Sahip çıkanlar kaybetti küfredenler kazandı...
Alçaklık parayla değil ya; dün yine gösterdiler gerçek yüzlerini...Dinci Akit Televizyonu, ölümünün 77. yıldönümünde Atatürk’ü hedef aldı. Bu gerici kanalda Atatürk’ün öldüğü yıl olan 1938 için, “Zulüm 1938’de son buldu” ifadeleri kullanıldı.***Rezillik bununla da bitmedi:İpek-Koza Holding’in kayyuma devredilmesinin ardından iktidar tarafından Millet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirilen dinci H. Yahya Şekerci de Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Twitter hesabından, “Zulüm, bundan tam 77 yıl önce son buldu!” diye bir mesaj yayınladı.***Yılların azılı Atatürk düşmanı, eski Refah Partisi Milletvekili ve Yeni Akit Gazetesi yazarı Şevki Yılmaz da boş durmadı. Twitter adresinden Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne göndermede bulunarak, “Egemenlik, kayıtsız ve şartsız her yerde ve her zaman sadece Allah’a aittir! Artık, Deccal’ın devrini bitir Allahım!” diye yazdı.Yani; Atatürk’e “Deccal” dedi.***Bu saldırılar sakın ola ki sizi üzmesin, yıldırmasın...Emin olun ki bunlar hâlâ birkaç haddini bilmez irticacı!Oy verdikleri, şeriatı getireceğine inandıkları parti, bir defa daha tek başına iktidar oldu ya; oturma organları kalktı.Şımarıklıkları, edepsizlikleri bu yüzden...***Dertleri Atatürk’e saldırarak gündeme gelmek...Önlerine konulan mama yeterli gelmemiş olacak ki daha fazlasını istiyorlar.Bankamatik memurluğu istiyorlar.Yüksek ödenekli, bol dış gezili yönetim kurulu üyelikleri istiyorlar.Eşlerinin, çocuklarının şirketlerine ballı ihaleler istiyorlar.Ucuz arsa, yüksek maaşlı danışmanlık istiyorlar...İşin kötüsü; tüm bunların en kestirme yolunun Atatürk’e vurmaktan geçtiğini de biliyorlar!***Bize yani Atatürk ilke ve devrimlerine inananlara düşen görev ise belli:Özgürlüğümüz, hatta hayatımız pahasına bu alçakça saldırılara karşı koymak...Saldırganların gerçek yüzlerini sergilemek...Onların nihai hedeflerine ulaşmasını engellemek için tüm gücümüzle savaşmak...***Bir değil bin seçim kaybetsek de... Kaybetmeyeceğimiz değerlerimiz var.Dün Atatürk’e hakaret eden alçaklar bilmeli ki...Hepsinin adı daha ölmeden silinecek zihinlerden; ancak...Mustafa Kemal Atatürk’ü ve devrim arkadaşlarını öldürmeye “zaman”ın bile gücü yetmeyecek...***Biz yıllardır Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkarak, toplu iğne sahibi bile olmadık. Bu bağlılığı kişisel zenginliğe tahvil etmeyi aklımıza bile getirmedik.Tam tersine; akla hayale gelmeyecek bedeller ödedik.Bazı alçaklar ise ona durmadan küfretti ve küfrettikçe kazandı!Bu tarihi çelişki de Atatürk’ün varlığını armağan ettiği “Türk milleti”ne kapak olsun!
FARK!İran Cumhurbaşkanı Ruhani gelecek hafta Fransa’ya resmi bir ziyarette bulunacakmış. İran makamları, Elysee Sarayı’nda verilecek öğle yemeğinde şarap servisi yapılmamasını rica etmiş... Fransa’nın verdiği yanıt net olmuş:“Bu talebiniz, cumhuriyet ilkelerimize aykırıdır.”Sonuçta kahvaltıda buluşma formülü öne çıkmış ama İranlılar da bunu kabul etmemiş...Yani “şarap” yüzünden, ziyaretin iptali gündeme gelmiş!***Anımsayın; İran Cumhurbaşkanları yıllardır Türkiye’ye geldiklerinde Anıtkabir’e gitmeyi reddederler ancak bizimkiler “Bu, cumhuriyetimizin kurucusuna ve devletimize yapılan saygısızlıktır” diyemez!İşte; Fransa’yı yönetenler ile bizi yönetenler arasındaki fark...
156+162!Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Söz sırası Niyazi V.’de... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da soracaklarınız varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...“Abdullah Bey...Seksenimi geçeli yıllar oldu. Artık hastayım ve gidiciyim. Şu anda da hastanedeyim. Mustafa Bey’e bu sözleri telefonla yazdırıyorum. Dün saat dokuzu beş geçe, hasta yatağımdan kalktım, hastabakıcının koluna girip saygı duruşunda bulundum.O sırada düşündüm, ‘Onun koltuğunda kimler oturdu ya Rab?’ diye...Aklıma siz geldiniz; üzüldüm. Dedim ya bugün değilse, yarın; gidiciyim. Atama ilk şikayet edeceğim kişi siz olacaksınız.Nedeni; bu 318 günlük suskunluğunuzdur!Atama verecek hesabınız varsa, söyleyin ileteyim.”
GÜNÜN SORUSUHükümetin eğitim politikalarına yön veren Eğitim Bir-Sen, kızlı-erkekli karma eğitimin “insan fıtratı”na aykırı olduğunu öne sürmüş... Sorum bu “insancık”lara:Siz insansanız... Küçücük çocukların cinsiyetlerini öne çıkarmayan ve “kız-erkek” diye ayırmayan ülkelerdeki insanlar ne?
Basın özgürlüğü ödülünü kaptı, sansürcü başı oldu!Kimden mi söz ediyorum? Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’dan...Can, hakkında birkaç dava açılınca, sanki aleyhinde ilk dava açılan gazeteciymiş gibi çığlığı bastı...Günlerce kampanya gibi yayın yaptı, sonunda tüm basın özgürlüğü ödüllerini tek tek topladı.Ancak görünen o ki o da özgürlüğü sadece kendisi için isteyenlerden...Çünkü aldığı basın özgürlüğü plaketleri, henüz konuldukları vitrinlerde tozlanmamışken bizim “kahraman” Can, “sansürcü” oldu...Cumhuriyet yazarı ve ünlü ressam Bedri Baykam’ın, Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği yazısı taşra baskısında yayımlandıktan sonra İstanbul baskısında çıkarıldı... İnternet sitesinde de yayınlanmadı.***Çağrım Can’a ve Cumhuriyet’e basın özgürlüğü ödülü veren meslek kuruluşlarına:Eğer o ödülleri geri almazsanız, sansürcülüğe siz de ortak olmuş sayılırsınız!
GÜNÜN İSYANIKemal Kılıçdaroğlu , yayınladığı 10 Kasım mesajında Mustafa Kemal Atatürk’ten “Atam” diye söz etmiş... Kılıçdaroğlu, “Atam” ifadesini en son, genel başkan seçildiği günlerde kullanmış... Şimdi koltuğuna rakipler çıkmaya başladı ya; Atatürk yeniden “Atam” oluverdi! İsyanım kendisine:Beş yıldır yok saydığın Atatürk’ten medet umacağına, yine bölücülere, dincilere gitsene!