Putin domatesten önce stratejik cephe istiyor!

Soçi`ye rağmen Moskova`da, Türkiye`nin `İHALEYE ÇIKARILDIĞI` endişesi hala geçmiş değil!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü zirvede Putin`le domates hariç her konuda görüş birliği içinde olduklarını ifade etti! İşbirliği sürecini normalleşmenin de ötesine getireceklerini ve birlikte Suriye`de yeni 4 güvenlikli ateşkes bölgesi kuracaklarını vurguladı. Batı basını hemen hoşnutsuz ve sorgulayıcı bir edayla, Putin`in `İlişkimiz tamamen düzelmiştir` sözünü manşet attı!

Soçi ve yakında yeniden başlayacak olan Astana zirveleri, Neoconların düzenlediği Suriye kimyasal kumpasıyla hafif sallanan Avrasya isbirliğinin hemen toparlanacağını gösteriyor. Gelişme olumlu. Ama `domates` niye sorun olmaya devam ediyor! Ah domates ah!

Rus tarafındaki görüşleri yansıtan Sputnik International bugün bu soruya yanıt aradı! Baş makalede, Rus siyasal bilimler profesörü Gevorg Mirzayan (aslında onun ağzından Moskova) şöyle konuşuyor!

" Türk cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi`ye, sadakati karşısında Putin`den tavizler istemek amacıyla geldi. Ancak Moskova kendi çıkarları pahasına Türk sorunlarını çözmeye niyeti olmadığını açıkca belli etti."

Ve açıklıyor Mirzoyan, `Türk sorunları`ndan, tarım ürünleri ticareti ve Trump`ın Suriye bombardımanını Ankara`nın desteklemesini kastettiğini. "Zirvenin amacı bunlar değil, yeni Erdoğan saltanatının bundan sonraki dış politikasının net bir şekilde açıklığa kavuşturulmasıydı" diyor, başkanlık sistemine ilişkin kinayeli bir dille ve ekliyor:

"Bazı uzmanlara göre, iki hafta içinde ABD`ye gidecek olan Erdoğan, Türkiye`yi Trump ve Putin arasında İHALEYE ÇIKARTMAK istiyor. Kim fazla verirse o Türkiye`nin katkı ve desteğini alacak."

" Ama Ankara`nın bundan `kazancı` nakit olmayacak!" imasıyla devam ediyor Mirzoyan:

" Türkiye kuşkusuz güçlü, önemli ve aktif bir aktör Orta Doğu`da. Rusya`nın taktik ortağı. Ancak çok güvenilemeyecek bir stratejik dostu. Bundan dolayı (tarım vs konularda) böyle bir ortağa tavizler vermek anlamsızdır."

SURİYE ÇELİŞKİSİ

Mirzoyan`a göre Suriye konusunda Ankara ile Moskova arasında; Esad`ın geleceği, siyasal süreç ve Kürtler olmak üzere üç çelişki bulunuyor. Bunlardan ateşkes ve çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili olanları basit ve çözümlenmiş durumda. Başbakan Binali Yıldırım`ın Esad`lı geçişi kabul eden açıklaması umut verici, ancak açıklamanın devamı için Ankara`nın kararlılık göstermesi şart. Suriye Kürtlerine karşı tavır konusunda farklılık ne yazık ki hala acendanın ön sıralarında. Mirzoyan`a göre Rusya Kürtleri de Suriye yönetimine katılacak güçler listesinde görüyor ve bu Ankara`da endişe uyandırıyor. Ankara, Esad ve Esad yanlısı Kürtlerin kontrolündeki Afrin`e Rus askeri yerleşmesini, kendisine karşı bir önlem olarak görüyor. Mirzoyan bu konuda:

" Herşey gösteriyor ki, Kremlin, Türk ortağının güvenilirliğinden emin olmadığı sürece, Suriye Kürtlerini bir çeşit dengeleyici olarak görmekte ve Türkiye`nin (tarım vs konularındaki) faydalarıyla bu `kazancı` değiş tokuş yapmak istemiyor."

S-400`LER , FETÖ VE BEKLENTILER

22 milyar dolarlık Akkaya nükleer enerji santrali ve S-400`ler konularını ise Suriye meselesinden şu açıdan farklı buluyor Mirzoyan ( ya da o`nun ağzından Putin): Ankara`nın stratejik güvenilirliğini beklemeden de Moskova bu iki konuda evet diyor :

" Ankara bu projelere yatırıma hazırsa, Moskova da, Türk ortaklarının Amerikan askeri ve sanayi bloğundan bağımsızlaşmayı sergilemelerine yardımcı olmaya hazırdır."

Erdoğan Soçi`de, beklediğinden daha azını almış olsa da, Amerika ziyaretinde bunun küsuratını bile Trump`tan alamayacak Mirzoyan`a göre, çünkü Washington ne Esad`ı devirmekten ne de bölgedeki tek güvenilir müttefiki olan Kürtlerden asla vazgeçmeyecek :

" Eğer ABD Suriye`de kendi kontrolünde bir özerk Kürdistan kurabilirse, bu Türkiye, Suriye ve İran`a baskı uygulamak için mükemmel bir `kaldıraç` olacaktır. Ve iş adamı -Başkan bunu Cumhurbaşkanı-Sultan`a asla hediye olarak terketmez."

Ayrıca Fethullah Gülen`i CIA`nın koruduğuna da dikkat çeken Mirzoyan, Trump`ın (Neocon) CIA ile bozuk ilişkisini tam da düzeltmeye çabaladığı şu sıralarda Gülen`i Türkiye`ye iade etmeyeceğini hatırlatarak sözlerini şu şekilde bitiriyor:

" Bu nedenlerle herşey ortaya koyuyor ki, Moskova`nın ciddi tavizleri olmaksızın da, Ankara, bu Türk geleceği İHALESİNDE Rus teklifini kabul etmeye zorlanacaktır."

AVRASYA CEPHESİ

Sputnik International`ın Rus uzman Mirzoyan`ın ağzından yansıttığı bu analiz tabii ki Moskova`da etkin analizlerden biridir: Soçi iyi geçmiştir, ama yine de Moskova endişelidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın dış politaka rotası şu beş zirve görüşmesinin sonunda daha netleşecek : Hindistan (gerçekleşti), Rusya (gerçekleşti), Çin ( 15 Mayıs), ABD (16 Mayıs) ve Brüksel ( 25 Mayıs) ! Saflaşmakta ve harmanlanmakta olan iki zıt dünya cephesinin etkin temsilcileriyle yani!

Soçi dönüşünde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin`in, Kürt devletine ve PKK/PYD`ye olumlu bakmadığını vurgulamıştı. Bakması da olanaksızdır zaten! Rusya`nın jeopolitik tabiatına uygun olan, Türkiye-Suriye-İran-Irak ile ayni Avrasya cephesinde yer almak iken, ABD`nin çıkarı bu cepheyi bölmek veya yönetmek için kendilerine güvenilir PKK-PYD kartını kullanmayı gerektirmektedir. Taban tabana zıttır. ABD, PYD ile ayni siperde yatıyor, Türkiye ve Rusya`ya karşı siperde! Ve Rusya`nın, taktik Suriye Kürtleri politikası Mirzoyan`ın anlattığı gibidir. `Çatışmasızlık` bölgelerinin kimliği ise henüz net değildir.

Şimdi gözler Erdoğan`ın beş gezisinin sonuçlarına, özellikle Trump`ın olası tavizlerine çevrili. Rusya buna inanmıyor!

Washington`un rüyası Almanya`yı Rusya`nın, Türkiye`yi Suriye`nin üzerine sürmek. Çin`e gelince: İpek Yolu`yla Batı Asya`da yeni pazar kapısı aralarken, Kuzey Kore bahanesiyle kendi Pasifik cephelerini genişletmek, böylece Çin`i tarafsızlaştırmak ve Asya Paktı`nı Pasifik`ten bölmek! Brzezinski!

Rusya`nın Cenevre diplomasisi iki yıldır, masada bir sonuç getirmese de, Orta Doğu`da ABD karşıtı güçlerin güçlenip toparlanmasına yarıyor. Washington`un Neoconları da bunun farkındalar, ama Almanya ekseninin de Cenevre ısrarı ve ABD kamuoyu baskısı nedenleriyle, şimdiye kadar zaman zaman sabotaj ve kumpaslarla karşı hamle yapmaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar.

Ama şu açık ki: Avrasya cephesinin geleceği Soçi ve Astana zirvelerinin sonuçlarını Ankara`nın en çabuk, en düzgün uygulamasına, yani Ankara`nın Suriye politikasına bağlı.

Bunu Neoconlar da biliyor.

Tam da bu nedenle önümüzdeki dönemde provokasyonlarını Suriye üzerinden planlayacaklar.

Ve Soçi zirvesi, domates değil Avrasya cephesi konusundaydı!