Rahatsızlık artıyor; dil çürük dişe gidiyor
Ekonomide çarklar aralıktan bu yana yavaşlıyor. Henüz 3-4 ay oldu ki sıkı para politikasına yönelik eleştiriler gelmeye başladı. İlk atış faiz yüzde 45'e çıkarılınca geldi. Birçok iş dünyası temsilcisi "bundan fazlası olmasın" mealinde mesajlar verdi. Nitekim bankacılar da ekonominin dinamiklerini iyi anladıklarından faizde bu seviyenin yeterli olacağını öne sürdüler. Geçen hafta içinde köşe yazımızda sizlere aktardık; İstanbul Sanayi Odası Meclisi Üyesi sanayiciler ne Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ne de AK Parti Ekonomi İşleri Başkanı Nihat Zeybekci'nin ziyaretinden memnun kaldı.
'ŞİMŞEK GİDERSE' ENDİŞESİ HAKİM
Bunun yanında Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç'ın odanın şubat ayı meclis konuşmasındaki mesajlar dikkatle okunmalı. Yine dünkü genel kurulda TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, "Tüketim tarafı artarken üretim tarafı buna yetişemiyor. Bu sadece para politikası ile çözülebilecek bir şey değil." dedi. Özel sohbetlerde iş insanları her ne kadar enflasyonla mücadelede yüksek faizin gerektiğini kabul etseler de buna çok uzun süre tahammül etmek istemediklerini yumuşak tonda dillendiriyorlar. Hemen hepsi "Bu böyle gitmez." dese de Mehmet Şimşek çıpasının kaybedilmesinden daha büyük endişe duyuyorlar. Bu nedenle eleştiriler şimdilik pek dillendirilmiyor. Bununla birlikte ihracatçı kesim ise kurun baskılanmasına çok tepkili ve “Seçimden sonra göreceğiz kim haklı kim değil.” diyorlar.
Diğer yandan TÜSİAD cephesi, parasal sıkılaşmanın devam etmesinden yana. Bizzat TÜSİAD Başkanı Orhan Turan dün bunu dile getirdi. Ancak ekledi: "Para politikasının yanında maliye politikası da seferber edilmeli. Üretim yapısına değişmeden verimlilik artışı sağlanmadan ..." olmaz.
TAVİZLER VE BEKLENTİLER
Bu rahatsızlıklar bilindiği için son birkaç haftadır sizlerin de dikkatini çekmiştir Bakan Şimşek sürekli bir mesaj verme ihtiyacı duyuyor. Sabah ayrı akşam ayrı mecradan "Buradayız, Cumhurbaşkanımız bizi destekliyor" mealinde açıklamalar yapıyor. Yetmiyor Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da topa giriyor. Aydınlık Yazarı üstat İsmet Özçelik'in çokça kullandığı ifade ile "Dil çürük dişe gidiyor." Çünkü sert faiz artışlarına rağmen enflasyon yüksek seyrediyor. Beklentiler henüz çıpalanamadı. Her ne kadar piyasada sarsıntı yaratmasa da meselenin özünü bilmeyen geniş halk kitleleri nezdinde Hafize Gaye Erkan olayı da "Acaba mı?" sorununu gündeme getirdi. Rasyonel politikalara dönüşle birlikte yurt dışından gelmesi umulan kaynak gelmedi. Cuma akşamı kredi kuruluşu Fitch'in not artışı ise Şimşek kaptanlığındaki ekonomi yönetiminin şimdilik elini kuvvetlendirdi. Fakat Amerikalılar'ın Rusya konusundaki baskıları ve verilen tavizler ile FATF'nin Türkiye'yi haksız yere koyduğu gri listeden çıkmak için verilen tavizler de su üstünde çıkmayan derin rahatsızlıklara neden oluyor. Bu konu bahsi diğer. Ortam müsait olunca kaleme alırız!
HAKLI DA OLSAN DİLİNE DİKKAT ET!
Gelelim hafta içi kaleme aldığım bir diğer konuya. DEİK konsey seçimlerinde iki sandıkta (Finlandiya ve Gürcistan) sıkıntı yaşandığını artardık. Bu kulisi yazarken şahıslara değinmeden hadiseyi iş dünyasındaki kutuplaşma çerçevesinde ele aldık. İddialar gerçek veya değil buna ilişkin bir yargıda dahi bulunmadan iddialar sonucu oluşan somut durumu sizlere yansıttık. Buna karşın DEİK Türkiye - Gürcistan İş Konseyi'ne Başkan seçilen ancak Seçim Kurulu tarafından daha sonra yeterli görülmediği için yerine başka isim atanan iş insanı sosyal medyadan bizlere ağır ithamlarda bulundu. Böylesine ucuz bir dil kullanan birinin zaten o konseyde başkan olmasını Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak bendeniz de yadırgardım. Açıkçası bugüne kadar DEİK ile ilgili birçok haber kaleme aldık. Bunlardan bazıları hoş olmayan hadiseleri içeriyordu. Ancak ne DEİK üyelerinden ne de Sayın Başkan Nail Olpak'tan tek bir kötü kelime duymadık. Elbette eleştirdikleri, hatalı bir unsur varsa bize ileterek hatamızı düzeltmemizi sağladıkları zamanlar oldu. Bu anlamda ben de Olpak nezdinde DEİK'e her daim müteşekkirim. Kurumun vizyonu ve kalitesi her geçen dönem bir adım ileri gidiyor.
ASKON'UN HAKKI ASKON'A
Gelelim konsey seçimlerine ilişkin yazıma orada ASKON'un agresif bir tavır sergilediği iddialarına da değindik. Ancak bunun doğru olmadığını bizzat ASKON tarafından görüştüğümüz kaynaklar aktardılar. Buna ilişkin de ASKON Başkanı Orhan Aydın'ın X hesabından paylaştığı bilgiye işaret ederek, konfederasyon üyesi iş insanlarının sadece 10 konseyde başkanlık kazandığını not ettiler ve eklediler: "150'den fazla konsey var. Biz sadece 13'ünde yönetim için yarıştık. 10 konseyde kazandık. 2 konseyde kazanan adayların evrakları seçim öncesinde kabul edildiği halde sonradan iptal edildi. Dört konseyde evrak eksikliği yüzünden adaylık reddedildi. Bir konseyde yarışı kaybettik. Beş konseyde ise diğer adayın daha yetkin olması nedeniyle yarıştan çekildik. Birçok konseye ortak liste ile girdik. Birçoğunda yetkin adayları destekledik. Kaldı ki bu başkanlar ile DEİK yönetimi çalışacak. Onların olurunu da öncesinde aldık. Bazı ülke sandıklarında uzlaşıdan taraf olarak adayımızı çektik. Bize yönelik eleştiriler haksız. Kol kırılır yen içinde kalır. DEİK, Ticaret Bakanlığımıza bağlı bir kurum. Devletimizin güzide bir kurumuna yönelik olumsuz bir durum içinde asla olmayız."
Gelişmeler böyle. Diğer yandan DEİK Seçim Kurulunun önce yeterlilik verip sonradan "Yetersizdir" diyerek başkan seçilen adayları kabul etmediği Finlandiya ve Gürcistan konsey seçimlerine ilişkin süreci takip ettiğimizi de not edelim.