Radikalizmi AKP besliyor
Öğretmen sınıfa giriyor, bağırıyor:
-Selamün aleyküm! Sınıf bu yönde şartlandırılmış ya... Çocuklar hep birlikte cevap veriyor:
-Aleyküm selam!
Ve devam ediyorlar: “Bu ne güzel bir kelam. Elimizde Kuran, kalbimizde iman; Müslümanız Müslüman; yaşasın İslam!”
Yetmiyor...
Bir öğrenci “Tekbir!” diye haykırıyor. Sınıf hep birlikte aynı haykırışla cevap veriyor:
-Allahu ekber!
Bu çığlık çığlığa haykırış üç kez tekrarlanıyor.
13-14 yaşlarındaki çocuklar, yumruklar havada “Ayrılmayız bu yoldan!” diye her sabah böyle bağırtılıyorlar.
Karşımızda 1930’ların Nazi Almanyasında yetiştirilen o şiddet nesli var sanki...
Bu tek tip ve şiddet özlemi ile dolu gençliği Milli Eğitim Bakanlığı yetiştiriyor.
Yani bir AKP projesi...
AKP’liler, Türklüğü, cumhuriyeti ve çağdaşlığı yansıtan öğrenci andı, “Andımız”ı kaldırıp yerine işte bu tekbirli cihatçı yemini getirdiler.
İş o kadar ileri götürüldü ki bırakın ilkokulu, ana okulu çocuklarına bile İslamcı yaşam dayatılıyor. Hatırlayın... Kartal’da bir anaokulu... Küçük kızların başına türban geçirmişler... Yetmemiş; bir kız çocuğu bir erkeğin ayaklarını yıkıyor.
*Milli Eğitim Bakanlığı, daha okuma yazma bilmeyen bu çocuklara, Kuran dersi öğretimi getiriyor.
*Değerler eğitimi adı altında tam radikal İslam eğitimi daha önceden devreye sokuluyor.
*Laik ve demokratik sisteme dayalı eğitim müfredatı (ders konuları) değiştirilip tek tip dinci insan yetiştirecek konular dayatılıyor.
*Devlet kurumları yetmeyince radikal din eğitimi için gerici vakıf ve dernekler de çok yaygın biçimde kullanılıyor. Başta fakir fukaranın erkek çocuklarına tecavüz olaylarının yaşanmış olduğu Ensar Vakfı olmak üzere.
*Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli yazılı emir vererek, içinde “Tanrı” kelimesi geçiyor diye askerin yemek duasını bile değiştirtiyor. Tanrı Türk milletine özgü ya; illa da Arap olacak...
*Aynı manzarayı TBMM’de AKP Grup Toplantısı’nda görüyorsunuz. Dinleyici salonuna doldurulan grup, tıpkı IŞİD’liler gibi tekbir getirip slogan atıyor.
TERÖRİST ÜRETİM ÜSSÜ
Bu durumu artık dünya da görüyor ve Türkiye’yi (daha doğrusu AKP iktidarını) radikalizmi besleyen ülke olarak eleştiriyor.
Yerden göğe kadar haklılar...
Çünkü AKP, dindar nesil adı altında tıpkı Nazi Almanyasının gençliğine benzeyen, IŞİD tipi örgütlere militan olmaya hazır bir kuşak yetiştiriyor. Böyle giderse Türkiye; dinci terörün üretim üssüne dönecek...
Bu gerçeği yazmak ve tehlikeyi göstermek; Türkiye’nin yarınını düşünen her namuslu aydının görevidir.
Susmayın! Üç kuruş uğruna susarsanız yarın öbür gün sizin kapınıza da çarpı işareti konacak.
Çünkü onlar “Tekbir!” diye haykırarak geliyorlar.
TGB NERE, SEN NERESİN TUNCAY?
Bin bir surat Tuncay Özkan, Amerika’ya ve Kılıçdaroğlu’na şirin gözükmek için Türkiye Gençlik Birliği’ne (TGB) saldırdı ya... TGB’nin kuruluş sürecinden beri yanında olan bir yazar olarak, bunu biraz da kendime yapılmış saydım.
Tuncay Özkan gibi yanar döner tipler bilmeliler ki TGB; 12 Eylül’den sonra Türk milletinin yetiştirip görev verdiği en etkili gençlik örgütüdür. Bu gençlerimiz herhangi bir partinin bütün milletin emrindedirler.
Bu gençlerimiz her yerde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” derler ya bu slogan, PKK’nın siyasi adlarından Sırrı Sakık’ı kızdırmış; gençlerimize it sürüleri diye saldırmıştı. İşte Tuncay Özkan; bu küfürcü Sırrı’nın yeni tipi.
Yakından tanıdığım Tuncay, bir zamanlar kendisini Atatürk’ün askeri gibi gösteriyordu. Cumhuriyet mitinglerinde “Tam bağımsız Türkiye!” diye bağırırken şimdi “Amerikan mandası” ister gibi bir havası var. Bu yüzden olacak “Amerika’nın askeriyiz!” anlamına gelen açıklamalar yapıyor. Ve aklıma, “Allah, dünya denilen bu geminin kaptanlığına Amerika’yı oturtmuştur!” diyen Fethullah Gülen’i getiriyor.
Acaba hangisi? Sırrı Sakık mı Fethullah Gülen mi? Yoksa sağı Fethullah, solu Sırrı mı?
CUMHURİYET MİTİNGLERİNİ ÇALMAYA KALKIŞTI
Cumhuriyet Gazetesi’nde sıradan bir muhabir iken çok kısa sürede medya patronu haline gelen Tuncay’ın parasal serüvenine takılacak değilim. Lakin, TGB’yi Cumhuriyet Mitinglerini çalmaya kalkışmakla suçlaması büyük bir iftiradır. Bu işi yapmaya çalışan aslında kendisidir.
En son mitingde, meydana bir sahne kurdurup oraya türban kıyafetiyle bir tiyatro oyuncusu çıkarttıran ve o türbanlıyı aşağılattıran Tuncay bey idi. Atatürkçü ve laik kamuoyunu böyle kandırmaya çalışmıştı. O tarihlerde Tuncay’ın bu kışkırtıcı tavrını Güneş Gazetesi’ndeki köşemden eleştirmiştim. Sonuçta bu aşağılamadan faydalanan Erdoğan ve Fethullahçılar oldular; Ergenekon, Balyoz ve öbür kumpas davalarını bu mağdur havasıyla devreye soktular.
Dünkü Amerikancı AKP’nin yerine oynamaya kalkışanlar unutmasın ki Amerikan atına binen tez iner. Erdoğan’ın durumunu anlamadılarsa Mesut Barzani’ye baksınlar...