Seçim aritmetiği mi, matematiği mi? (TAMAMI)

Seçim aritmetiği mi, matematiği mi?

Biz çocukken, rağbet gören bir bulmaca vardı: Bir karenin köşeleri, kenarlarının orta noktaları ve merkezinden oluşan dokuz noktayı, eli kâğıdın üstünden kaldırmadan çizilecek dört doğru parçasıyla birleştirmek. Doğru parçalarını, karenin içinde kalarak çizmeye çalışırsanız, böyle bir çizimin mümkün olmadığını görürsünüz. Çözüm, ancak doğru parçalarından bazılarını uygun biçimde karenin dışına taşırarak elde edilebilir. Bulmacadan hisse, bazı sorunların, alışılmış ya da doğal kabul edilen çerçevenin dışına çıkmadan çözüme kavuşturulmasının olanaklı olmadığıdır.
Ne zaman seçimlerde “oy bölmek”ten söz edilse, nedense aklıma hep bu bulmaca gelir.

Anayasa Referandumu: Aritmetik mi, matematik mi?

2007 seçimlerinin ertesinde, AKP hükümeti aceleyle Anayasa değişikliğini ve “türban sorunu”nu gündeme taşıdı. Bu sorunlar “sınandıktan” sonra, üstlerinde çok da ısrar edilmedi. Önce bu girişimlerin önündeki engellerin temizlenmesine ihtiyaç duyuldu ki, Bush ve Erdoğan'ın Kasım 2007'de Oval Ofis'teki görüşmelerinde, “Ergenekon Tertibi”nin düğmesine basılması talimatı verildi. Bu operasyonun dalgaları belli bir noktaya ulaştıktan sonra, yolun artık açık hale geldiği sanısıyla, bu sefer de “açılımlar”a girişildi. Ama açılımların hepsi giriş aşamasında kaldı. Bu dönemde, kesintiye uğramaksızın sürdürülen tek açılım, “Ergenekon Operasyonu” oldu. AKP'nin en yetkili ağızları, içinde bulunulan yasama döneminde Anayasa değişikliği fırsatının artık kaçmış olduğundan söz etmeye başladılar. Sonra birdenbire bir yerde yeniden bir düğmeye basılmış gibi, kısmi Anayasa değişikliği gelip, gündemin birinci maddesine oturdu.

AKP'nin fırsat kaçtı söylemi, muhalefet partilerinin aldıkları oyların aritmetik toplamının, bir Anayasa değişikliğinin referandumda onaylanmasını olanaksız kıldığı çıkarımına dayanıyordu. Oysa ABD Büyükelçisi James Jeffrey, daha Anayasa değişikliği Meclis gündemine gelmeden İstanbul'da Fulbright bursiyerlerinden kısmi Anayasa değişikliği konusunda destek isterken, doğru parçalarını karenin oluşturduğu çerçevenin dışına taşırmaktaydı. Hem Ergenekon Operasyonu'nun sürdürülebilmesi için yargı üstünde yeni denetim araçlarına gereksinim vardı; hem de, AKP'nin başladığı hiçbir işi sonuna kadar götürememiş bir iktidar görüntüsünden kurtarılabilmesi için, bir kuvvet aşısına gerek duyulmaktaydı. Üstelik “seçim aritmetiği” çerçevesinin ne kadar değiştirilebileceğini sınayacak bir toplumsal mühendislik deneyinin yapılmasında da yarar görülmekteydi.

Cumhuriyet Güçbirliği'nin matematiği, seçim aritmetiğini yener

Bugün Türkiye adına oluşturulacak “seçim matematiği” de, kendini “kare çerçeve”ye mahkum etmek yerine, bu çerçevenin dışına çıkmayı gerektirmektedir. Önümüzdeki seçimin en belirleyici sonucu, “Cumhuriyet Güçbirliği Bağımsız Adayları”nın temsil ettiği Atatürk Seçeneği'nin güçlü bir biçimde Meclis'e girmesi olacaktır. Meclis'e çalınacak bu güçlü Atatürk mayası, emperyalizmin kendi çerçevesine hapsederek denetim altına almaya, etkisizleştirmeye ve yok etmeye çalıştığı Türkiye'nin bütün kurum ve güçlerini, yeniden Türkiye'ye kazandırmanın ve etkin biçimde seferber etmenin mayası olacaktır. Sorun, üç aşağı beş yukarı verili bazı sayıları toplama çıkarmadan ibaret bir “seçim aritmetiği”yle değil, ancak bu sayılara hayatiyet kazandırıp onlardan Türkiye adına en büyük gücü yaratacak bir “seçim matematiği”yle çözülebilir.

semihkoray@aydinlikgazete.com