerle yani ABD, PKK-PYD ve FETÖ terör örgütü ile ittifak kurmak ayrı şeydir. Dikkatle baktığımızda, bugün Tayip Erdoğan düşmanlığının arkasında boylu boyunca ABD’nin olduğu gün gibi aşikârdır. Bazıları şöyle düşünebilir; Tayip Erdoğan’ı yıkmak için herkesle, ABD ile bile ittifak yapmak gerekir. Böyle diyenlerle bir işimiz olamaz. Türkiye milli bir sürece girmiştir. Bu süreç kaçınılmaz olarak milletin bütün güçlerini birleştirecek bir milli hükümetle sonuçlanacaktır. Bu sürecin en önemli aktörü de Vatan Partisi olacaktır.