Şah Türbesi ve AKP açmazı

Türkiye, Süleyman Şah Türbesi Olayında bir açmazla karşı karşıya bırakılmıştır. Açmaz, AKP yönetiminin izlediği Suriye düşmanlığının ürünüdür. Suriye’ye ihraç edilen terör, Süleyman Şah Türbesinde kendi askerlerimize karşı bir tehdide dönüşünce, elde yalnızca iki seçenek kalmıştır: Ya Saygı Karakolundaki askerlerimizi teröristlerin olası provokatif saldırılarına açık bir konumda bırakmak, ya da bu toprak parçası üstündeki egemenliğimizden vazgeçmek. Ne bu açmaza yol açan süreç, ne de olası sonuçları, olaya açmazın içinden bakarak belirlenebilir.

IŞİD: TASARIMLANAN “ELVERİŞLİ DÜŞMAN”

Türbe taşıma operasyonunun, ülkemizi IŞİD’e karşı oluşturduğu koalisyona katmaya çalışan ABD’nin bilgi ve onayı dahilinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. ABD’nin IŞİD konusundaki sorumluluğu, bölgedeki bütün çağdaş ve ilerici güçleri biçerek Ortaçağ’ın beslendiği zemini yaratmış ve güçlendirmiş olmasından ibaret değildir. IŞİD, Ön Asya’da kendisine çıkış arayan ABD’nin “tasarımladığı elverişli bir düşman”dır. Amaç, bölgedeki güçleri IŞİD karşıtlığı temelinde ve kendi istekleri doğrultusunda yeniden konuşlandırmaktır.

Bu planın odak noktası, IŞİD’in yenilmesi değil, onu kimin yeneceğidir. Tasarıya göre ABD’nin bölgedeki esas silah arkadaşları, PYD, PKK ve peşmergedir. Başrolde parlatılmaya ve uluslararası düzlemde meşruluk kazandırılmaya çalışılanlar, onlardır. Bu planda Türkiye’ye biçilen rol, “yardımcı oyunculuk”tur.Türkiye’den istenen, hizaya girmesi ve plana cephe gerisinden destek sağlamasıdır.

“YARDIMCI OYUNCU” ROLÜYLE TÜRKİYE’NİN ELİNİ KOLUNU BAĞLAMA

Kendisinin de “koalisyon güçlerinin” bir parçası olarak destek sağladığı bir “zafer” karşısında Türkiye’nin elinin kolunun bağlı kalacağı hesabı yapılmaktadır. Tasarlanan, ön cephede savaşmış ve dünyayı IŞİD belasından kurtarmada başrolü oynamış PYD, PKK ve peşmerge “kahraman”larının bağımsız devlet kurma hakkını bütün dünyanın teslim etmesidir. O zaman Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin denetimi altında kurulacak bir “devlet” Türkiye’nin parçalanması için de sağlam bir üs oluşturacaktır.

Bugün ABD’nin Türkiye’den oynamasını istediği “eğit-donat”çı rolü, AKP yönetiminin İncirlik üssünün daha etkin biçimde kullanılmasına razı olması ve benzeri istemlerden hiçbiri, askeri düzlemde güçler dengesinde belirleyici bir etki yaratacak nitelikte değildir. Ama Türkiye’nin “koalisyon güçleri” safında yardımcı oyuncu rolünü benimsemesi, ABD planının başarısı açısından yaşamsal bir öneme sahiptir.

Bu bağlamda, Süleyman Şah Türbesine yapılacak provokasyon niteliğinde bir saldırı ABD planıyla uyumlu değildir. Ama PYD denetimindeki bölgelerden Apo posterleri arasından geçerek yürütülen ve türbenin Suriye’de PYD denetimindeki bir bölgeye nakliyle sonuçlanan operasyon, bu plana uygun bir resim vermektedir.

IŞİD’İ KİMİN YENECEĞİ GERÇEKTEN ÖNEMLİDİR

IŞİD kuşkusuz yenilecektir. Ama sürecin sonrasını belirleyecek olan, gerçekten de IŞİD’i kimin yeneceğidir. Hem Türkiye, hem de bölge ülkeleri açısından, kalıcı bir barışı ve ülkelerin toprak bütünlüğünü sağlayacak olan, IŞİD’i de, diğer terör örgütlerini de, bölge ülkelerinin işbirliği yaparak yenmeleridir. Bölge ülkeleri arasında yapılacak bir birlik anlaşmasının yaratacağı rüzgar bile, bu terör örgütlerinde ciddi dağılma ve çözülmelere yol açacaktır. Öte yandan, ülkemizin AKP yönetimi altında komşularımıza karşı düşmanlık ve terör ihracı siyasetini sürdürmesinin, Türkiye’yi çok daha ciddi açmaz ve oldubittilerle karşı karşıya bırakması kaçınılmazdır.