Sandık başında hissedeceklerim...

Yarın sandık başına gideceğiz...  

Elimizde bir pusula, bir de mühür; vicdanımızın sesini dinleyeceğiz! 

Ben o sesi şimdiden duyuyorum: 

“Sakın ha” diyor, “Sakın, diktatörün partisine verme oyunu...” 

“Katile... 

Hırsıza... 

Rüşvetçiye... 

Çocuklarını pis işlerine alet edenlere... 

Koltuk gücüyle hakimin elinden paçalarını kurtaranlara... 

Dini bahane ederek karanlığa hizmet edenlere... 

Camide para toplayıp metresleriyle lüpletenlere... 

Demokrasi diye diye demokrasiyi, özgürlük diye diye özgürlükleri katledenlere... 

Atatürk’ün kurduğu ‘laik, demokratik, sosyal hukuk devleti’ne topyekûn savaş açanlara oy verme” diyor yüreğim... 

“Kindar bir nesil yetiştirmeyi kafalarına koyanlara... 

Kardeşi kardeşe kırdıranlara... 

Toplu iğnenin ucu kadar eleştiriye bile tahammül edemeyenlere... 

Hayatımızı zindana çevirenlere... 

Gezi’den öcü gibi korkanlara... 

Vatandaşın a...’sına koyan yandaş müteahhitlere ülkeyi peşkeş çekenlere... 

Maden faciasında 301 evladımızın ölmesini bile “fıtrat”a bağlayanlara... 

Soma’da acılı insanları tekmeletenlere, vatandaşı tokatlayanlara... 

400 bin kızımızı 15 yaşında okuldan kopartıp eve kapatanlara... 

Kızlı-erkekli, insanca yaşamamıza tahammül edemeyenlere... 

Kadın cinayetlerini patlatanlara... 

Trenlerde eşleri bile ayrı ayrı yolculuk etmeye zorlayanlara... 

Vapurlardaki kızlarımızı dikizleyip dedikodu üretenlere... 

“Komşularla sıfır sorun” diye işe başlayıp, coğrafyamızı kan gölüne döndürenlere... 

“Zenginleştik, dünya devi olduk” yalanını tedavüle sokup; zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapanlara... 

Üretim yerine tüketim ekonomisini kuranlara... 

İşçileri örgütsüz... 

Çiftçileri desteksiz... 

Esnafı çaresiz bırakanlara... 

Emekliye yılda iki kez bir simit parası kadar maaş artışını bile çok görenlere... 

Her seçim gecesi trafocu kedilerden medet umanlara... 

Muhalifsin diye seni işinden attıranlara, meslektaşlarını zindana tıktıranlara verme oyunu... 

Mahkeme kararlarını hiçe sayıp Atatürk Orman Çiftliği’ne kondurdukları KaçAk Saray’a 20 milyar lira harcayanlara... 

Halkın yoksulluğunu umursamadan her türlü şatafatı ve lüksü kendilerine hak görenlere verme... 

*** 

Ve elbette... 

Kırk yıldır ülkeyi kan gölüne çeviren... 

40 bin yurttaşımızın kanında parmak izi bulunan... 

Ancak bugün “solcuların salak kısmı”nın oylarını kapıp barajı aşmak için sosyalist ve demokrat ayaklarına yatan şovmen ırkçılara da verme... 

*** 

Atatürk’ün mirasını, Atatürk düşmanı ellere teslim edenlere... 

Altı Ok’u sadece amblemden ibaret sayıp o ilkelerin içini boşaltanlara... 

Üç-beş oy için tarikatlara, gizli servislere, büyükelçilere, bölücülere şirin görünmeye çalışanlara... 

Kendileri gibi düşünmeyen yurtseverlere “Oyları bölmeyin” diyerek küfredenlere ama “vatanı bölmeye hizmet ettiklerini” görmezden gelenlere de verme... 

ABD’nin talimatıyla partisinin yetkili organlarına danışmadan Ekmeleddin’i dayatanlara... 

Sonra da “Tıpış tıpış gidip oyunuzu vereceksiniz” diyerek dalga geçenlere... 

Her seçimden sonra yüzde 1’lik oy artışını bahane ederek, “Bu seçimden de zaferle çıktık” diye övünenlere verme oyunu... 

*** 

Yıllardır Meclis çatısı altında oldukları halde; 13 yıldır AKP’ye stepne olmak dışında hiçbir işe yaramayan... 

Valilik tabelalarındaki T.C’nin kaldırılmasına...  

“Andımız”ın yasaklanmasına... 

Ege’deki adalarımızın yağmalanmasına bile seyirci kalan... 

Vatanı bölmeye çalışanlar karşısında somut hiçbir girişimde bulunmayan tatlı su milliyetçilerine de verme...” 

*** 

Yarın seçim günü; sandık başına gideceğiz... 

Elimde bir pusula, bir de mühür; vicdanımın sesini dinleyeceğim birkaç saniye! 

Peki; kime vereceğim oyumu? 

Peşin söyleyeyim: 

Benim oyum böylesine “kirli bir düzen”de zaten yok hükmünde olacağı için... Onu, “var kılabilecek” bir partiye vereceğim... 

Yarının partisine! 

*** 

Bana kızan dostlar... 

Hatalıysam... Lütfen beni bu hale getiren partinize telefon ediniz! 

GÜNÜN SORUSU 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivas’ta yaptığı konuşmada “Bu seçim, kurtuluş savaşıdır” demiş... Sorum kendisine: 

İktidarda tam 13 yıldır sizin partiniz olduğuna göre; ondan mı kurtulacağız? Tamam; yandaşlarınız dönüyor, biliyoruz da... Yoksa siz de mi döndünüz? 

MUHABİR ARKADAŞA RİCAMDIR! (156+40)  

Yarın seçim var; herkes gibi Abdullah Bey de kullanacak oyunu... Sonra kameraların karşısına geçip demokrasinin erdemlerinden söz edecek... 

Diğerlerinden umudum yok ama Abdullah Bey’i izlemekle görevli Ulusal Kanal muhabirinden ricam var... 

Abdullah Bey tam kurum kurum kurulurken “Huber’in masraflarını ödediniz mi? Yeni ev için 20 milyon lirayı nereden buldunuz? Suudi Kralı’nın yıllar önce verdiği pahalı hediyeleri ne yaptınız?” diye sor kardeşim... 

Bunları soramıyorsan sadece “Mustafa Mutlu” diye seslen; o anlar! 

Seslen ve kaç... 

Sakın korumalara yakalanma! 

GÜNÜN İSYANI 

Oy hırsızları bu seçimlerde mesaiye erken başladı: Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan dün Sakarya Serdivan’da iki oy çuvalının ve mührün çalındığını öne sürdü. Kazan’ın iddiasına göre sahte imzalarla teslim edilen çuvalların kimler tarafından nasıl kaçırıldığı ise bilinmiyor... İsyanım ayyuka çıkan hırsızlık vakalarına karşın hiçbir önlem almayan YSK’ya: 

Sizin hiçbir suçunuz yok, değil mi?