Sayın savcılar neredesiniz?

Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinin 8. fıkrası “Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” demektedir. Hani sizler düzmece gazete haberlerini ihbar sayıyorsunuz ya, benim aşağıda sunacaklarım, düzmece falan değil aynı ile vaki.19 Ekim 2009 tarihinde bir grup PKK’lı Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geliyorlar ve “Buraya (yani Türkiye’ye) PKK lideri Abdullah Öcalan’ın emriyle geliyoruz. Öcalan’ın adına geliyoruz, liderimiz Öcalan” diyorlar.Bundan bir gün sonra, yani 20 Ekim 2009 da, o tarihte Başbakan olan Tayyip Erdoğan çıkıp, “ Dün Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye’de bir şeyler oluyor, iyi güzel şeyler oluyor, umut verici gelişmeler oluyor” diyor. Önceki dönem Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç terör örgütünün 40 bin kişinin ölümünden sorumlu elebaşı ve örgütünü övmek için Amerika Birleşik Devletleri’nde katıldığı bir toplantıda “Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarttık” buyurmuş. Bir başka AKP üst yöneticisi Yalçın Akdoğan, “Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var” diyerek aslında kendi düşünce kapasitesini ortaya koyan bir açıklamada bulunuyor.Bir başka AKP’li büyük deha Prof. Dr. Yasin Aktay ise “Abdullah Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor” kehanetinde bulunmuş.Bir diğer AKP’li kifayetsiz muhteris Beşir Atalay ise “ Öcalan’ın mesajları bizimde düşüncemiz” diyerek düşünce kapasitesini ortaya koyarken, terör örgütünün propagandasını yaptığını fark edememiştir.Asıl çağın yalakası “Jöleli” namıyla maruf Yiğit Bulut “Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor” vecizesini yumurtlamıştır.Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılıp yok olması, ya da en azından Sevr’in yaşama geçirilmesi ham hayaliyle yaşayan bir başka düşünce adamı(!) Ethem Mahçupyan ise “Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir insanlardan birisi” cümlesini sarf ediyor.Avukat meslektaşım Cihan Kavlak “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu” isimli eserinin 398. sayfasında yer alan “....kişilerde örgüte sempati duyulmasını sağlayacak hareketler gerçekleştirilmesi, örgütün faaliyetlerine yakın hissedilmesini sağlayacak duyguların yaratılması, örgüte karşı duyulan husumetin ortadan kaldırılması neticesini doğuran fiillerin yapılması, örgütün amaçlarını meşru olarak gösterilmesi gibi faaliyetler anlaşılmalıdır” şeklindeki açıklamasıyla, AKP’li yetkililerin belirttiğimiz düşünce ve eylemleri atıf yaptığımız bu anlatımlarla birebir uyuşmaktadır. Bu söylemler, Türk milleti içinden yeni bir millet çıkartarak ayrıştırmayı sağlamaya çalışan terör örgütü ve onun elebaşını bu topluma sempatik gösterme çabasıdır. Başı sonu belli olmayan gazetelerde bilerek ve isteyerek çarpıtılmış haber ve yazılardan hareketle soruşturma başlatan Sayın Savcı, önce Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı olduğunu, bu ülkenin anayasasını korumakla görevli olduğunu hatırlamalıdır.Etnik milliyetçilik yaparak Türkiye Cumhuriyeti toprakları üstünde ayrı bir devlet kurmayı kendisine amaç edinmiş bir örgüt ve onun liderini topluma sempatik göstermeye kimsenin hakkı yoktur.Bu suçtur.Nitekim daha önce yukarıda belirttiklerimiz ve buraya alamadığımız birçok açıklamalar örgütün amaçlarının meşru olduğu yolunda toplumda bir algı yaratacaktır. Bu açıklamalar ve bütün bunların yanında devletin eli silahlı terör örgütüyle görüşmesi örgütü toplum indinde meşrulaştıracaktır.Elinde silah olanla, terör örgütüyle hiçbir hükümet müzakere etmez. İngiltere etmemiştir. IRA silahı bıraktığını resmen ilan edip uluslararası mercilere silahlarını teslim edinceye kadar muhatap alınmamıştır. İspanya da etmemiştir.İşte AKP iktidarı, eli silahlı terör örgütüyle görüşerek onu muhatap alarak ve mensupları eliyle terör örgütüne güzellemeler yaparak suç işlemişlerdir.Cumhuriyetin savcıları, hadi artık harekete geçin.Terör örgütünü öven, onu meşrulaştıranları kulağından tutup yargının önüne çıkartın.