Savcıdan Cumhuriyet’e 15 suçlama

'Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'', ''Sokaktaki Tehlike'', ''Cadı Avı Başladı'', ''Türkiye Kaosta'' ve''Eksik Demokrasi'' manşetlerinin soruşturma konusu olduğu öğrenildi. Gazete haberleri, köşe yazıları ve gazete mensuplarının sosyal medya paylaşımları incelendiğinde, gazetenin yayın politikasının tam aksine bir duruşun gözlemlendiği, bu duruşun gazete yönetiminin değişmesi sonrasına rastladığı, FETÖ'nün çıkarlarına olan yazı, haber ve paylaşımlar yapılarak terör örgütü ile gazete arasında bir ilişki bulunduğu iddia edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosunca yürütülen soruşturmaya dair dosyaya göre suçlamalar:

  1. Cumhuriyet gazetesi iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberleri yayımladı. Bu yayınları ise manipülasyon ile gerçeği perdeleyerek yaptı.
  2. FETÖ'nün sosyal medyada manipülatif bir şekilde kullandığı ''Fuat Avni'' hesabında yaptığı tüm asılsız ve sahte paylaşımların, Cumhuriyet gazetesi tarafından haberleştirildi.
  3. Ergenekon soruşturması sürecinde FETÖ'nün defalarca Cumhuriyet gazetesini hedef aldığının altı çizildi. 17-25 Aralık olaylarının ise dönüm noktası olduğuna dikkat çekilerek Ergenekon savcılarının Can Dündar ile görüştüklerinin belirlendiği kaydedildi. Gazetenin bir değişim süreci yaşadığı bu süreci kapsamında Mustafa Balbay'ın gazetedeki yayınlarına son verildiği ifade dedildi. Balbay'ın konuyla ilgili açıklamaları ile şüpheli avukat Akın Atalay'ın cevapları dikkate alındığında, gazetenin bir proje dahilinde değişime zorlandığı sonucuna varıldığı da ifade edildi. Gazetenin yayın çizgisinin görev değişikliklerinin ardından farklılaştığı, FETÖ kaynaklı haberleri manşetine taşıyarak, terör örgütlerinin propagandasını yaptığı ifade edildi.
  4. ''Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'' manşetine dikkat çekildi 15 Temmuz darbe girişiminde ''Yurtta Sulh Konseyi'' adını kullandığı belirtilerek, Cumhuriyet gazetesinin de 25 Temmuz'da ''Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'' manşetiyle TSK ve emniyet güçlerinin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekat ve operasyonları "savaş" olarak yansıttığı dosyada yer aldı.
  5. Gazetenin 17 Temmuz'da ''Sokaktaki Tehlike'' manşetiyle darbe girişimine karşı gelen millet üzerinden toplumu kamplaştırmaya çalıştığı, 19 Temmuz'da ''Cadı Avı Başladı'' manşetiyle devletin darbecilere yönelik hukuki mücadelesini sulandırdığı, aynı haberde ''Meydanlarda demokrasiden söz eden yok'' ara başlığıyla demokrasi nöbeti başlatan ve darbe girişimine alanlarda tepkisini gösteren vatandaşları hedef gösterdiği anlatıldı.
  6. Gazetenin darbe karşıtı gösterileri "nefret'', FETÖ'den açığa alınıp ihraç edilenleri ''tasfiye'' olarak nitelendirdiği öne sürülerek, 8 Ağustos'ta ''Eksik Demokrasi'' manşetiyle ayrışmayı körüklemeye yol açabilecek şekilde Yenikapı mitinginin hedef alındığı savunuldu.
  7. Darbe girişiminin hemen ardından gazetenin, 16 Temmuz'da ''Türkiye Kaosta'' başlığıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'e konuşmasını, "Doğan'la mecburi barış" olarak gösterdiği, ayrıca halkın askerlere karşı direnişini "kaos" olarak nitelendirdiği aktarıldı.
  8. Darbe girişimi sonrasında FETÖ'nün darbe nedenlerinden birinin de YAŞ kararları olduğu, gazetenin ise olayı 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün öncesinde "Tasfiye beklentisi-YAŞ'ta gündem paralel olacak" şeklindeki haberle duyurduğu kaydedildi.

ŞÜPHELİLERE YÖNELİK SUÇLAMALAR

9. Gazetenin yazarlarından gözaltında bulunan Aydın Engin'in, darbe girişiminden 2 gün önce "Cihanda sulh, peki yurtta ne?" başlığıyla yazı kaleme aldığı, 9 Ağustos'taki "Hrant'ı da cemaat öldürmüş öyle mi?" başlıklı yazısında ise MGK ve bağımsız mahkemelerce terör örgütü olarak kabul edilen FETÖ'den ''cemaat'' diye bahsettiği, Dink cinayetine ilişkin gerçekleri sulandırmaya çalıştığı, yazısındaki "Dink'in yargılandığı davalarda mahkeme salonunda yer tutan, adliye binasını kuşatanların safında yer alan Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Bedri Baykam gibi yiğitler de FETÖ üyesi olsalar gerek" şeklindeki ifadesi üzerine Baykam'ın tekzip metni yayımlandığı ifade edildi. FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesi aynı manşetleri attı

10. Ankara'da 18 Şubat 2016'da yapılan bombalı saldırıya ilişkin Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinin "Devletin kalbine bomba'', 16 Şubat 2016'da da ''Azez düğümü'' manşetiyle çıktığına da dikkat çekilerek, FETÖ'nün yayın organı olarak hareket ettiği aktarıldı.

11. Cumhuriyet gazetesine yönelik suçlamalardan bir diğeri, MİT TIR’ları haberi. Oray Eğin'in 22 Kasım 2015'teki yazısında, MİT tırları haberini gazeteye FETÖ'nün servis ettiğini yazarak, şüpheli Akın Atalay hakkında bazı önemli iddialara yer verdiği ifade edildi. MİT tırlarına ilişkin yaptıkları yayımlarla ilgili yargılanan o dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olan şüpheli Can Dündar'ın 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı da dosyada yer alıyor.

12. Kadri Gürsel'in darbe girişiminden üç gün önce 12 Temmuz 2016'da, "Erdoğan babamız olmak istiyor" başlıklı yazısında, ''Madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye'nin bütün ihtiyacı, Tunus'taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcıma çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin" ifadeleriyle örtülü ya da subliminal mesaj yöntemiyle darbeyi işaret ettiği ileri sürüldü.

13. "40 yıldır izliyorum Gülen hareketi terör örgütü değildir" Hikmet Çetinkaya'nın 31 Ekim 2015'te Zaman gazetesine verdiği röportajda, "40 yıldır izliyorum Gülen hareketi terör örgütü değildir" şeklindeki ifadesiyle FETÖ ile yakınlaştığı ve iş birliği yaptığı,

14. 25 Ocak 2015'te, Can Dündar'ın, "17 Aralık kumpası talimatını veren" eski cumhuriyet savcısı Celal Kara'yla yaptığı röportajada Kara'dan övgüyle söz edildiği de hatırlatıldı. Can Dündar'ın, 3 Aralık 2013'te "Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin" başlıklı yazısında kullandığı ifadelerde, 17 ve 25 Aralık süreçlerinden daha önceden haberi olduğu şüphesini uyandırdığı, 24 Aralık 2013'teki "Piyonlar devrildi, sıra şahlarda" başlıklı yazısının da FETÖ/PDY örgütünün nihai amacına hizmet ettiği yönünde bir algıya yol açtığı iddia edildi.

15. Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın son bir yıl içerisinde sosyal medya yaptığı paylaşımlarda soruşturmanın konuları arasında. Atalay'ın dosyada bulunan bazı paylaşımlardan bazıları:

''Zaman gazetesinin yönetiminin kayyuma devredilmesi hukuksuzdur. Amasız, fakatsız, kesinkes karşıyız. Hükümeti devirmeye ya da görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek suç değildir. Bu eylemin cebir ve şiddet yoluyla yapılması suçtur. GS-TS maçını yöneten hakeme gösterdiğimiz tepkinin onda birini, ülkeyi yönetenlerin rezil politika ve uygulamalarına da gösterebilsek... Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasının anlamı şudur: Önce idam edelim, daha sonra yargılarız.''