Saatli bomba
Cumartesi günü yazdığım yazı, kasım ayından bu yana Merkez Bankası’nın yeni uygulamaları sonucunda Türkiye’ye Ocak 2021 ayı sonu itibarıyla giren 18.7 milyar dolar sıcak paranın Türkiye’yi bir tuzağın içine çekme riskinin olduğu yönündeydi. O yazıya ek yapmam gerektiğini düşündüm. Türkiye’ye üç ayda giren 18.7 milyar dolar sıcak paranın yaratacağı kritik sorunların, riskin boyutlarının neler olduğunu daha açık anlatma ihtiyacı duydum.
Bu yazı ile ilgili konunun kısaca tarihçesini tekrar anlatmak istiyorum.
2018 yılında yaşanan Rahip Brunson krizi sonrasında 2019 yılı Temmuz ayında Merkez Bankası başkanı değişikliği yapıldı. Başkanlığa 7 Kasım 2020 tarihine kadar başkanlıkta kalacak Murat Uysal getirildi. Murat Uysal’ın başkanlığa getirilmesi ana amacı, bir önceki başkan döneminde 14 Eylül 2018 tarihinde yüzde 24’e kadar yükseltilen Merkez Bankası gösterge faizini Cumhurbaşkanının da kamuoyu önünde açıkça belirttiği gibi düşürülmesi talebinin yerine getirilmesi idi.
CUMHURBAŞKANI İKNA EDİLDİ
“Daha fazla ne yapılabilirdi?” konusuna girmeden Murat Uysal döneminde alınan önlemlerle gösterge faizi yüzde 24’lerden, 26 Temmuz 2019 tarihinde yüzde 19.75’ten, 22 Mayıs 2020 tarihinde yüzde 8.25 oranına kadar düşürüldü. Murat Uysal ve dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bu süre içinde sıcak para çıkışının Türkiye konusunda olumlu sonuçlar vereceği konusunda sürekli açıklama yaptılar. O dönem, ekonomi yönetimi ağırlığını Rahip Brunson krizinin yaralarını sarma, 2020 yılbaşından itibaren de pandeminin yol açtığı krizle uğraşma üzerinde yoğunlaştı. Bu arada da ana ağırlık üretime önem verme yönünde gelişti.
Sürekli bahsediyoruz, Türkiye ekonomisinin ciddi yapısal sorunları var. Bunları aşmak gerçekten zor koşullarla baş etmekten geçiyor. Bu konuda sürekli Sırat Köprüsü’nden geçiyoruz benzetmesini yapıyorum.
Sıcak para çıkışı, yurtdışı borç geri ödemeleri ve yaşanan koşullar gereği tekrardan oluşmaya başlayan cari açık, Türkiye’nin tekrar dövize ihtiyaç duymasına neden oldu. Sonuçta da dolar kuru ciddi biçimde yükseldi. Bunun doğal sonucu da enflasyonda ciddi oranda artış oldu. İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları, konunun daha da ağır hissedilmesine neden oldu.
Sonuçta olan oldu. Cumhurbaşkanı, ekonomi bürokrasisinin yeniden şekillendirilmesi konusunda ikna edildi.
BIDEN TEHDİDİ
Merkez Bankası başkanı Murat Uysal görevden alındı. Hazine Maliye Bakanı istifa etti ya da ettirildi. Benim açımdan fark etmiyor. Sonuçta, sıcak parayı ters döndürecek, tekrar Türkiye’ye sıcak parayı sokacak uygulamaları başlatacak ekip iş başına getirildi. Faizler tekrar ve şiddetle yüzde 17’ye yükseltildi. Geçen perşembe günü yapılan Enflasyon Raporu toplantısında Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal yüksek faiz oranlarının uzunca bir süre daha uygulanması gerektiğini söyledi. Burada tekrar Okan Müderrisoğlu’nun uyarısında yer alan bir ifadeyi aktarmak istiyorum. Soru-cevap kısmında Müderrisoğlu “AMELİYAT İYİ GEÇTİ, AMA HASTAYI KAYBETTİK” durumuna düşmememiz gerektiğini söyledi. Müderrisoğlu belki bu uyarısını yüksek faiz oranlarının sanayi ve ticareti olumsuz yönde etkileyeceği anlamında söyledi. Ancak benim endişem bunun da ötesinde.
Arkadaşım Hüseyin Karanlık, ona konuyu anlatırken bunun bir saatli bomba olduğunu söyledi. Gerçekten durum saatli bomba gibi.
ABD’de kasım ayında yapılan seçimler sonucunda küreselleşmeci ve şahin grubun adayı Joe BIDEN iş başına geldi. Gerek Senato gerekse de Temsilciler Meclisinde çoğunluğu sağlayarak önünde oylama nedeni ile oluşacak engelleri temizledi. Biden iktidara gelmeden önce Türkiye’nin iç işlerine karışmaya başlamıştı. Türkiye’deki muhalefeti, CHP, HDP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi daha kim gelirse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı yıkmak için birleştirme açıklamasını seçilmeden çok önce yaptı. ABD’nin tekrar küresel tek güç haline gelmesi için önündeki en büyük engellerden birinin Batı Asya’da ABD’nin önünü kesen Türkiye olduğunu açık açık ifade etti. Bunun ilk işaretini de CAATSA yaptırımlarını Türkiye’ye karşı Trump’a zorla imzalattırarak başladı.
ABD'NİN KUVVETLERİ DAĞILIYOR
Türkiye’de muhalefet, Biden’ın işbaşına gelmesini takiben yüksek tondan “Erken Seçim” söylemine başladı. Cumhurbaşkanı erken seçime gerek olmadığı, 2023 yılına kadar kapıda beklemeleri gerektiğini cevaben birkaç kez yineledi.
Bu arada CHP’de üç milletvekili istifa etti. Muharrem İnce yeni parti kurma çalışmalarının sonuna geldi. HDP kapatılacak, bunun çok kuvvetli işaretleri var. İYİ Parti’de de kuvvetli bölünme sinyalleri var.
ABD’nin iktidara taşımaya çalıştığı kuvvetler dağılmanın eşiğinde. ABD çok doğal olarak bunu takip ediyor. Önlemini almak zorundadır.
Naci Ağbal, perşembe günkü sunumunda, Türkiye’ye kasım başından itibaren 18.7 milyar dolar sıcak paranın girdiğini söyledi. Sıcak paranın girişi dolar kurunu 8.50’lerden 7.50’lere kadar geriletti. İşte saatli bomba burada. İçeriye girerken kuru ortalama 1 TL gerileten bu para, çıkarken kuru nerelere taşır kimse tahmin edemez. Türkiye bir kitapçığı, bir rahibi vb. gibi birçok tecrübeyi yaşadı.
Amerikan muhalefeti dağılırken, bunları tekrar toplayıp, yaratılacak bir kaos ortamında iktidara taşımak isteyecek bir güç bu fırsatı değerlendirmek isteyebilecektir.
Dövize ihtiyacın, bazı gerçekleri unutturabileceği, hatalı uygulamaların Türkiye’nin altından kalkmakta zorlanabileceği sorunları yaşamamak için hükümetin bu konuya gerekli özeni göstereceğini düşünüyorum.