Rüyalar ve Seri Katillere Dair Gizemli Bir Öykü: Sandman 2 - Bebek Evi

“Filme ortasında girdik, bir müddet izledik ve ışıklar yanmadan kalkıp gidiyoruz. Eğer başlangıç yoksa, son da olamaz. Karanlıkta yalnızız. Her cevap yeni bir soru işareti doğuruyor ve her an bir şeyler oluyor.” -Neil Gaiman

Fantastik ve bilimkurgu başta olmak üzere düşsel edebiyat türlerinde kaleme aldığı eserlerle önde gelen yazarlardan biri olan Neil Gaiman, çizgi roman dünyasına da unutulmaz bir desten armağan etmiştir. 10+1 ciltten oluşan Sandman serisine sonradan bazı kısa hikâyeler daha eklenmiş ve Düşler Lordu’nun dünyası genişlemiştir.

Rüya, Kader, Arzu, Hezeyan, Umutsuzluk, Yıkım ve Ölüm’den oluşan 7 kişilik ölümsüz ailesinin bir üyesi olan Morpheus, öyküde Rüya’yı temsil eder. Onun bakış açısından okusak da, ailenin diğer üyeleri de zaman zaman karşımıza çıkar. Prelüdler & Noktürnler - Sandman 1. cilt’te (incelemesi için bakınız) Düşler Lordu’nun bir insan ömrü kadar hapis kalmasının ardından oradan kurtuluşunu okumuştuk. Eski güçlerinden uzak olan Morpheus’un gizemli kişisel eşyalarına yeniden ulaşması ve ait olduğu Düşlem Dünyası’na geri dönüşünün öyküsü güzel bir anlatım ve etkileyici çizimlerle çıkmıştı karşımıza.

“Ahhh. İnsanlık, seni seviyorum. Beni şaşırtmayı hep beceriyorsun.” - Morpheus (sayfa 107)

Sandman 2 : Bebek Evi’nde ise eşsiz hayal gücüyle hikâyesini anlatmaya devam ediyor Gaiman. Gizemli bir öyküyle açılıyor bu cilt. Varlığını asırlardır devam ettiren bir öykü. Çölde bulunan bir camın içinde gizemli bir şehir vardır. Lanetlenen kent yok olmuştur ve ondan geriye sadece bu obje kalmıştır. Nesillerdir anlatılagelen bir öyküdür ve anlatıldığı sürece de varlığını koruyacaktır.

Daha sonra Rose Walker isimli bir kadın karşılaşıyor bizleri. Annesi ile birlikte İngiltere’ye gelmiştir. Onları getirten Unity adlı kadın aslında onun büyük annesidir ve ilk ciltte karşımıza çıkan karakterlerden biridir. Morpheus’un yokluğunda uyku hastalığına kapılan kişilerden biridir fakat ölüme yaklaştığı halde aslında sadece 17 yıl yaşamın içinde kalmıştır. Rüya’nın yokluğundaki dünyada uyuduğu rüyadan ancak Morpheus’un hapsinden kurtulmasıyla birlikte uyanmıştır.

Rose, kardeşi Jed’i aramak için yola çıkar. Kaldığı evde tanıştığı Gilbert isimli bir adam da ona eşlik eder. Seri katillerin toplandığı kongre ise olanca ürkütücülüğüyle devam eder. Her biri birbirinden korkunç olan katillerin cümleleri, bu cildin en dikkat çekici yanlarından biri. Rüyalar Lordu Morpheus ise Düşlem’deki sorunları gidermeye çalışır. Beklemediği şeyler olur ve yaşananları bir anlama bağlamak zorlaşır. Sonsuzlar ailesi üyelerinden Arzu da bu ciltte karşımıza çıkar ve Rüya ile olan iletişimlerine tanıklık ederiz.

“Sendeki yeteneklere sahip olmak için varımı yoğumu verirdim, insanlığa ben öldükten sonra yaşayacak düşler bırakmak için her şeyi yapardım.” (Shakespeare, Marlowe’a söylüyor, sayfa 126)

Kültür sanat dünyasına olan göndermelere Bebek Evi’nde devam ediyor Gaiman. Hatta daha da ileri gidip William Shakespeare ve Christopher Marlowe gibi İngiliz edebiyatının en büyük isimlerini karakter olarak karşımıza çıkarıyor. Ölüme inanmayan ve reddeden bir adamın yüzlerce yıllık öyküsünün anlatıldığı bölümde genç bir oyun yazarı olarak çıkıyor karşımıza Shakespeare ve büyük eserler üreterek unutulmaz bir yazar olmak istediğini dile getiriyor. Nitekim bu dileği gerçek de oluyor.

Öykülerinde ve romanlarında birbirinden farklı karakterler yaratan ve orijinal kurgularıyla akıllarda yer eden Neil Gaiman, Sandman serisinde de kendine has bir anlatım sergiliyor. Yarattığı karakterlere özgü rüyalar oluşturmak ancak Gaiman tarzıyla ifade edilebilecek bir ilginçlik. Henüz serinin ilk 2 cildinden gördüklerimiz sonraki ciltlerin âdeta teminatı gibi. Şu bir gerçek ki Gaiman Sandman 3: Düş Ülke’de de bizleri büyülemeye devam edecek. Zira kendisinin de dediği gibi, her cevap yeni bir soru işareti doğuruyor hikâyede ve her an bir şeyler oluyor. Düşler Dünyası’nda daha kim bilir neler yaşanacak.

Keyifli okumalar dilerim.

“Yaşamaya değer çok şey var. Tek yön; ileri.” (sayfa 127)