‘Şanlı şerefli Büyük Altay’

‘Şanlı şerefli Büyük Altay” sözü bana ait olmadığı gibi, sadece Büyük Altay’a gönül verenlerin sıradan bir tezahüratı da değildir.

 Bu söz, Kurtuluş Savaşı kahramanı Fahrettin Kerim Paşa’ya “Altay” soyadını verirken Ulu Önderin söylediği sözdür.

 Soyadı Kanunu çıkıp Meclis’in Ulu Önder’e “Atatürk” soyadını vermesi üzerine, mil-yonlarca Türk gibi kendisini kutlayan Fahrettin Paşa’nın telgrafına verdiği cevapta Ulu Önder;

  “Ben de seni tebrik eder; Altay gibi şanlı, şerefli günler dilerim” demiştir.

 Ülkenin en karanlık günlerinde kurulan, kırk bir yıl şimdiki adı “Süper Lig olan” ligde oynayan, Türkiye Kupası’nı kazanan ilk  Anadolu takımı, Türk sporunun tarih şuuru ve gururu olan Büyük Altay bugün kendisine sahip çıkması gerekenlerin ilgisizliği ve vurdumduymazlığı sebebiyle olması gereken yerde değildir.

Bu durum, bölücülere göz kırpan bazı kent yöneticilerini rahatsız etmiyor olabilir.

Ama unutmayalım ki Altay, “Şu çılgın Türkler” kitabının yazarı Turgut Özakman’ın söylemiyle “Atatürk’ün takımıdır”.

Bir kısım kent yöneticilerinin Altay’a sahip çıkmamasını anlıyorum. Zira Altay Ege’de “Milliyetçiliğin” meşalesidir. Bu aynen Cumhuriyetin bazı kurumlarının rahatsız etmesi gibi, bazılarını rahatsız edebilir.

Altay’ın kurucuları arasında Mustafa Necati, Vasıf Çınar, Şükrü Saracoğlu, Baha Esad Tekand, Nejat Evliyazade gibi birçok ünlü siyasetçi ve devlet adamı vardır.

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgaline karşı çıkmak için kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti’nin kurucuları arasında, yine Altay Kulübü’nün kurucularından Hüseyin Vasıf Çınar Bey de vardır.

Bu cemiyet, Kuvayı Milliye hareketinin başlamasını sağlamış ve İzmir’in Yunanlılar tarafından  işgaline karşı koymuştur.

Altay, şerefli bir koca ülkünün parlayan yıldızıdır.

Kulübün ilk kuruluş masraflarının karşılanması için gerekli parayı da Atatürk’ün son Başbakanı ve 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar vermiştir.

Rahmetli babam Mekteb-i Sanayi’li Bekir Mengü gibi, rahmetli Başbakan Adnan Menderes de Altay’ın eski kalecilerindendir.

Böyle tarihi geçmişi olan Büyük Altay bu yıl kuruluşunun 101. yıldönümünü buruk kutluyor.

Türk spor tarihine bakın, asırlık geçmişi olan kaç kulüp sayabilirsiniz?

Ancak günümüzde, İzmir’i yönettiği söylenen kişi ve kurumlar, böyle bir kulübe sahip çıkmamaktadır.

Şu anda İzmir kulüplerinin maç yapabileceği kendilerine ait stadyumları bile yoktur. Alsancak ve Atatürk statları ölüme terk edilmiştir. Onarılıp hizmete açılması için bir çalışma yapılmamakta, hazırlanan projeler ise görmezden gelinmektedir. Siyasi kimlik taşıyanlar, yeni stat yapımı konusunda havanda su döv-meye devam etmektedirler.

Bu ayıp, İzmir kulüplerine ve özellikle de Ege’de dil, tarih ve ülkü birliğine dayalı Milliyetçiliğin meşalesi olan Büyük Altay’a sahip çıkmayan kent yöneticilerinindir.

Süper Lig’de oynayan Altay, İzmir kenti için bir ekonomik canlılıktır. Bir İzmir kulübünün devamlı olarak Avrupa kupalarında oynayabilecek hale gelmesi, en az EXPO kadar önemlidir.

Dünyada “Barselona kenti mi, yoksa futbol kulübü mü daha çok bilinmektedir?” diye bir araştırma yapın, hiç şüpheniz olmasın Barselona Futbol Kulübü “daha çok bilinen” çıkacaktır.

O nedenle Atatürk’ün partisinin İzmir kenti yöneticileri, bölücülere gösterdikleri sıcaklığı, Büyük Altay’a ve diğer İzmir kulüplerine de göstermek zorundadır.

Onlar bu sıcaklığı göstermemekte direnirlerse inancım, onların esirgediği bu sıcaklığı demokrasinin ve cumhuriyetin yılmaz savunucuları olan İzmirliler gösterecektir.

Hadi İzmirliler, 101 yıllık çınarı layık olduğu yere yükseltelim ki, o semalarda parıldasın.