R.T. Erdoğan’da tecessüm eden Allah’ın vasıfları

Perşembe ve Cuma günkü yazılarımda, R.T. Erdoğan’ın bir “Başyüce” olarak tarihe demir atmasının serancamına tanık olmuştuk. Sıra geldi, bir kul-müridi tarafından Roma’ya özgü bir marifetle Tanrılaştırılmasına:

***

AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan, Başbakan için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler” yorumunda bulundu.

Duzcetv.com’da yer alan habere göre, 13 Ocak’ta Düzce merkezde AKParti seçim çalışma bürosu açılışına katılan Arslan, Başbakan Erdoğan’ı “Dünya Lideri” olarak nitelendirdiği konuşmasında şunları söyledi:

“Bu seçim ayrı bir seçim. Bu seçim AK Parti’nin belediye başkan seçimleri değil; bu seçim ülke seçimi, bu seçim vatan seçimi. İşte bu koşan arabanın tekerine bir şey sokma hedefi olanlarla karşılaştık. Çünkü başında öyle bir lider var ki dünya liderliği kabiliyetinde ve Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler. Özellikle dış mihraklar. Türk halkı 2002’den bu yana bütün bunlara izin vermedi, inşallah bundan sonra da izin vermeyecektir.”

***

Bu tuhaf durumu yorumlamak beni aştığı için, sözü büyük din bilgini, filozof Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’e bırakacağım:

“Dünyanın ortak kanaati şudur: Erdoğan, son geldiği yer itibarıyla, yüreğinde merhamet ve sevgi yerine kin ve şiddetin yuvalandığı bir kişilik portresi çiziyor. İslam’ın irfan ve sevgi kurumu olan tasavvufta bu hale gelmiş tiplere ‘nefsi emmâreleşmiş tipler’ denir. Erdoğan ‘Allah’ benzetmesine bile itiraz etmedi” diyor. (Yurt. 12.2.2014)

Yaşar Nuri Öztürk’ün yorumu benim için yeterli!

***

VASIF ne demek?

“VASF” (Arabî bir sözcük): nitelik, bir kimsenin veya şeyin taşıdığı hal, sıfat. // Bir kimsenin ya da bir şeyin durumunu anlatarak tarif etme. // Sıfat.

Demek oluyor ki “Allah’ın vasıfları”, “Tanrı’nın nitelikleri”, “Tanrı’nın sıfatları” anlamına geliyor.

Peki, bir ölümlü bir başka ölümlüye Tanrı’nın niteliklerini armağan edebilir mi? Bu iki ölümlü AKP tarikatından ise her şey mümkündür!

Bu tarikatın politikacıları abrakadabra sanatında da temayüz etmişlerdir: İki kapılı yalan dünyanın bir kapısından Harun olarak girip öteki kapısından Karun olarak çıkarlar. Gözünüze inanamazsınız.

***

Kuranı Kerim’e göre Allah’ın vasıfları

1- Allah’tan başka ilah yoktur; 2- Âlemlerin Rabbi’dir; 3- Her şeyi yaratandır; 4- Sürekli yaratma halindedir; 5- İlmi her şeyi kuşatmıştır; 6- En güzel isimler O’na aittir; 7-Yarattıklarından hiçbirine benzemez; 8- Geniş rahmet sahibidir; 9- Esirgeyen ve bağışlayandır; tövbeleri kabul edendir; 10- Hiçbir şeye muhtaç değildir; 11- Zengin ve övülmeye layıktır; 12- İzzet ve şeref sahibidir; 15- Bütün varlıkların rızıklarını verendir; 16- İnsanlara yakındır; 18- Her şeye gücü yetendir; 19- Her şeyi işiten ve bilendir; 20- Huzura ve emniyete kavuşturandır; 21- Bütün varlıkların sahibidir; 22- Dirilten ve öldürendir; 23- Tuzakları bozandır; 24- Her şeye şahittir; 25- Adalete hükmeder; 26- Duaları kabul eder; 27- İyiliklerin karşılığını fazlasıyla verir; 28- Kadın erkek ayrımı yapmaz; 29- Vaadi gerçektir, sözünden dönmez; 30- İnsanlara zorluk dilemez.

***

Yüce Allah’ın vasıfları R.T. Erdoğan’ın kişiliğinde tecessüm ettiğine (somutlaştığına) göre, her gün kürsülerde, çarşı pazarda, okulda medresede, televizyonlarda, karada denizde havada, bas bas bağıran, önüne gelene hakaret eden, ceberrut, nemrut, mağrur ve kibirli kimsenin vasıfları Allah’tan yansıyan vasıflar mıdır?

Evet mi, hayır mı, yaa Fevai Arslan?

Ya sen Allah’ın Kuran’da yazan vasıflarını bilmiyorsun ya da yağcılık yaparak, yalan söyleyerek Cehennem’in zumarasına gitmeyi göze alıyorsun. Gerçek Müslüman böyle bir tehlikeli günahı göze alamaz. Göze aldığına göre, hiçbir şeye inanmıyor demektir. Dostoyevski’nin yazdığı gibi “Stavrogin inandığı zaman inandığına, inanmadığı zaman inanmadığına inanmazdı.”

Ya Fevai Arslan “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. R.T. Erdoğan hazretleridir” diyen sen değil de Stavrogin olsaydı, inanırdım. Çünkü adam inandığı zaman inandığına, inanmadığı zaman inanmadığına inanmıyor. Böyle bir adama inanırım ben!

Ya da, gene bir Dostoyevski memleketinde, Karamazof Gardaşlar’da, “Tanrı yoksa benim yüzbaşılığım neye yarar?” diyen o ayyaş ve sefil adam da söyleseydi, ona da inanırdım!

***

Hepsi iyi de R.T. Erdoğan hazretleri, Fevai Arslan’ın inciler saçan ağzından çıkan o sefil cümleyi duyunca, kibarca, neden “De get lan?” demedi acaba? Şimdi bunu bırakıp, Fevai Arslan’ın kim olduğunu TBMM sitesinde arayalım: 12 Temmuz 1966’da Düzce’de doğmuş. Benden 30 yaş güccük. Babasının adı Ahmet (benim babam da öyle), annesinin adı Sabriye imiş. Benim annemin adı Nasibe idi.

İş Adamı; Düzce İmam Hatip Lisesi’ni bitirmiş.

Serbest ticaretle uğraşmış. (Yani işsiz).

Az düzeyde İngilizce bilen Arslan, evli ve 3 çocuk babasıymış.

Az biraz İngilizce bilen, Arapça bilmeyen bir İmam-Hatip mezunu. Serbest ticaretle (her ne ise) uğraşan bir İmam-Hatip ürünü. Kendini Türkçe ifade edemediği, tekellüm ederken sürç-i lisan ettiği için geleceği pek parlak. Yakında onun da tekeri dönmeye başlar. Allah “Yürü ya kulum!” demezse, ona vekaleten, Allah’ın bütün vasıflarıyla mücehhez başbakanı Fevai kulunun işlerini kırıp-sarar (halleder, yoluna koyar). O da “Açıl ya ayakkabı kutusu!” demeyi öğrenir. Ama Türkçe değil, Arapça. Arapça da, ama ne Kul Fevai ne de efendisi Arapça bilirler. O gün gelsin Zembilli Hoca’ya sorarlar.

***

AKP tarikatı mensuplarını mazur görmek gerekir. Çünkü tunç gibi Müslüman olmalarına karşın paganların Tanrılaştırılmış imparator kültüne bağlıdırlar. Bunlardan Caligula fırsat buldukça kıyafet değiştirir ve kendisini bir Tanrı gibi takdim eder, ardından dalkavukça yöntemlerle huzurunda bulunanların kendisini benimseyerek onaylamalarını talep ederdi.

Yeni zenginlerin, haramzede ve zadelerin malıyla yorgun ağzımızı daha da yormayalım. R.T. Erdoğan’ın bir mürit olarak peşinden gittiği mürşit mukallidi Necip Fazıl’ın Başyüce’si de bir nevi Allah zaten!