Sağın ve solun futbolu

Arjantin Milli Takımı ile 1978 Dünya Kupası'nı kazanan, Barcelona, Atletico Madrid, Boca Juniors, River Plate, Sampdoria gibi çok önemli kulüpleri çalıştıran Cesar Luis Menotti, 85 yaşında hayata veda etti.
Menotti kariyeri boyunca; 1977-78 sezonunda Arjantin Milli Takımı ile Dünya Kupası, 1978-79 sezonunda Arjantin U20 Milli Takımı ile U20 Dünya Kupası, 1982-83 sezonunda Barcelona ile İspanya Kupası ve 1983-84 sezonunda yine Barcelona ile İspanya Süper Kupası kazanmayı başarmıştı.

Genç yaşlarda Arjantin Komünist Partisi'ne üye olan Menotti, bir sosyalist olarak endüstriyel futbola karşı estetik futbolu savunmuştu. Menotti’yi Bilim ve Ütopya dergisinin Haziran 2000 sayısında yayınlanan makalesinden bölümlerle analım:

“Futbol sporu var oluşunu, çalışan halka borçludur. Futbolun, mülksüz ve hakları elinden alınmış insanlar arasında doğmasının elementar bir nedeni var: Ucuz, neredeyse bedava oluşu. Dünyanın her yerinde birçok insana bir top yetiyor. Hatta bu top kâğıttan ya da çaput parçalarından da olabilir.

Bu oyunu yoksullar buldular ve ona karakterini verdiler. Şimdi o karakteri savunmaya çalışıyoruz, çünkü çıkarı en yüksek değer yapan ve onuru gizlice ikinci sıraya iten bir toplumda futbolun yozlaşması söz konusu. Egemen sınıflar değerler göstergesini tersine çevirerek yaşamı insanlık dışı bir hale getirdiler. İnsanı anlamsız bir üretim etkenine -bir ölçüde de tüketiciye- çevirdiler.

İŞÇİ SINIFININ BÜTÜN DEĞERLERİ

Futbol, bir insanın kendisini insan olarak kanıtlayabileceği, yürüyebileceği bir yoldur. Ama aynı zamanda egemen katmanların döşediği tuzaklarla dolu bir yoldur. Futbol oynarken bir işçi kendi dilini konuşabilir, kurnazca o anki niyetini gizleyebilir ya da bir başka niyetini gerçekleştirebilirdi. Bu güzelliğin tadına varabilmek için de, o sayılanların hepsini; sevinçle, teklifsizce, güzelliğe eğilimli bir yetenekle ve ince bir ruhla yapabilirdi. Nihayet kendisinin olan bir şey için, resmi verili kültürün zorlamalarından ve iktidarın zehrinden arınmış, her zaman kolektif karaktere sahip bir şenlik için coşabilirdi. İşçi sınıfı kendi eğlencesini düzenliyordu, elbette ki futbol tek eğlencesi değildi. Kendisine özgü bir hoşgörüyle kapıları herkese açık tutmuş ve eğlencesine herkesi davet etmiştir.

Futbolun sahibi sıradan' halktır, çünkü futbolu sıradan halk yaratmıştır. İşçi sınıfının bütün değerlerini içerir. Bu değerler, temelde diğer toplumsal katmanlarda geçerli olanlardan farklı niteliktedirler. İnsana bir çıkış yolu sunan, onu adaletli ve sevinçli bir biçimde yaşamaya özendiren değerlerdir bunlar.

Futbol, bir tüketim malı haline geldi geleli ve endüstri çağıyla birlikte alınıp satılabilen kapitalist bir ürüne dönüştürülüp alçaltılalı beri sahip olduğu asıl değerler zorla değiştirilmektedir.

Sağın futbolu, bu toplumda geçerli olan dünya anlayışlarını, yeniden üretmekte ve desteklemektedir. Bu tür futbolda yalnızca para konuşur ve para tüm yollan meşru kılar.

SOLUN FUTBOLU VE YENİ KÜLTÜR

Solun futbolu, bir yaşam belirtisi anlamında, zekanın en ön sırayı aldığı ve galibiyetin ancak o galibiyetin elde ediliş biçimi oranında değerli olduğu bir yetenek işidir. İnsanların duygularına saygılıdır, çünkü başarıyı o da tanır, ama bunu her futbol maçından beklenilebilecek sansasyonelliğin sırtından yapmaz.
“Kalite” demiştir, Che Guevara, “halka gösterilen saygıdır”. Solun futbolu sürekli kalite için uğraşır.
Solun futbolunda iyi bir oyunun, “işe yarayan şeyin”, yani galibiyetin yanında süs olmadığı bilinir. İyi oynamak (ya da en azından oynamaya çalışmak) karakterli insanlar için vazgeçilmez bir koşuldur. Julio Cortazar bir seferinde şöyle demişti; “Kent ve köylerimizdeki yaşamın, gerçeğe ve adalete gereksinimi olduğu kadar güzelliğe de gereksinimi vardır.” Bu vazgeçilmezdir, çünkü bizler insanız ve kendimize insan olarak saygı duymak istiyoruz.

Sağın futbolunda oyuncu, galibiyet ya da puan sıralamasındaki yer için kullanılan bir alettir.
Solun futbolunda oyuncu; güzellik yaratan, halkla dayanışma içinde olan, düşünen bir varlıktır. Bundan amaç, yeni bir toplum düzeninde yeni insanın oluşmasını sağlamaktır.

YURTTAŞ FUTBOLCU

Futbol oyuncusu da herkes gibi bir yurttaştır. Diğer insanlarla birlikte sorumlu olduğu bir toplumun bütünleyici öğesidir.

O yüzden belli insanlar, seyirci üzerindeki etkisi nedeniyle onu engellemeyi düşünseler de, o bir yurttaş olarak işlevlerini yerine getirmeye içsel bakımdan hazır olmalıdır. Hiçbir oyuncu kendisinin politika alanı dışına itilmesine izin vermemelidir. Kimse kendisine böyle bir uygulama yapılmasına göz yummamalıdır.
“Ben politikaya bulaşmam” demek pratikte “egemen politikaya razıyım", anlamına geliyor ve egemen politikanın kararlaştırdığı her şeye.

Futbolcuyu, bir sirk maymunu düzeyine düşürmeye çalışan bir toplumsal sistem var. Özellikle futbolcu alt tabakayı eğlendirsin ve sonra uslu uslu kafesine dönsün. Oyun alanı dışında onu her yerde, toplumsal yükselmenin örneği olarak göstermek, yani sistemi haklı çıkarmak için kullanırlar.
Bu nedenle, bir oyuncu olarak onu düşünmeye ve kendisini geliştirmeye, gözünü dört açmaya ve ağırlığını koymaya çağırıyoruz.

Geleceğin futbolu, eski büyük ustaların öğretilerini yeniden hatırlayacaktır: Di Stefano, Padernera, Puşkaş, Sivori, Luis Suarez, Overath, Pele, Beckenbauer... Onlar bize coşkunun ne olduğunu öğrettiler, birçok insanın duygu dünyasını biçimlendirdiler. Uzun süre yaşayacaklardır.”