Rocky’nin koştuğu şehir...

Amerika’nın altıncı büyük şehri olan Philadelphia, 1790-1800 yılları arasında Amerika’ya başkentlik yaptığı için geçmişiyle oldukça dikkat çekiyor. Şehrin her köşesinde bir heykel ya da sanat merkeziyle karşılaşabiliyorsunuz. ‘Rocky’ filmi anısına yapılan heykel, ünlü oyuncu tarafından Philadelphia halkına bağışlanmış

Ne yazık ki Türkiye’de artık “Pennsylvania” denilince akla FETÖ lideri geliyor... Ve ne komiktir ki, FETÖ ile ilişkilendirilmek korkusundan olsa gerek, bırakın Türklerin oraya gitmesini, kimse neredeyse oranın adını bile anmak istemiyor...

Oysa eyaletin bir çok kentinde Fetullah Gülen kimsenin umurunda bile değil... İşte New York dönüşü o devasa eyaletin önemli şehirlerden biri olan Philadelphia’ya uğramadan geçmedik... Çünkü görecek çok şey vardı orada...

Amerika’nın altıncı büyük şehri olan Philadelphia, 1790-1800 yılları arasında Amerika’ya başkentlik de yaptığı için geçmişiyle oldukça dikkat çekiyor...

Kentin adının Türkiye ile de ilgisi var, çünkü orasının ismi Anadolu’da yeralan 7 kiliseden biri olan Philadelphia’dan geliyor...

Philadelphia sosyo kültürel açıdan da çok ilginç bir şehir... Kentte vardığımızda yağmur çiseliyordu... Şehir hareketsiz gibi dursa da, her yerde turist grupları vardı... Turist denilince durunuz, çünkü öyle kendi başınıza bırakmıyorlar sizi orada!..

Merkezdeki turizm ofisine girdiğinizde sizi hemen bir gruba katarak çevredeki tüm tarihi ve kültürel mekanları rehber eşliğinde gezdiriyorlar...

Amerika’da, bir “sevgi kenti” olarak da tanınan Philadelphi’da yaşayanların yarısından fazlası siyahlardan oluşuyor. Bir zenci kenti orası... Şehrin varlıklı insanları “Walnut” bölgesinde, siyahlar ise genellikle banliyolarda yaşıyor...

ÇATLAK ÇANIN SIRRI!..

Amerikan tarihi açısından da Philadelphia’nın büyük önemi var... Çünkü Benjamin Franklin ve Thomas Jefferson, bağımsızlık hareketi uğruna burada büyük mücadele vermişler...

Jefferson ABD Başkanı olmadan önce ve Başkanlığını yürütürken de genellikle bu şehirde kalmayı tercih etmiş.

En önemlisi de ABD tarih için yaşamsal olan “Declaration of İldependence” yani “Bağımsızlık Bildirgesi” de Philadelphia’da imzalanmış... Yani Amerika’yı Amerika yapan en önemli şehrilerden biri orası...

Yahudi ve İtalyan kökenlilerin kalkınmasında adeta lokomotif görevi üstlendiği şehir, diğer ABD kentlerinin aksine bir yanı kasaba bir yanı da sanki metropol gibi duruyor...

Kentin gelişmiş bölgeleri ağaçlar içinde çok geniş bulvarları barındırıyor... Şehrin her köşesinde bir heykel ya da sanat merkeziyle karşılaşabiliyorsunuz...

Philadelphia da tıpkı ABD’nin eğitim merkezi olan Boston gibi önemli bir üniversite kenti... Aralarında Pennsylvania, Drexel ve Temple gibi çok önemli üniversitelerin de bulunduğu eğitim kurumlarında 300 binden fazla öğrenci okuyor...

Merkezdeki “İldepence” Hall denilen bölgeden başlıyoruz gezmeye... Eski Amerikan bürokrasisinin önemli binalarının da bulunduğu bu bölgede “Bağımsızlık Bildirgesi” ve Amerikan Anayasası da imzalanmış. Bu yapı da UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne eklenerek koruma altına alınmış.

İldependence Mall’da bulunan “Liberty Bell” yani “Özgürlük Çanı” turistlerin akınına uğruyor... 1751 tarihinde, İngiltere’den bölgeye getirilirken çatlayan çan, aynı zamanda “Amerikan bağımsızlığı”nın ikonik bir sembolü olarak kutsal bir meta gibi kabul ediliyor.

Londra’da bakır, kalay ve kurşundan üretilen çanın önünde fotoğraf çektirmek isteyen turistler uzun kuyruklar oluşturuyor.

DÜŞÜNEN ADAM DA ORADA!..

Ve City Hall... Yapımında Paris-Louvre Müzesinden esinlenilmiş olan yapı 1871-1901 yılları arasında inşa edilmiş.

O dönemde dünyanın en yüksek ve en modern binası olarak bilinen 700 odalı yapı şu an belediye binası olarak kullanılıyor ve içinden geçen yol da bir müze gibi ilgi çekiyor.

Tepesinde kentin kurucusu “William Penn” in heykeli de bulunan yapı, 1987 yılına kadar kentin en yüksek binası olarak da varlığını koruyabilmiş.

Philadelphia bir müze kenti aynı zamanda... “Pen Müzesi” ABD’nin en büyük müze binalarından biri ve içinde Mısır, Çin, Irak gibi coğrafyaların çok etkileyici kültürel koleksiyonlarını da barındırıyor. Doğrusu buradaki eserlere de hayran kaldık.

Parkway bölgesindeki Rodin müzesinde ise tanınmış Fransız heykeltıraşın görkemli eserleri de sergilenyor. Bölgeye giderseniz gezmeden geçmeyiniz... Çünkü Rodin’in en ünlü eserlerinden “Düşünür” heykeli de orada.

Ve Philadelphia Sanat Müzesi... Bu devasa yapının içinde Van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosu sanatseverlerin akınına uğruyor. Ziyaretçilerin girişte 25 dolar ödemek zorunda olduğu müzede, Amerikan tarihini de yansıtan devasa yağlı boya tabloları da görebilirsiniz.

Parkway bölgesinde en dikkat çeken yapı ise Benjamin Franklin’in 6 metre yüksekliğinde, 27 ton ağırlığındaki heykelidir... Beyaz bir kaide üzerinde duran heykel de turistlerin ilgisini çekiyor.

9200 dönümlük arazisiyle Fairmonut Parkı’nın görkemi ise gerçekten görülmeye değer... Dünyanın bu en büyük peyzajlı parkı Boathause Row Lloyd Hall bölgesinde, kente nefes aldıran en önemli mekanlardan biri olarak hayran bıraktırıyor.

1870 yılında kurulan parkta, sayısız heykel, parkurlar, sahil, bahçe bitkileri merkezi ve arboretum da bulunuyor.

ROCKY KOŞMAYA DEVAM EDİYOR!..

Schuylkill Nehri’nin batı kıyısında, ABD’nin ilk hayvanat bahçesini gezmek isterseniz, 1874’te açılan 42 dönümlük parkta,1300 kadar hayvanı yakından görebilirsiniz. Parkın içindeki kuş merkezinin yılda 15 milyondan fazla turisti ağırladığını da unutmayınız.

Ve esfanevi “Rocky” filminin de çekildiğ devasa meydan... Philadelphia Sanat Müzesi bahçesinin çevresinde insanı şaşırtan güzellikte heykeller var.

Hele bir Kızılderili heykeli var ki, insan gerçekten gözlerini alamıyor. İşte bu heykelin de bulunduğu anıtın tam karşısında, ağaçlar arasında bronz dökme bir heykel ziyaretçilerin çok ilgisini çekiyor.

Sylvester Stallone’nin “Rocky” filmlerindeki oyunculuğu anısına, 1982 yılında yapılan heykel, ünlü oyuncu tarafından Philadelphia halkına bağışlamış.

Bölgeye gelen turistler Stalone’nin Rocky filminde koştuğu merdivenleri tıpkı onun gibi tırmanarak fotoğraf çektiriyorlar. Yani koca sanat müzesine renk katmış Rocky...