Sanatçının siyasetle imtihanı

"Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi" toplantısına katılan sanatçılar muhalif medyada topa tutuldu.

Sonunda Başbakan "Böyle bir lince izin vermeyiz, dağılın!" diye kükredi topa tutanlara.

Söz konusu sanatçılardan Zerrin Özer de topa tutanlara kafa tuttu. "Aklınızı alırım küçük beyinli cahiller!"

Sonunda topa girmek kaçınılmaz oldu. Sanatçının siyasetle imtihanı bitecek gibi değil.

Aynı şeyi "Akil Adamlar" heyetindeki sanatçılar da yaşamıştı. Onlara da yandaş, yalaka, ampul kafalı falan dendi.

Sertab Erener de Başbakan'ın arayıp albümünü beğendiğini söylediği için paylaşmıştı aynı kaderi.

Ortak arkadaşımız ses sanatçısı Güvenç Dağüstün'ün Sertab'a hitaben yazdığı sert yazı hâlâ aklımdadır.

Güvenç'i çok sevmekle beraber, o zaman "ya ne olacaktı ki?" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Sertab sonuçta bir pop şarkıcısı. Dünyanın her yerinde başbakanlar pop şarkıcılarını arar. Pop şarkıcıları da biraz fiyaka biraz da reklam olsun diye etrafa duyurmak ister bunu. Adı üzerinde, işleri popülerlik.

Siyasetçi de aynı kafada olduğu için, pop sanatçılarıyla yollarının kesişmesi sürpriz değil.

Hatta artık klipte oynayan siyasetçi bile var. Bakınız İngiltere Başbakanı David Cameron ve One Direction'un "One Way Or Another" klibi.

Bu sayede Cameron gençliği fethetmeyi, One Direction da şöhretine şöhret katmayı amaçlamış. Kazan-kazan yani.

Cumhurbaşkanlığı Vizyon Toplantısı'na katılan pop sanatçıları da benzer bir kazan-kazan amaçladı belki.

Tabii sırf sevdikleri ya da Başbakan'a kabalık etmek istemedikleri için katılmış da olabilirler. İşimiz niyet okumak değil.

Onlara kızmamız, sanatçının mutlaka "aydın" olması gerektiğine dair naif inancımızdan.

Sanatçıyı aydın yapan, güç odaklarıyla arasına mesafe koyabilmesi ve hepsine eleştirel bakabilmesi.

Ne var ki günümüzde başarılı bir pop sanatçısı olmak için aydın olmaya kesinlikle gerek yok.

Sesi güzel ya da iyi rol yapıyor diye popüler olmuş birinden mutlaka aydın tavrı beklemek yersiz.

Kütüphaneler devirmiş entelektüellerin bile kaçta kaçında görebiliyoruz aydınca bir tavır?

Sonuçta illüzyonlar dünyasında yaşıyoruz. En becerikli illüzyonistler en iyi siyasetçiler, kanaat önderleri, rol modelleri sayılıyor.

Ayrıca her vatandaş gibi meşhurların da var istedikleri partiyi destekleme özgürlüğü.

Tabii daha çok şöhret, daha çok para, daha çok araba, daha çok güç, daha çok imtiyaz ve ego tatmini isteme özgürlükleri de var.

Ama ben Zerrin Özer'in toplantıya iyi niyetle gittiğine inanmayı seçiyorum müsaadenizle. Bir lidere bir şekilde inandığı için.

Çok mu safım? Olabilir. Bugün en çok saflığa ihtiyacımız var. Üstelik Allah sizi inandırsın, hiç göründüğü kadar kolay değil.