Romanlar genç liderini yitirdi

Roman çocuklarına büyüyünce ne olacaksın, sorusu sorulmaz. Çünkü onların büyüdükleri zaman ne olacağı bellidir... 

Ya da bir Roman deyişine göre “Eğri yolda düz yürünmez” 

Geçenlerde Bursa’da yapılan bir Roman sokak düğününde çıkan bir çatışmada üç kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan biri de Roman Dernekleri Federasyonu Bursa Şubesi Başkanı ve aynı zamanda milletvekili aday adayı Efkan Özçimen’di. Ve henüz 32 yaşındaydı... 

O daha çocukluğundan beri ne olacağını biliyor, eğri yolda olabildiğince düz yürümeye çalışıyordu. Romanların asırlar boyu süregelen gelenek ve göreneklerini unutturmama, genç kuşaklara aktarma uğraşısı verirken, ne gariptir ki, bu geleneklerin kurbanı oldu. Bir düğünde meydancılık yaparken, bir aileyi oynamaya çağırmadığı için bir kurşunun hedefi olup yaşamdan koptu... 

Özçimen’in tek ideali, bir partiden -seçimi yoktu, herhangi bir partiden- milletvekili olup TBMM’ye girmek, yaşamları boyunca dışlanmışlığın, hor görülmenin o bilinen ama bir türlü giderilmeyen sorunlarına çözümler, elinden geldiğince çareler aramaktı.  

Onunla on bölümlük bir belgesel çalışmasında tanışmıştım. Gençti, heyecanlıydı, yaptıklarını göstermekten, yapacaklarını ise anlatmaktan büyük keyifler alıyor, Romanların dışlanmışlığının ve de hor görülmesinin bir yazgı değil, asırlar boyu süren olumsuz bir yargıdan ibaret olduğunun altını çiziyordu. Dürüstlüğü ve düzgün konuşmasıyla çevresindekilerin sevgi ve saygısını kazanarak “Romanların Obama’sı” olarak isimlendirilmişti. 

‘ROMAN OLMAK KOLAY DEĞİL’ 

Belgesele sayısız katkılarda bulunarak adeta bu çalışmanın görünmeyen danışmanı olmuştu. Hatta yönetmenimiz, onun yaşamını da belgeselin bir bölümü yapmak istedi. Fakat sonradan, onun ve bizlerin yoğun çalışma temposu içinde gerçekleşmedi.  

Efkan Özçimen’in bir ideali de birlikte kotaracağımız bir Roman Bilgi Belge Merkezi idi. Bu merkezde, dünyada ve Türkiye’de romanlarla ilgili tüm çalışmaları (yazılı ve görsel malzemeyi) bir araya getirip bir Roman kültür birikimini oluşturmaktı. Herkesi heyecanlandıran bu proje için kimi üniversitelerle bile anlaşma yapılmış, ama yine yaşamın bilinen yoğunluğu nedeniyle gerçekleşme olanağı bulamamıştı.  

Roman Çalıştayı’nda kendisiyle yaptığımız bir söyleşi de “Roman olmak kolay değil” diyordu... Ama bu zorluk; ona göre, işsizlik, yoksulluktan daha çok, kitlelerin, kendilerini yanlış algılamasının dayanılmaz ağırlığından geliyordu. Ama bu algının, bir gün, mutlaka, örgütlenme bilincine erişilerek değişeceğine -ve de değiştireceklerine- inanıyordu. Nitekim de dediklerinin büyük bir kısmını genç yaşına rağmen yapmanın üstesinden geldi. Son bir isteği ise Romanları mecliste temsil etmekti. Ömür boyu istediği bu ideale çok ama çok yaklaştı... Ama olmadı... 

“Eğri yolda düz yürünmez” der bir Roman atasözü... 

Ama o; düz yolda eğri değil, aksine eğri yolda düz yürümeyi tercih etti... 

Ne yazık ki, Roman geleneklerini koruyup, yaşatmak isterken, o geleneklerin kurbanı oldu... 

O; düş görmenin bile lüks sayıldığı yoksul Roman mahallelerinin gerçek bir lideriydi...