Savaşın yayılma riskine karşı bölgesel birlik

Gazze’ye ABD destekli İsrail saldırıları 3 ayı doldurdu ve aralıksız devam ediyor. İsrail’in barbarca saldırılarında 22 bin Filistinli yaşamını yitirdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken “tansiyonu düşürme” iddiasıyla dördüncü kez bölgede. Gazze’deki soykırımın baş sorumlusu ABD İsrail’e destek olmak için Doğu Akdeniz’e binlerce asker, savaş gemisi ve uçak yığdı. İsrail'e 10 bin tondan fazla silah ve mühimmat gönderdi. Ateşkes çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi kararlarını iki kez veto etti ve hatta İsrail’in 2,3 milyon Filistinlinin Gazze'den Sina çölüne sürülmesine destek verdi. Birleşmiş Milletler'e göre Gazze nüfusunun %85'i yerinden edilmiş durumda ve yaklaşık yarısı açlıkla karşı karşıya. Bu etnik temizlik ve soykırımın sorumlusu olan Biden yönetiminin aksi yönde açıklamaları koca bir yalandan ibarettir.

Emekli İsrailli Tümgeneral Yitzhak Brick geçen Kasım ayı sonunda Jewish Information Syndicate'e verdiği demeçte "Tüm füzelerimiz, mühimmatımız, hassas güdümlü bombalarımız, tüm uçaklar ve bombalar, her şey ABD'den geliyor" açıklamasında bulunmuş ve "Musluğu kapattıkları anda savaşmaya devam edemezsiniz. Hiçbir kabiliyetiniz kalmaz. Herkes ABD olmadan bu savaşta mücadele edemeyeceğimizi anlıyor. Nokta" diye eklemişti (toussus.net).

SAVAŞIN BÖLGEYE YAYILMA RİSKİ

Batı basını son günlerde yaşanan gelişmeleri Ortadoğu’da savaşın bölgeye yayılacağı şeklinde değerlendiriyor. Fransız basınından bazı başlıklar şöyle: Courrier İnternational “Orta Doğu'da bölgesel bir savaş riski giderek artıyor”, Humanite “Gazze'de Savaş: Ortadoğu Çatışmanın Eşiğinde”, France tv info “İsrail ve Hamas arasında savaş: bölgesel bir savaş korkusu”, Tf1 İnfo “Batılılar bu durumun Orta Doğu'ya da sıçramasından korkuyor”, France 24 “İsrail-Hamas savaşı: Bölgesel tırmanma tehdidi giderek büyüyor”. Aynı başlıkları İngiliz ve Amerikan basınında da görüyoruz. 27 Aralık'ta CNN’in haberi şöyle: "ABD askerlerine ve ticari gemilerine yönelik artan saldırıların yanı sıra İran ve vekillerinin de sıklıkla karıştığı olaylar, İsrail'in Gazze'deki savaşının ciddi siyasi ve ekonomik sonuçları olacak bölgesel bir yangına dönüşebileceği yönündeki yeni endişeleri arttırıyor".

Son 30 yıldır bölgede saldırı ve işgallerle bir milyondan fazla insanı katleden ABD, bugün de İsrail’e verdiği destekle savaşın bölgeye yayılmasının önünü açıyor. Gazze’deki soykırım ile birlikte hedefte Lübnan, İran, Yemen, Suriye ve özellikle de Türkiye var. Son gelişmelere baktığımızda bölgede gerilimin yükseldiğini görüyoruz. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde PKK/YPG terör örgütlerinin saldırısında 12 Mehmetçiğimizin şehit edilmesi, İsrail'in Suriye'ye düzenlediği hava saldırısıyla İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanı Seyyid Razi Musevi’nin öldürülmesi, Bağdat’ta İran’a yakınlığıyla bilinen Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) içinde yer alan Harakat Hizballah al-Nujaba’ın lideri Ebu Takva’nın ABD’nin hava saldırısıyla öldürülmesi, Lübnan'da Hamas'ın iki numaralı yöneticisi Salih Aruri’ye Beyrut’ta düzenlenen suikast, tam da Türkiye’ye gelecek İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ziyaretinden bir gün önce Kirman’da General Kasım Süleymani'nin ölümünü anma töreni sırasında bombalı saldırı düzenlenerek 84 İranlının katledilmesi. Sadece son 15 günde bölgede gerilimin artırılmasına yönelik yaşananlar.

Diğer taraftan Yemen’de resmi adıyla Ensarullah olarak bilinen Husiler, İsrail'in Gazze'de devam eden katliamına karşılık denizcilik taktikleriyle İsrail’e yapılan silah sevkiyatını büyük ölçüde azaltmayı başardı.

ABD Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda ve İngiltere ile birlikte (Aralarında Fransa’nın olmaması dikkat çekici) İsrail soykırımını durdurmaya yönelik Kızıldeniz’de ABD’nin ticari gemilerine saldırıları nedeniyle Husileri tehdit eden ortak bir açıklama yayımladı.

TALİBAN’A YENİLDİNİZ HAMAS’A DA YENİLECEKSİNİZ

ABD’nin “tansiyonu düşürme” söylemi bir palavradan ibaret ve bir çıkmaz içinde olduklarının ifadesidir. Hamas’ın Gazze direnişi İsrail’i perişan etmiştir. Nasıl ki ABD Afganistan’da Taliban’a yenildi, İsrail de Gazze’de Hamas’a yenilecektir. Zafer direnen Filistin halkının olacaktır. Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert geçen ay bunu itiraf etti.

Aralık sonunda Haaretz'de yazdığı "Kaçırılanların canlı iadesi karşılığında savaşı durdurun" başlıklı makalesinde “Netanyahu ve hükümet üyelerinin Hamas’ın askeri operasyonlarla ortadan kaldırılabileceği yönündeki iddialarının gerçekçi olmadığını” belirtti. Olmert İsrail'in önünde iki seçenek olduğunu vurguladı: “Ya ateşkesi kabul edecek ve Hamas'ın elindeki esirleri takas yoluyla geri alacak ya da savaşa devam edecek ve savaş Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine ulaşamadan ve esirlerini geri alamadan sona erecek”.

BATI GERİ ADIM ATMAYA BAŞLADI

Avrupa Birliği ülkeleri arasında İsrail’in katliamlarına karşı çelişkiler devam ederken Birliğin Dış Politika Şefi Josep Borrell cumartesi günü yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze'de başlattığı savaşın ardından Lübnan'ın bölgesel bir çatışmanın içine çekilmemesi uyarısında bulundu.

Yıl sonunda İsrail, Filistin ve Lübnan’ı ziyaret eden Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna “İsrail ile ülkenin kendini savunma hakkını kullanma biçimi konusunda görüş ayrılığımız var.” açıklamasında bulundu. Fransız diplomasi şefi cuma günü CNN'e verdiği demeçte "Gazze Filistin toprağıdır ve gelecekteki Filistin devletinin bir parçası olacaktır (...) Gazze'nin geleceğine karar vermek İsrail'e bağlı değildir” dedi. 

Ukrayna’da bir çıkmaza giren ABD ve destekçileri Avrupa ülkelerini Gazze’de de aynı sonuç bekliyor. ABD bölge ülkelerinin birlikte hareket etme çabalarını engelleyemeyecektir. Dünyada olduğu gibi bölgemizde de artık dengeler Atlantik güçlerinin aleyhinedir. Savaşın bölgeye yayılma riski olmakla birlikte bu risk Çin ve Rusya’nın da desteğiyle bölge ülkelerinin ittifakını hızlandıracaktır.