Satmak bile zor

Ağustos ayı başında köylüler, kuru incir fiyatlarını konuşuyorlardı. Birisi tahminime göre kilosu 250 lira olarak açıklanır, dedi. Yaylada incir yetiştiren posbıyıklı Mustafa, Tariş 170 – 180 lira olarak açıklar herhalde dedi. İki üç hafta geçmedi Tariş aynı alım fiyatını açıkladı. Sanayi tesisleri elinden alınmış ve parasal kaynakları kurutulmuş olan Tariş’in piyasayı düzenleyici rol oynayabilmesi sevinilecek bir durum.

İncir satışları başlayınca Bakkal Ali’ye fiyatı sordum. Kalitesine göre 170-230 lira arasında satılıyor, dedi. Tahminler doğru çıkmıştı ve üreticiler oluşan fiyatlardan memnundu.

İncirlerin olgunlaşıp kurutulmaya hazır halde geldiği zaman diliminde herkes sabahın erken saatlerinde bahçelere koştu ve hummalı bir faaliyet gösterdiler.

Köy kahvesi bile çoğu zaman açılmadı.

Üzerlerinde kasalarla vızır vızır dolaşan kamyonetler evlerin önünde durup alım yaptılar. Bu arada çevre köylerde uygunsuz tavırları görülen bazı araçların plakaları bildirilerek komşu köyler dolandırıcılığa karşı uyarıldı.

Köylülerin büyük emek harcayarak yetiştirdiği incirlere çeşitli yollarla çökmeye çalışanlar olduğunu da duydum. Söyleşiler sırasında dile getirilen bazı örnekleri aşağıda sıralıyorum.

HALİL’İN ANLATTIKLARI

Benim sattığım incirlerin parası 35 bin lira tutuyordu. Parayı nakit vermek istediler. Ben sizden nakit para almam, dedim. Parayı vereceğim IBAN hesabına bankadan havale edin, ben paranın hesaba geçtiğine ilişkin mesajı gördükten sonra aldığınız malı götürebilirsiniz, demiş. Ben sahte parayı nasıl ayırt edeyim, dedi. Saydığım paranın arasına 5-10 bin lira sahte para koymuşlarsa ben yandım demektir. Bu yolla kendimi güvenceye aldım diye anlattı.

HİMMET’İN ANLATTIKLARI

Alıcı kılığında gelmiş dolandırıcılar incirleri tartarken hile yapıyorlar. Biz yıllardır bu işin içindeyiz. Biraz kasanın üzerine de yığılırsa bir kasa incir 35 kilo kadar gelir. Altı kasa inciri tartıp 95 kilo geldi deyip hesap görmeye kalkışmışlar. Yarı yarıya eksik tartıyorlar. Elektronik teraziye telefonla müdahale ediyorlar, dedi. Ayağıyla oynayıp terazinin ayarını değiştiriyorlar, dedi.

Bu konuyu yakınım olan uzman bir kişiye sordum. Elektronik olarak müdahalenin mümkün olduğunu söyledi. Terazinin parametreleri değiştirilerek az veya çok tartması sağlanabilir, dedi. Yeni üretilen bir terazinin kalibrasyonu Devlet kurumu olan Türk Standartlar Enstitüsü tarafından kalibre edilmiş (ayarlanmış) bir terazide tartılan ağırlıklar kullanılarak yapılıp öyle satışa sunulur, denildi. Ancak bu işlerden biraz anlayan bir kişinin parametreleri teraziyi eksik tartacak şekilde değiştirmesinin mümkün olduğunu söyledi.

Ayrıca terazinin doğru tartması için yatay durması gerekmektedir. Aygıtın üzerine yerleştirilmiş su terazisindeki hava kabarcığının üstteki halka içinde olması halinde terazi yataydır. İncir yetiştirilen yerler genellikle yamaç ve dağ köyleridir. Buralarda arazi eğimlidir. Dikkat edilmezse doğru ayarlanmış bile olsa, yatay konumda durmayan bir terazi yanlış tartacaktır. Tartım ve hesap kitap işleri çoğu kez bir kamyonetin üzerinde yapılmaktadır. Başta yatay durumda olan terazi, tartılan kasalar belirli yönde dizildiğinde, kamyonetin süspansiyon sisteminin esnemesi nedeniyle denge bozulabilir. Alıcılar birkaç kişilik ekip halinde dolaştığından aracın belirli yerlerini işgal ederek de teraziyi etkileyebilir. Satıcının tek başına her bir kasanın kaç kilo geldiğini, toplamının ne kadar olduğunu anında hesaplama olanağı yoktur. Sonuçta alıcıların dediğini kabullenmek zorunda kalabilir.

Büyükşehir Belediyelerinin kırsal mahallelerin uygun yerlerine kalibre edilmiş kantarlar koyarak köylülerin ürünlerini tartıp ambalaj kabı üzerine yapıştırılacak bir fiş vermesi işleri kolaylaştırır.

İBRAHİM’İN BAŞINA GELEN

Emekli bir polis amiri olan İbrahim’in alıcıların tartıda hile yaptıklarını sezince “şimdi jandarmayı çağırıp sizi içeri attırmadan def olup gidin!” diyerek onları kovduğu söylendi.

OSMAN’IN ANLATTIKLARI

Beş kişi geldiler avluya. Baktım tarttıkları kasalar hep eksik geliyor. Ben gittim eski kantarı getirdim. Bir de bununla tartılsın bakalım, dedim. Bu arada hanıma işaret etmiştim. Adamlar bir iki kişi olsa gücüm yetecek ama beş kişiyle kavga edilmez ki. Biz münakaşaya başlayınca, hanım üst kattaki hayatta elinde çifteyle belirdi ve “defolun gidin buradan” diyerek kovdu onları. Malımızı ve canımızı öyle kurtardık diye anlattı.

Köylüler domuzlardan şikayetçiydi, şimdi de çakallar türedi. Dağdaki masum yaban hayvanlarından söz etmiyorum, bunlar iki ayaklı çakallar.