Sakın ha! üzülmeyin...

Biliyorum, üzgünsünüz... Kırıldınız, düş kırıklığına uğrayıp burkuldunuz, tüm hayalleriniz suya düştü... Oysaki ne düşler kurmuş, umut kuşlarının aldığınız milli piyango biletinin üzerindeki sayılara denk düşmesini ne kadar da çok istemiştiniz. Ama olmadı... Kısmet gelecek yıla imiş...
Bu kırıklığı kaç yıl yaşadık, kaç yıl biletlerin üzerindeki talihsiz sayıların oyununa geldik, bilmiyorum... Belki birçoğunuz bırakın büyük ikramiyeyi amortiye bile hasret kaldı. Ya onca soğuklarda uğruna inandığımız Nimet Abla gişesinin önündeki o umut dolu bekleyişler... Hepsi, ama hepsi boş umutlar peşinde koşmak imiş.
Ama hiç üzülmeyin... Daha da kötüsü var... Ya büyük ikramiye size çıksa idi? Bakın neler oluyor o zaman...

PARAYLA GELEN FELAKET

53 yaşındaki Mustafa Savgan’ın umudu çiçekçi bir kadının kendisine 2 lira harçlık vermesiyle başlamış. Bu parayla piyango bileti alan Savgan, 1978 yılının büyük ikramiyesini kazanmış. İlk iş olarak eşinden ayrılmak istemiş, ama başaramamış. Sonrasında ise paraların eşine kalmaması için hoyratça harcamaya başlamış. 150 memurun maaşını 2 ayda yiyip bitirdikten sonra İstanbul’a göz edip bir handa boğaz tokluğuna bekçi olmuş.
Denizli’nin Çivril ilçesindeki marangoz OK’nın dramı ise daha koyu. Çeklerini ödeyemediği için hapse girmiş, hapisten çıktıktan iki gün sonra da büyük ikramiyeyi kazanmış. Tabii o da ilk iş olarak eşini boşamış. Sonrasında bir şarkıcıyla tanışmış. Sonrası malum...
MS’nin yaşamı ise “Kaybedilme Kabiliyeti” adlı bir belgesele konu olmuş. MS’nin kapısını tam iki kez, 1979 ve 1984’te, şans kuşu çalmış. Kazandığı para dudak uçuracak denli büyük. Ama hazıra ne dayanır ki... Şimdi ayakkabı boyacılığı yapıyor...
Denizli’nin Sarayköy ilçesine bağlı Tırkaz köyündeki MS’nin dramı ise içler acısı... Hani ibret olsun diye “parayla gelen felaket” adlı bir film çekilse, cuk oturur.

MUTLULUK NEREDE

Edirneli SY, Manisalı YG, Antepli usta, Taşköprülü duvar işçisi, İzmirli hamal, İstanbullu işportacı vs... Hepsi de kaderin değil, paranın kurbanları...
Ama beterin de beteri var. Bu talihsizlik yalnızca bu coğrafyada olmuyor. ABD’li Jack Whittaker’in biletine de 2002 yılında 410 trilyon lira çıkar. ABD tarihinin en büyük ikramiyesini kazandıktan sonra 7 defa evi, 3 kez de arabası soyulan, içki ve kumar düşkünü “kovboy Jack” çevresindekilere “Herkesin bir fiyatı vardır” düşüncesiyle davranır. Dostlarından biri, içkisine uyku ilacı koyup 2 milyon dolarını çalar. Torunu Brandi Bragg, fidyecilerce hunharca öldürülür... Jack, bir süre sonra Virginia eyalet mahkemesine başvurarak, “Mutluyum, çünkü o uğursuz paradan kuruş kalmadı” diyerek iflasını verir...
Şimdi gel de yerli filmlerimizdeki, o, “parayla saadet olmaz” sözüne inanma...
Gerçi parasız da hiç olmuyor ama...